ZÜMRÜT RENKLİ GENCE





Kimmerler, Sakalar, Uzlar, Akhunlar, Bulgarlar, Hazarlar, Saragurlar, Sabirler, Kıpçaklar, Belencerler gibi birçok Türk kavmiyle çok eski zamanlarda tanışmış olan Azerbaycan coğrafyası, Türk milletinin en eski yurtlarından birisidir. Özellikle, farklı tarihlerde Türkleri aynı çatı altında toplayarak konfederasyona dönüşen ve Türklerin en eski ata kavimlerinden olan Kençekler’in bu bölgeyi daimi yurtlarından birisi olarak görerek farlı devirlerde tekrardan bu bölgeye gelip yerleştikleri görülmektedir. 


Sakalar devrinde Gandzak / Gancak olarak bilinen, yani Sakalar’ın atası, “Sag Atası” veya “Sag Kanı” olarak bilinen Gencekler / Kençekler, atayurtları Sır Derya’dan sonra İran, Azerbaycan ve Anadolu topraklarını anayurt olarak görmüşler ve tarihin farklı dönemlerinde bu bölgeler arasında tekrarlı göçler yaşamışlardır. MS.6. yüzyılda Türk Kapısı olarak bilinen Derbend kapısından bölgeye Hazar, Ağaçeri ve Yazarlar geldiler.[a] Ağaçeriler Kençekler’in eski oymaklarındandırlar.

Sovyet işgali döneminde Marksist- Leninist tarih yazarları bölge halkının etnik kökenindeki Türk gerçeğini çarpıtmaya ve tahrif etmeye çalıştılar. Tıpkı Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi bu bölgede de Azerbaycanlılar ve Azerbaycan dili gibi suni bir etnik köken ve dil oluşturdular. Yani Türk memleketlerini bölüp parçalayıp yeni adlar koydular. Sonra da bölge halkının kökenlerini Medlere, Farslara, Manna, Atropatena ve Albanya kavimlerine dayandırmaya gayret gösterdiler. Bölge halkının dimağındaki Türklük adını kaybettirmek, milli ve manevi değerlerini yoketmek için her türlü oynu oynadılar.[b] Ancak Türk milletinin dağılmaya başladığı zamanlarda ortaya çıkıp birlik ve beraberlik ruhunu yeniden alevlendiren Gencekler / Kençekler; Oğuz, Kıpçak, Karluk, Kanglı ve Uygur karması bir yapısı olan Kençekler, bu beş ana Türk oymağına atalık edip beş kardeşi birleştirmeyi tekrar başardılar ve Azerbaycan Devleti’nin temellerini attılar. Aslında bu ilk değildi. Sakalar devrinde de ortaya çıkıp rüzgar gibi uçan atlıları tek çatı altında toplamışlardı. Zaten, Kençekler’e Gandzak / Gandsaq yani Sak Atası denilmesi ve yurtlarına Gancak / Gandzak denilmesi de bunu göstermektedir.

Kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, güler yüzlü insanları ve zümrüt rengi topraklarıyla eşsiz bir memleket olan Azerbaycan’ın Gence şehri; 114 yıl aradan sonra kurulan Azerbaycan’ın ilk başkenti ve ikinci büyük şehridir. Azerbaycan’ı kuran Gencekler’in / Kençekler’in Sır Derya ile Anadolu arasındaki  ana vatanlarından birisidir.

Bölgede MÖ.8000’li yıllarda görülmeye başlayan Türk varlığı, MÖ.3000’li yıllarda Kutiler, Lullubiler, Subiler, Kaslar ve Turukkiler gibi Türk kökenli kavimlerle daha da netleşmiştir.[1] Bu kavimlerden birisi olan Kaslar, kadim Türk budunu Kençekler’in ata kavmidir. Bölge, Sümerler dönemi ve daha öncesi Asya’dan Anadolu’ya olan Türk göçlerinin yol güzergahıdır.

MÖ.3000’li yıllarda Turukkular ve Kaslar bölgeye gelip yerleştiler. Turukkular Urmiye Gölü havzasında yaşarken, Kaslar ise Kür ve Aras nehirlerinin kavşağından Hazar Denizi’ne kadar olan deniz kenarındaki alanlarda yaşıyorlardı. Kaslar, bölgede yaşayan Kaspiler’in atası olarak kabul edilir. Kaspiler, Kaslar’ın sonraki dönemlerde kullandıkları isimlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hazar Denizi’nin eski adının Kaspi olması da bu yüzdendir.[2]

İktidar, bölgede yaşayan Türk kavimleri arasında dönem dönem el değiştirmiştir. Mesela MÖ.1000 yılında bölgenin hakimi Moğol kökenli Manna Devleti’dir. Mehebbet Paşayeva, Mannalar’ın Türk kökenli olduklarını ve aynı tarihlerde Kırım’da da Mangup (Manna) adlı Türk devletinin olduğunu belirtmiştir.

Gence ve Karabağ’daki buluntulardan MÖ.1400- MÖ.800 yılları arasında ise Prototürkler olarak tanımlanan Kimmerler’in bölgeye hakim oldukları anlaşılmıştır.[3]

Bu dönemde göçebe Skytler’in bölgeye gelişleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skytler (İskit / Sakalar) Asya’daydılar; Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar, Arexes Irmağını geçtiler, Kimmerler’in yanına göç ettiler”.[4] Kimmerler ise savaşmayarak yurtlarını terk edip Yakındoğu’ya kadar gitmişlerdir. İskitler’in (Sakalar) Kimmerler’i takip etmeleri Azerbaycan topraklarına akmalarını sağlamıştır.[5] Kuzey Kafkasya ile Zakafkasya arasındaki eski çağlarda keşfedilen çok sayıdaki dağ geçitleri İskitler’in Güney Kafkasya’ya da yayıldıklarını göstermektedir. [İlhami Durmuş, “Siraklar”, s.183.] İskitler / Sakalar bölgede kurdukları devlet için Sakasena ismini kullanmışlardır.[6] Asur kaynaklarında Manna bölgesinde Saka isimli bir halktan bahsedilmiştir. Zagatala, Balasagan, Şaki,Şeki, Sakantala, Sakandere, Sakani, Şakabad gibi yerler de Saka ismini taşıyan yerlerdir.

İskitler’in / Sakalar’ın büyük göçleri sırasında ilk kez Kıpçak, Bulgar ve Oğuz boylarından Türk oymakları bu topraklara yerleştiler. Onlaa daha sonraları Bulgarlar, Hazarlar, Sabirler ve Uygurlar da katıldılar. Atilla döneminde Dağıstan’dan gelen Hun toplulukları ise Hun-Ogur ismiyle anılmıştır. Hunlar, Azerbaycan’a Kuşanlar ismiyle gelmişlerdir.[Latifova s.5] Kavimler göçü döneminde ise Hun, Avar ve diğer Türk boyları da yine Kafkasya üzerinden Avrupa’ya geçmişlerdir. Hunlar bölgede Maskut isminde bir devlet kurdular. Sarmat, İskit, Massaget, Hun isminde birleşip Kafkaslar’da birçok yeri yurt edindiler.[7] Aynı dönemlerde Bulgar, Hazar, Sabir, Çul, Gorus, Terter, Çırak kabileleri ile; Kengerler, Aranlar, Kataklar, Peçenekler de bölgeye gelip yerleşmişlerdir. MS.IV.yüzyılda ise Kıpçaklar da bölgeye akın ettiler. [8]

Sakalar’ın / İskitler Kafkasya’yı aşıp ön Asya’ya geldiklerinde, yurt tuttukları ilk yer Arran (Gence - Karabağ), Ağrı Dağı etrafı (Iğdır Ovası, Sahat Çukuru ve Doğubeyazıt), Orta Hazar havzası ve Gökçegöl çevresidir. Bunun için bölgeye Saka / Sahat  Çukuru denilmektedir.[9]

Zeki Veledi Togan, Azerbaycan’ın ilk başkenti Gence’nin adının eski söylenişinin Genzeh / Kenzek şeklinde olduğunu belirtir.[10] Prof. Dr.Mireli Seyidov ise Azerbaycan’ın kuzey kesiminde bir bölge adı olan Zagatala (Sag-a-tala) ve Gence (Gan-sag/ Kan-sag / Gand-sag) sözünün sag-isag terkibi ile Sag kabile birleşiminin adı ile ilgili olduğunu belirtir Ortaçağ Ermeni kaynakları Gence’nin adını Kansak- Gantsak diye yazarlar. Kansak – Gantsag- Gancak adı gan (kan) ve sag (sak) terkiplerinden meydana gelmiştir. Gan (kan) Türk lehçelerinde Khan (Han), “n” sesi sağır “ń” ile söylense “ata” demektir.  Gansak / Gantsak Türkçe bir sözdür ve “Sag Han’ı”, “Sag Atası” demektir.[11]

Seyidov Gence şehrinin adını Saka Türklerine dayandırmış ve eski adının Gancak olduğunu söylemiştir.[12] Ermeniler Gence’ye “Gandzaq” demektedirler. Cevizoğlu ise Kanzak adlı bir Hun- Türk (Saka) kabilesinin Van gölünün güney civarına, ve Ağrı dağı yakınlarına gelip yerleştiklerini tesbit etmiştir. Azerbaycan’da da bu isimle Türk boylarının olduğunu söyler.[13] Kençek- Adze, Düşed sancağı, Tiflis’te bir yerleşim yerinin adıdır.(Doğru 1985:27) 

Başkurtlar’ın atalarının eskiden Buhara yakınlarında yaşadıklarını ve kavmi isimlerinin Kence olduğunu belirten Togan, Aral Gölü etrafında Kence ve Kencek isminde kabilelerin yaşadığını, Başkurtlar arasında da Kencek şeklinde aile isimlerinin olduğunu belirtmiştir. Kaşgarlı’nın Talas civarında Kençek Sengir isminde bir yerden söz ettiğini de belirten Togan, Kençekler’in Kanglı ve Gurlar’la akraba bir kavim, Halaç ve Karluklarla birlikte ise Eftalit (Akhun) birliğine dahil olduklarını belirtir. Oğuz Destanı’nda ise Kang ve Kanglılar’ın; Kayı, Halaç ve Karluklar’la yan yana Amuderya nehrinin Termiz’den aşağı kıyılarında, Horezm ve Aral Gölü mıntıkalarında yaşadıkları, Uygurlar ve Oğuzlar’a akraba oldukları görülmektedir. (Bkz Kanglılar, Kençekler)

Gence’nin adının Kençekler’in o dönem kullandıkları Kence isminden geldiği görülmektedir. Araştırmacı Bilgehan Atsız Gökdağ, Kang-chü, Kao-çe, Kengü, Kenger ve Kençek kelimelerinin birbirleriyle ilişkili olduğunu ortaya koymuş ve “küçük” anlamındaki “kence” kelimesi ile topluluk isimleri yapan –(A)k ekinden oluştuğu sonucuna varmıştır.(2007:106)

Gence kelimesi Azerbaycanlı birçok araştırmacıya göre kadim Türk kavmi olan Gancak / Kençek / Gencek adından ve dilinden gelmektedir.[14] Hazine, mahsül saklanan yer manalarına gelen “Kaznaka” ve “Ganja” kelimeleriyle birlikte kullanılmıştır. Gence; genç, taze, yavru, genişleyen, gelişen manalarına da gelmektedir. Asya’nın Genç Kralı[15], Ganjalu Nehri, Ganja Nehri, Kuzey Kafkasya’da Genceaul; Gürcistan’da Genceti, Kabardey Balkar’da Gence, Tacikistan’da Gence / Ganja yerleşimi, Kazakistan’da Kenje arık, Türkmenistan’da Gence, Karabağ’da Gence Kançay şeklinde birçok yer isminde geçmektedir. Kırgızlarda Kenje, Türkmenlerde Gencik, Anadolu’da Gencek ve Kenzek gibi yerleşimler İskitler / Sakalar’ı kuran Saka kabilesinin adıyla bağlantılıdır. Ganja-Gazakh Hayvanat Bahçesi, Ganjahan adında Ganja köyü yakınlarında Zhanabad’ın 2 hanı olan Sakayeu olarak bilinir. 2003’te yeniden adlandırılmış ve yeniden düzenlenmiştir. Gancak “Kan bağı, kan gardaş” demektir.[16]

Gencekler / Kençekler en eski Türk dili olan Kas dili ile konuşuyorlardı. Bu yüzden; Göktürkçe, Karahanlıca  Oğuzca,  Çağatayca ve Osmanlıca’da “G” sesinin olmaması nedeniyle Gencek kelimesi Kençek şeklinde yazılmıştır.  En eski Türk dili olan Kas dili ili konuşan Gencekler’in / Kençekler’in ise aksanlarında birçok kelime “G” sesi ile başlar. Bu yüzden Gencek kelimesi tüm yazıtlarda ve yer isimlerinde Kençek şeklinde geçer, ancak Gencek şeklinde seslendirilip okunur. 

Kimmer, Durdzuk, Khunan, Tukhar, Khozanıkh, Kıpçak, Bun Turk, Sarıkın (Sarıklar), Kalaç, Sam-şwilde(Üç Ok), Ocaklı Başbuğlar, Kankar ve  oradaki Sakalar Türk olup; ilk gelişlerinde 28.000 aile idiler ve Sarıkın / Sarıklar Yurdu / Sirkene adında büyük bir şehir kurdular. Burada Makedonyalı İskender’in ordusuna karşı bir yıl savaştılar. Durdzuk idaresinde güçlenen Khazarlar (MÖ.721’de gelen Kimmerler) Kafkas Dağları’nı aşarak bölgeye hakim oldular. Sonra Gurgan (Khazar) Denizi’ni aşarak gelen Türkler (Sakalar) bölgeye gelerek Sarıklar Yurdu’nu kurdular. Sakaların güçlü hükümdarı Partatua, Gence-Karabağ’ı ve Alban Berde şehrini MS.944 yılına kadar kışlak merkez olarak kullandı. Yenilmez Saka / İskit ordusuyla Asur hududuna kadar dayandı. Ülkesini korumak isteyen Asur kralı Asarhaddon, MÖ.673’te kendi kızı ile Partatua’yı evlendirip onu güveyi edindi. Bu evlilikten, Partatua’nın oğlu Modova / Madyas “İlk Büyük Türk Cihangiri” ve “Alp Er Tonga / Afrasyap” oldu. MÖ.654-626 yılları arasında İran, Anadolu ve Suriye’yi fethedip; Filistin’de İsrail ülkesini çüneyerek, Sina’ya değin ordularıyla vardı. Mısır Firavunu III.Psammetik’ten haraç aldı. Akdeniz’den Çin’e varıncaya kadar tüm Asya’ya hakim oldu. Eşsiz bir Türk imparatoruydu.[17]

Doğu Anadolu, Kafkasya, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’da Sakalar’la ilgili tesbit edilmiş yer adları şunlardır: Sak, Saka, Zagalı, Sakana, Sakastan, Sakavan, Sakaviran, Sakarya, Sakar Bulak, Zakir Kışlak, Sakar Yazı, Sagat, Sakarat, Sakça Gözü, Sakız, Saku, Sagur, Sekü, Göksekü, Sekir, Saka Çor, Sakasen, Anzak, Agasak, Barzaki, Çat Sagir, Kamzak, Orsak, Pirsagat, Tursaki, Kanzak, Sagman, Sinek, Kızılzakir, Pırsak, Sükü, Sökütlü, Kenzek, Kanzak, Kağın, Kağnılı, Sükü köyü (Sakan Uşağı ve Sakan Aşiretleri).

Sahat Çukuru’ndaki Türk obaları ile yoğun bir Türk varlığı ve hakimiyetinin bulunduğu Van civarındaki Ahlat, Bitlis – Arzan Türk beylikleri yakın ilişkiler içindeydiler. Bu yakın ilişki iki bölgedeki Türk boylarının akrabalık ilişkilerinden kaynaklanıyordu. [18]

Bölgede sırasıyla Kutiler, Lullubiler, Subiler, Kaslar, Turukkiler, Mannalar, Kimmerler, İskitler/ Sakalar, Urartular, Medler, Persler, Atropatene Krallığı, Romalılar, Ermeniler, Parthlar, Sâsâniler, Bizans, Emeviler, Abbasiler, Şirvanşahlar, Sacoğulları, Revvâdîler, Sellârîler, Şeddâdîler ve Ahmedîliler egemen olmuşlardır. Bu devletlerin egemenlikleri esnasında da bölgeye Türk göçleri devam etmiştir.

MÖ.328 yılında Büyük İskender, İranlı Atropat’ı Medya’ya Satrap olarak gönderdi. Atropat burada güç kazanıp burada bir devlet kurmaya muvavak oldu. Helenleri’in Atro-p,atene, Ermeniler’in Atrpatakan şeklinde teleffuz ettikleri Atropatena Devleti’nin baş şehrine ise klasik yazarlar Gadeza, Gadezaka; Ermeniler ve Süryaniler Gendzek veya Kenzek, yani Farsça Kencek; Araplar (tahrif ederek) Kezna veya Cenzeli olarak zikretmişlerdir. Burası o zamanlar çok ehemmiyetli bir dini merkez olup ateşperestlerin mabedi burada idi. Araplar şehir ahalisine El-Şiz diyorlardı. Sasani hükümdarları, tahta oturduktan sonra bu merkezi ziyaret için Madayin’den yaya olarak gelmek zorunda idiler. Şehrin bulunduğu yer Taht-ı Süleyman harabelerinden dolayı Meragam’ın güneydoğusunda gösterilmektedir. Azerbaycan’ın askeri merkezi, eski başkenti olarak zikredilmektedir.[19] 

MS.395-396 yıllarında Hun Türkleri’nin bir kısmı Balkanlar üzerinden Trakya’ya, bir kısmı ise Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya ilerlediler. Sonra Bakü üzerinden merkezlerine döndüler. MS.486’da ise Hazar, Hun, Kuşan ve Sabir akını başladı. MS.700 -1000 yılları arasında ise Hazar Denizi ve çevresinden, Van Gölü’nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev’e; Aral Gölü’nde Macaristan’a kadar olan coğrafyaya Hazar Kağanlığı hakim oldu. Sabar Türkleri’nin yoğunlukta olduğu Hazar Kağanlığı’nı Beğdili boyu kurdu.[20] Hazar kağanları Aşina soyundan Ansa sülalesinden gelmekteydiler. Ancak sonraki yıllarda Sabarlar hakim oldular. Hazar Kağanlığı, din olarak Museviliği seçen Türklerin kurduğu bir devlettir. [21] Ancak tek tanrı inancının serbestçe yayıldığı bir toplumdu. Bölgede devrin en güçlü devletini kurdular. Göktürk birliği döneminde Göktürkler’in batı kanadını oluşturuyorlardı. Araplarla ve Sasanilerle savaştılar. Aşina hanedanı hakimiyetini kaybedince, Peçenekler, Uzlar, Kuman ve Kıpçaklar birlikten ayrıldılar. Rus Knezliği ve Bizans İmparatorluğu’nun etkisiyle iyice zayıflayan devlet; doğudan gelen Peçenekler’in 1030 yılındaki son darbesiyle yıkıldı.[22]

MS.VIII. Yüzyılın sonuna kadar birçok doğu ülkesi gibi Azerbaycan’a da Araplar hakim oldular. Ancak Araplar’ın tahrip etmesine rağmen bölgeye olan Türk göçü daha da arttı.
1015 yılından itibaren Selçuk Bey’in torunu Çağrı Bey Azerbaycan’a akınlar yapmaya başladı. 1018 yılında Selçuklu hükümdarı Çağrı Bey’in ordusunda görev alan ve Ermeniler’i bozguna uğratan Karakeçililer’in büyük bir çoğunluğu Kençekler kökenlidirler. Kençekler’in; Tosbağa, Azizbeğli, Yaylalu, Gençlü, Karabakılı, Köseler, Avcılar, Karataşlu, Gök İshaklı ve Özbekli aşiretleri Kayı boyuna bağlı Karakeçililer’e tabi idiler. Kençekler’in Gence Oymağı’da dahil Kayı boyunun bir kısmı ise Azerbaycan bölgesine, özellikle Gence, Tiflis, Nahcivan ve Karabağ çevresine yerleştiler. 

Konar göçer yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan birçok Türkmen aşireti, Horasan'dan beriye yürüyerek gelmiş; bu yüzden “Yörük yürüdü, kılı deriyi sürüdü, böylece adımız Yörük oldu' dediklerini saptamıştır.[23] 'Kılı deriyi sürüdü' derken herhalde keçiden söz edilmektedir.
 
Azerbaycan’ı alıp Oğuz boylarını bölgeye yerleştirdi. 1054 yılında ise Gence’yi kurtarmak için Azerbaycan üzerinden Bizans’a sefer düzenledi. Doğu Anadolu’ya açıldı. 1064 yılında ise Azerbaycan tamamen Selçuklular’ın eline geçti. Alparslan’a Ebu’l Feth ünvanı verildi. Melikşah döneminde ise bölge tamamen Türkleşti. Orta Asya’dan gelen öncü Türk boyları, XI. Yüzyıldan itibaren Azerbaycan coğrafyasına akın etmeye başladılar. Horasan’dan gelen büyük çoğunluğu Kençekler kökenli 10 bin hanelik Türkmen grubu da bu akış içerisinde yer aldılar. Bölge Türkmen deposu haline geldi.  1086 yılı ile alakalı Nesevi Muhammed bin Ahmed “Azerbaycan düzlüklerinde, dağlarında ve kalelerinde Türkler çekirge gibi yayılmışlardı” demektedir. Gence’nin adı Türkmen şehri olarak söylenir olmuştu.

Bölgeye yerleşen başlıca Kençek oymak ve aşiretleri şunlardır: Gencek, Gence, Gancak, Gancaklı (Sancaklı), Genze, Genceli, Kan Bağı, Kepez, Sevinç Hacı, Beyşehri, Sığnak, Yengi, Hocalı, Erikli, Tiflis, Çınarlı, Kan Ağa, Köseli, Saghan, Karabağlı, Sarıklı, Engiz, Ballıca, Borçalı, Sakasena, Qızılkaya, Qarakoyunlu, Deli Memmedli, Salahlı, Saraçlı, Bayramlı, Karamusalı, Düyerli, Daşlı, Kızılhacılı, Gerger, Kenger, Çullu (Çol, Çor), Qaradağlı, Arabaçı, Ahmedli, Qara Memmedli, Qırıklı, Keles, Kelekli, Kanzak, Ağaçeri, Gacaran, Akkoyunlu, Keçili, Yiğirmidörtlü, Otuzikili, Dulkadir, Şahseven, Şamlu, Rumlu, Peçenek, Alpag, Karapapak, Tuzlu, Tosbağa, Azizbeğlü,  Yaylalu, Karamanlı, Hacıalili, Kaçar ve Kağın.

Uzakdoğu’dan Ortadoğu ve Akdeniz’e kadar ulaşan Selçuklular, Sultan Berkyaruk döneminde Selçuklu Devleti Irak ve Horasan, Suriye, Kirman ve Anadolu Selçukluları olmak üzere dörde bölündüler. 1075 yılında ise Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurdu. Aşite yani Aslan hanedanından gelen Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Türk Sır Budunu Gencekler’in / Kençekler’in Atabeg hanedan aşiretinden geliyordu.

Büyük Selçuklular’dan sonra Azerbaycan; önce Irak Selçukluları’ndan (1118-1194) sonra ise Güney Azerbaycan İldenizliler Hanedanlığı’nın (1137-1225), Kuzey Azerbaycan ise Şirvanşahların 1027-1368 idaresine girdi.[24] Selçuklu Devleti’nin bir valisi olan Şemsettin İldeniz Kençekler’in Atabegler oymağındandı ve 1146’da bölgeye hakim oldu. 

1139 yılında Gence’de meydana gelen büyük bir deprem sonucunda Kepez Dağı yerle bir oldu. Gence harap oldu ve Göygöl Gölü oluştu.[25]

1.Alaaddin Keyhüsrev 1205’te Antalya’yı fethetti. Bölge hem Anadolu’dan hem de Azerbaycan coğrafyasından göçler almaya başladı. 1220-1221 yıllarında Şirvan ve Aşağı Körü boylarının Moğollar tarafından istila edilmesi üzerinde, büyük bir Oğuz oymağının, Avşar boyu beyleriyle birlikte buralardan kalkıp Orta Toroslar üzerinde giderek, sonraları Karamanoğlu hükümetini kurdukları anlaşılıyor. Kıpçaklar ise Gence çevresine yerleştiler.[26] Bu dönemde Toroslardaki Garakurum bölgesine gelip yerleşen bu büyük Oğuz oymağının, Kençek aşiretlerinden Gence, Gencek, Gancaklı, Ahmedlü, Sevinç Hacı, Gençlü, Sancaklu, Beyşehri, Sığnak, Sarıklı, Karamusalı, Daşlı, Ağaçeri, Kağın, Arabacı, Kaçar, Şamlu, Dulkadir, Karabağlı, Karakoyunlu, Ustacalu, Gancaklu, ve Gencek Cemaati’nden oluştuğu ve diğer Avşar boylarıyla birlikte orta Toros bölgesine gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır. Yine Kençek aşiretlerinden Güncek, Sığnak, Turudlu, Keles, Kepez, İsa Dede Gencek Cemaati, Molla Osmanlı, Sarılı, Kılıçlı Genceki, Molla Hacılı, Keçili, Okçulu ve Avcılı aşiretleri de dahil birçok Kençek aşiretinin bu göç kervanına katılarak, aynı dönemde bölgeye yerleştikleri görülmektedir. Bu aşiretlerden Karabağlı aşireti Kençekler’in Bozulus toplulukarındandır ve geçmişte uzun bir süre Karluklar’a tabi idiler.
Moğol istilası zamanında Tebriz, yerli Atabekler sülalesinin başşehriydi.[27] Atabekler sülalesi ise Kençekler’in Atabeg (Atabek) Oymağı’nı oluşturuyorlardı. Tebriz ve Erdebil, Bişkin ve Balak isimli iki Türkmen tarafından idare ediliyordu. 1118’de Kuman ve Kıpçaklar, Derbend yolundan inerek Kür boyları ve Gence bölgesine yayıldılar.[28]

1231’de tam manasıyla Moğol istilasına uğrayan bölge İlhanlılar’ın eline geçti. Moğollar, 1239’da Meraga, Erdebil, Tebriz, Berde ve Gence böglesinde birçok insanı katlettiler. Birçoğu da Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Gazan ve Hülagü dönemlerinde ise Uygur, Celayir, Çoban ve Türkmen unsurlar yerleştirildi. Bölge kısa bir süre Altın Ordu Devleti’nin hakimiyetinde kalsa da, 1358’de Celayirliler’in, 1383’te ise Timur’un emirliğine girdi. Kurduğu büyük devletlerde “aslan”, küçük devletlerde ise “dağ keçisi” sembolünü kullanan bölgenin kadim kavmi Kençekler, tarih boyunca yaptığı en iyi şeyi yani Türk kavimlerini birleştirmeyi tekrar başardılar. Azerbaycan’da Türkmen boylarını birleştirerek Karakoyunlular (1380-1468) ve Akkoyunlular (1340-1514) devirlerini başlattılar. Azerbaycan Türk nüfusu bakımından en yoğun devrini yaşadı. 

Konar göçer göçebe hayat tarzını ilke edinen Akkoyunlular ile Timur ve Çağataylarla mücadele sırasında Türkmenleri toplayan Karakoyunlular siyasi ve askeri üstünlüğü elde ettiler.[29] Bu üstünlük Safevi Türk Devleti’ni doğurdu. Rumlu, Şamlu, Musullu, Kuzanlu, Kavanlu, Dulkadirlü, Kaçar, Ustacalu, Tekelü, Baharlu, Alpaut, Bayat, Kazahlu, Esirli, Avşar, Varsak ve Karadağ sufileri birleşerek Safeviler’in “Kızılbaş” ordusunu oluşturdular. [30] Bunlardan Karadağ, Varsak, Kaçar, Ustacalu, Kazahlu, Dulkadirli, Şamlu ve Rumlu Türkmenleri Kençekler kökenlidirler. Tüm Türkmenler bölgeye davet edilince özellikle Erdebil ve Tebriz tarafları Azerbaycan Türkmenistanı olarak anılmaya başladı.

1502’de Şah İsmail’in Nahcivan’da Akkoyunlu ordusunu yenmesiyle bölgede Safevi hakimiyeti başladı. Bu durum Safevi ve Osmanlı Türk devletlerini karşı karşıya getirdi. Yaklaşık 150 yıl bölge iki devlet arasında el değiştirip durdu. 1514 yılında ise Yavuz Sultan Selim Şah İsmail’i Çaldıran’da yenilgiye uğratarak Tebriz ve Güney Azerbaycan’ı Osmanlı topraklarına kattı. 1524’te Safevilerin Azerbaycan’ı tekrar ele geçirmesi üzerine Kanuni 3 sefer düzenledi. Şahların Şii mezhebinin bayraktarlığına soyunup Lur, Fars ve Afganlılara bürokraside fazlaca yer vermeleri iç çekişmeleri arttırdı. Ustacalu, Rumlu, Şamlu ve Tekelüler arasında iç savaş çıktı. Türkmenler gücünü kaybettiler. Osmanlı ve İran arasındaki yıllar süren mücadeleler bölgeyi çok yıprattı.1534 yılındaki Irakeyn Seferi ile tüm Azerbaycan Osmanlı Devleti idaresine girdi. 1554’te ise Nahçivan, Karabağ ve Revan Osmanlı topraklarına katıldı. Daha sonra ise Şirvan, Dağıstan, Azerbaycan ve Gürcistan tamamen Osmanlı himayesine girdi

1578’de Dağıstan, Tiflis ve Şirvan bölgesindeki Sünniler, Şiilik baskısı yapan Safeviler’e karşı yardım isteyince Lala Mustafa Paşa onların desteğiyle Güney Kafkasya’yı ele geçirdi. Tekelüler ve pek çok Türkmen aşireti Osmanlı safına geçtiler. Osmanlı ve İran arasında kalan Gence hakimi Kaçarlı Ziyadhanoğlu Mehmed Han, Yiğirmidörtlü Türkmenleri ve Ustacalu Tokmak Han ile Aras nehri kıyılarına çekildi. Osmanlı ordusunun üzerlerine geldiği haberi gelince nehri geçmeye çalışanların üçte biri nehirde boğuldular. Bu olay, Gence-Karabağ arasında yaşayan Türkmenlere büyük darbe vurdu.[31] Savaşmadan şehre giren, bağ ve bahçelere hiçbir zarar vermeyen Osmanlı ordusu şehrin etrafını surlar inşa etti. İçine 3500 muhafız ve toplar kondu. Gence merkez olmak üzere bir eyalet teşkil edildi ve beylerbeyliğine Çerkez Haydar Paşa getirildi.[32]

Şah Abbas devrinde (1588-1628) Sünni inanca sahip Türkmenleri Şiileştirme politikasına ağırlık verildi. Sünnilere “dönük” diyorlardı ve cezalandırıyorlardı. Bu aşiretlerin çoğu ise Kençekler kökenliydiler. Kaçar, Kazak, Karapapak, Karamanlu, Ustacalu, Hacılar, Alpavut, Saadlu, Pazuki, Şemseddünlü gibi aşiretler Sünniliği seçmişlerdi

1593  yılında Osmanlı tahrir defterinde kayda alınmış olan Gence vilayeti yedi sancağa ayrılmıştı. Bu sancaklar Gence (On iki nahiye), Berdea (5 nahiye), Hacin (dokuz nahiye), Ahıstabad (beş nahiye), Dizak (üç nahiye), Hekari (dört nahiye) ve Verende (bir nahiye) adlarını taşıyordu.[BA,TD, nr 699] Gence’nin fethi, Osmanlı tarihçisi Rahimzade İbrahim Harimi tarafından yazılan Kitab-ı Gencine-i Feth-i Gence adlı eserde manzum olarak tasvir edilmiştir. 1593 tarihli tahrir defterlerinde Gence bölgesinde  yaşayan Oğuz-Türkmen toplulukları ise şu şekilde geçmektedir[33]:
Ahıstabad nahiyesi; Kılıçlı (Avşar), Molla Ahmedli, Molla Hacılı, Canpaşalı, Gazanferli, Kalalı, İbrahim Halifeli, Kesemenli, Pir Ahmedli, Peyreli, Pir Aslan Halife
Gence merkez nahiyesi; Peçenek, Kemerli, Çoralı Kadılı, Dörtlü, Hasanlı, Kasabali, Kendibeyli, Şemseddinli (Dulkadir)
Haçın nahiyesi;  Hocalı, Kadılı, Kalaycılar
Dağıstan sınır nahiyesi;  Kara Musalı, Kavurgalu (Dulkadir), Kara Alpagut, İzzeddinli, Biçek, Porsuklu, Kızıl Hacılı
Alpavud nahiyesi; Eyyüblü
Arasbar nahiyesi; Karadağlı Dizak, Arab-i küçük, Veliyüddinli
Berde merkez nahiyesi; Peçenek, Okçulu, Kösegir, Arablı, Aranlılar, Baharlı, Bolulu, Çiğdemli, Dancırlı, Alıncalı, Hak Divanlı, Gölegir, Kızanlı, Hasan Abdallı, Karadağlı, Karamahili, Güngenli, Taylı Saralan, Taylı Yıvalan
Çileberd nahiyesi; Kirliceli, Çömlekçi Karadağlı
Karkar nahiyesi;  Ekinci Urumlu, İnce Urumlu
Hekeri nahiyesi;  Sorluk, Mollacan, Hacı Vacardıki, Hacı Tirnegerd
Hasansuyu nahiyesi; Delikaralı, Secahaddinli, Mikailli, Şad Paşalı
İncerud nahiyesi; Arasbar Bergüşadlı, Dostulu, Eli Hasanbeyli, Molla Aslanlı, Molla Veledli
Karaağaç nahiyesi; Halil Fahreddin
Kürekbasan nahiyesi; Çegirli, Karakoyunlu, Mahmudlu, Sarı Sabuncu, Çakırlı
Sir nahiyesi; Tur Hasanlı, Darugalı, Ekelenli, İbrahimbeyli, Karakoyunlu, Karaca Muğan, Kıtada, Kozanlı, Karaağaçlı
Şemkir Arranı nahiyesi; Avcılı (Şamlı), Karaca Emirli, Akınçı, Molla Osmanlı, Yıvalı Kaçarlı
Şütür nahiyesi;  Memed Tahlu
Tavus nahiyesi;  Kapanlı, Sablı
Verende nahiyesi;  Hacı Nuri, İzzeddinli, Koç Taylu, Rühüddinli, Verendeli
Yevlak nahiyesi;  Geçki
Zeyem nahiyesi; Kara Yakublu, Sarılı, Sarılı Süleyman, Tatarlar, Yüreğir, Paşalı, Oryatlı



1595 Gence Tarihi’nde, Gence vilayetindeki Yirmidörtlü Ulusu (24 Oğuz boyundan oluşan karma ulus) ve Otuziki Ulusu (24 Oğuz ve 8 Kıpçak Boyu) topluluklarında Kençekler’in Saraçlu Oymağı’nın da adı geçmektedir. Kaynaklarda Ağrı, Iğdır, Tuzluca ve Erivan bölgelerinde Saraçlu adıyla anılan oymakların yaşadıkları belirtilmektedir. Yine Azerbaycan’da Saraçbudağı adlı bir yer  bulunmakta ve Saraçlı adlı kabileden geldikleri bilinmektedir. Aynı oymağın Osmanlı kayıtlarında Tokad, Kütahya, Manavgat, Alaiye, Geyve(Kocaeli), Uşak, Adana eyaletlerine yerleştikleri belirtilmektedir. Anadolu’da 30 kadar Saraçlı köyü bulunmaktadır.[34]

1578’de Osmanlı - İran Savaşı’nda Osmanlı’nın eline geçen şehir, 3 Temmuz 1606’da Şah I.Abbas tarafından geri alındı. Gence’de Hasançayı Nehri kıyısında birçok Türkmeni katlederek, devletin kuruluşunda büyük rol oynayan Ustacalu ve Bayatlara ağır darbe vurdular. Sünniliği seçen aileleri yurt içi ve yurt dışı sürgün ettiler. Sürgün emrini reddeden Karabağ’ın Ahmedlü aşiretini katlettiler. 1635’de IV.Murat Safeviler’i yenerek Azerbaycan’a girdi. 1639 yılında Osmanlı – Safevi arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla savaşlar sona erdi. 1723’de Osmanlılar Gence’yi kuşattılar, ancak alamadılar. Gence uzun süre Safevi Devleti’ne bağlı kaldı. Göçe zorlananların bir kısmı yurtlarına geri döndü.[35]

1735- 1747 arası Afşar Türklerinden olan Nadir Şah döneminde İran hakimiyetinde olan bölge, bu tarihten sonra siyasi çekişme ve iç savaşlara sahne oldu. İran hükümdarı Nadir Şah, Türkleri ve Rusları Azerbaycan’dan uzaklaştırmak ve bölgeyi işgal etmek istiyordu. Bu yüzden birçok Türkmen aşiretini Horasan’a sürgün etti. Ancak Karabağ aşiretleri geri getirildi. Esterabat ve Merv’de yaşayan Kaçarlar’ı kılıçtan geçirdi.[36] İran ile Rusya arasındaki 1735’te yapılan anlaşma ile Rusya askerlerini Hazar’dan çekti. Nadir Şah’ın izlediği politika feodal devletlerin oluşmasına neden oldu. Nadir Şah Afşar’ın 1747’deki suikasti, Azerbaycan’daki bağımsızlık mücadelesini arttırdı. Azerbaycan feodal topraklara bölündü. Kuzeyde Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba, Nahçıvan, Talış, Revan; güneyde ise Tebriz, Urumiye, Erdebil, Hoy, Maku ve Karabağ gibi hanedanlıklar ortaya çıktı. Urmiye Hanlığı; Avşarlardan Feteli Han, Karabağ Hanlığı; Civanşirlerden Penah Ali Bey, Meraga Hanlığı; Mukaddemlerden Alikulu Han, Erdebil Hanlığı; Şahsevenlerden Nazarali Han, Serab Hanlığı; Şekakîlerden Ali Han, Gence Hanlığı; Kaçarlardan Şahverdi Han, Nahçivan Hanlığı; Kengerlilerden Haydarkulu Han, Tebriz-Hoy Hanlığı; Dunbililer ve Revan Hanlığı; Kaçarlardan Mir Muhammed Han tarafından ilan edildi.[37]

Ruslar Türkmen bölgelerini işgal etmeye başlayınca Kaçar, Kengerlü, Avşar, Şahsevenlü, Beğdili ve Civanşirler Ruslara karşı şiddetli mücadeleye giriştiler. Rus işgali aşiretlerin yer değiştirmesine de sebep oldu. Kars tarafında yaşayan Kengerli ve Kaçar aşiretleri Revan’a, Gence’deki Kazak Şemseddünlü ve İmrelü aşiretleri ile Karabağ’daki Eymirlü aşiretleri Güney Azerbaycan’a göçtüler.[38] Otuzikili taifesine mensup Beğahmetli aşireti gibi göçebe yaşayan aşiretler yaylak ve kışlaklar arasında yer değiştirip duruyorlardı.

16 ve 17. Yüzyıllarda Türk topraklarında işgale başlayan Rusya’ya karşı beraber hareket etmeye çalışan azerbaycan hanlıkları, Kaçar hanedanı tarafından kurulan İran Devleti tarafından Ruslara karşı korunmaya çalışıldı.
Her türlü işgal ve zulüme rağmen, 16 ve 18. Yüzyıllara ait tahrir defterlerinde Azerbaycan coğrafyasında yaşayan Gencekler / Kençekler kökenli Türkmen grupları şunlardı: 

Ağaçeri: Karakoyunlulara bağlı olarak Maraş bölgesinde yaşarken, 15. Yüzyılda Azerbaycan’a göç ettiler. 1727’de Erdebil, Revan ve Tebriz bölgelerine yerleştiler.[39]

Akkoyunlular: Doğu Anadolu’da hayat süren Musullu, Pürnek, Hamza Hacılu, Avşar, Bayat, İnallu, Tabanlu, Danişmendlü, Bicanlu gibi oymakların birleşmesinden meydana gelmiştir. Ayrıca, Hoca Hacılu, Süleyman Hacılu, Ahmedlü, Çavundur, Dodurga, Kargın, Duharlu, İnallu gibi boylar Akkoyunlu birliği içerisinde yer almıştır. 15. Yüzyılda Azerbaycan’a göçmüşlerdir. Oğuzların Bayındır boyuna bağlanarak konfedersyon devlet kurmuşlardır. Bazı aşiretleri Hoy’un Sekmenabad, Bebecik, Sufikent, Temaşa, Karakuşi, Dibek, Kurunav köylerinde; Hamzalu aşireti Gence’nin Şüturbasan nahiyesinde; Hocalı obası Hasankaya, Ahmedli obası Revan’ın Abnik nahiyesinde yaşıyorlardı.[40]

Yiğirmidörtlüler: Gence ve Berda sancaklarında meskun Kaçarlar’a bağllı boylar federasyonuydu.[41]

Ustacalu: Safevi Devleti’nin kuruluşunda büyük rol aldılar. Bingöl ve çevresinde yaşıyorlardı. Şiilik baskısı neticesinde Şah İsmail’e katılsalar da sonradan Sunniliğe döndüler. Kengerli, Çavuşlu, Sofulu, Karahisarlu, Kızıllu, Damlu ve Gözübüyüklü gibi aşiretlerden oluşyorlardı. Sofulu aşireti Gence’nin Haçin; Karahisarlu Revan’ın Şerür; Kızıllu Erdebil’in Serap, Meraga, Revan; Çavuşlu Erdebil, Damlu, Ovacık nahiyelerine yerleşmişlerdir.[42]

Kengerlü: Ustacalu boyuna bağlı bir aşirettir. Nahçivan’da yaylar, Karabağ’da kışlarlardı. Çok eskiden Revan bölgesinde yaşarlardı. Bir kısmı Seylan bölgesine sürüldü. Kalanlar Civançir ve Otuzikili Aşiretleri arasında yaşadılar. Gencebasan, Arran ve Nahçivan’da yaşıyorlardı. 1830 yılında Ruslar Kengerlilere baskı yaparak yaklaşık 6300 kişilik Kengerli ailelerini yurtlarından sürdü. Nahçivan Şerur ilçesi, Hok, Gıvrak, Karabağlar köylerine yerleştiler.[43]

Alpag: 15. Yüzyılda Azerbaycan’a göç etmiş Karakoyunlu aşiretidir. Gence, Şirvan ve Revan’a yerleşmişlerdir. Yavlak, Sir, Berda, Alibad ve Kuthan köylerine yerleşmişlerdir.[44]

Kılıçlı Genceki: 1593’de Gence’nin Ahıstabad nahiyesine, 1727’de Urmiye’nin Koca Ozan köyüne ve Erdebil’in Meyane nahiyesine yerleştiler. Avşarlar döneminde Avşarlar’a bağlandılar. Bir kısmı ise göçlerle birlikte Toroslar ve çevresine Adana, Mersin, Beyşehir çevrelerine geldiler.

Peçenekler: Kençekler kökenli karma bir boy olup, anayurtları Sır Derya’dan 13. Asırda Azerbaycan’a geldiler. Gence’nin Ahıncı ve Berda kazalarında yaşıyorlardı. 

Rumlu: Safevi Devleti’nin kuruluşunda etkin rol oynadılar. Gence’nin Gargar nahiyesine Ekinci Urumlu ve İnce Urumlu köylerine yerleştiler. Revan’ın Ayrum, Gerni’nin Ayrum ve Kalacık köylerine yerleştiler.[45]

Otuzikili: Karabağ Türkmenlerinden oluşan bu taife, otuziki oymaktan meydana geliyordu. Gence, Karabağ, Revan, Tebriz ve Meraga’da yaşıyorlardı.
Halilvend (Halilefendi) kolu Nadir Şah tarafından Horasan’a sürüldü.
Bayahmedli Aşireti; Gence’nin Şemkirbasan, Kedek, Kırkağaç, Şeyh Karanlık köylerinde ve Şemkir’de yaşıyorlardı.
Salavanlı Aşireti, Gence’nin Şutürbasan nahiyesi ve Dirdevan köyündeydi.
Şekerbeğli Aşireti Berda’nın Zorkeran ve Revan’ın Kırkbulak ve Kızıltepe köylerinde kışlardı.
Üçoğlan Aşireti, Revan’da Hasankoca, Bayat, Çalaberd, Yıkılmış ve Kırkpınar’da yaşarardı.
Mafruzi Aşireti, Karabağ ve Revan’da Çitkolu, Aralık, Çevilice ve Muhur’da; Haçin’de ise Gargarbaşı ve Alpagud’da yaşarlardı.
Gıyaslı Aşireti, Hasır, Kotan, Keleki, Karabaldır, Ardaş, Alaköy ve Binek’te meskun diler.
Deliler Aşireti; Bayat’ta, Gence’nin Şemkirbasan nahiyesinde yaşarlardı.
Begselli Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Verende’de Hacıözü’nde, Honeşin, Toğtadaş, Alpagud, Katardaş ve Çakmak’ta, Okbulak ve Koşacıklar’da yaşarlardı.
Hacı Turali Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Bayat’ta, Alpagud’da Sargıbulak ve Hoşman adlı yerlerde yaşarlardı.
Halil Fahreddinli Aşireti; Bayat’ta Akçabedi, Curban ve Muğur’da, Kotan, Kızıltepe, Börk ve Babalıçay’da yaşarlardı.
Baranı Aşireti; Arasbar’da Sarısu, Baranı, Sağırbulak ve Hazun’da yaşardı.
Karakoyunlu Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da Yarkemer’de kışlar, Revan’da Ramsaklı’da yaylardı.
Mollalar Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da Hanarkı Taşkay’da kışlar, Tebriz’de Kapan’da Kocababa ve Karagöl adlı yerlerde yaylardı.
Dögeri Aşireti; Hüseyinli’de kışlardı.
Eymirli Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da Erişe ve Yolbaş adlı yerlerde kışlar, Tebriz’de Kapan Sancağı’nda Üçtepe adlı yerde yaylardı.
Ozan Aşireti; Arasbar’da Erişe ve Yolbaş’da kışlayıp, Tebriz’de Kapan Sancağı’nda Üçtepe’de yaylarlardı.
Mehmedşahlı Aşireti; Karabağ’da Berda’nın İncerud nahiyesinde yaşarlardı.
Buğdayözü Aşireti; Karabağ’da Bayat’ın Düznek ve Tosta köylerinde kışlar, Revan’da Urnud adlı yerde yaylardı.
Zengişalı Aşireti; Alpagud’da Periçatıklı’da yaylar, Kür nehri kenarında Sadabad’ın karşısında kışlar, Celaberd nahiyesinde Hacözü’nde yaşarlardı.
Atlıcalı Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Kür nehri kenarında Yastıyol ve Togayziyadlı’da kışlar, Revan’da Karahaç adlı yerde yaylardı.
Begahmedli Aşireti; Karasu’da, Haçin’de ve Calaberd’de, Revan’nın Kilitözü, Derbend, Uzunhaç, Güzeltepe, Gelencevir ve Salimkervansarayı adlı köylerinde yaşarlardı. Barde’de Gaklı, Molla Bedeli ve Nebatiyan, Kutehan köyünün Karaağaç ve Çukur, Celaberd’in Aldaş arklarının kenarında ziraatle uğraşırlardı. Ayrıca, Halha kazasının Tavus nahiyesinde kendi adlarını taşıyan köyde yaşayan bir oba bulunmaktaydı.
Yosunduz Aşireti; Karabağ’da yaşıyorlardı.[46]
Mukaddemler Aşireti: Erzurum’dan göç ederek Meraga’ya yerleştiler. Urmiye’de, Gence’de Arasbar’da yaşıyorlardı.

Dulkadir: Maraş ve Bozok bölgesinden göç ile gelen bir teşekküldü.  Gence Kavurgalı’da, Gence Şemseddünlü’de, Gence Söklü, Sarı Şeyhlü, Hacılar ve Karaağaç’da yaşıyorlardı.[47]

Civanşirler: Gence vilayetine dağılmış oymakalr halinde yaşıyorlardı. Gencebasan ve Şemkirbasan nahiyeleri, Halha ile Dumanlı köyünde, Berda’nın Dizak, Keştak, Verende, Bayat, Sarı Meclisi, Çaraken, Hatunabad, Küçük Daban, Erşe, Kendelen, Karadağlı, Cereken, Tulyan, Şimşir ve Haçin, Toprak, Bulak nahiyelerinde, Şemkir’de; Arasbar’da Balağan, Kaşga, İncili, Gelinci, Çobanbeğli, Soyukaş, Dongud, Geleme, Okçulutepe, Hanarkı, Ağbayır, Çoban, Hasırköprü’de; Revan’ın Kızıltepe, Ayrıdere, Muhur, Börk, Yıkılmış, Zilhaç, Sarıyar, Kiliseligedik köylerinde; Bayat’ta Karahan, Kuttepe, Doğalan, Zeliyan, Hasaneken köylerinde; Nahçivan’da Bazarçay, Sisyan’da; Verende Karaçığ’da; Karabağ’da ve Tiflis’in Baydar nahiyesinde yaşıyorlardı.
Sofulu, Tamatlı, Dedeli, Keçegözlü, Karıbend, Göçerli, Behmenli, Demirli, Seyid Mehmedli, Seyid Ahmedli, Köy Mehmed, Sarıçalı, Karaburunlu, Namlı, Yağlevend, Mahfuzlu, İbadi ve Pehlivanlı aşiretlerinden oluşuyorlardı.[48]

Hacı Alilü: Gence’nin Şemkir ve Kürek nahiyelerinde, Halha kazasının Tavus nahiyesinde, Şemkir’de Kızılcabaş ve Tağlı çevresinde, Kürek’te Sorluk ve Çayırlı köylerinde, Şirvan’da, Arasbar’da Arslandüz köyünde yaşarlardı.

Kaçarlar: Safevi devlet yönetiminde etkin oldular. Gence ve Revan bölgesinde yaşıyorlardı. Avşar hanedanının son bulması üzerinde, 1779’da İran yönetimini ele geçirdiler. 1593’de Gence’de yaşan Kaçar aşiretleri Karaca, Kaytak, Eğlenlü, Ağcakoyunlu, Kolsuzlu, Gediklidillü, Çam Bayadı, Yıva Kaçar’dı. Yavlak Karamanlı nahiyesinde, Gumlak ve Karatepe köylerinde; Revan’ın Aralık ve Gerni nahiyelerinde;Alikaçarlu, Karakışlak, Ağcakışlak ve Almalu köylerinde; Tiflis’in Demircihasanlı nahiyesinde yaşarlardı.
1727’de Gence’nin Şemkirbasar nahiyesinde Kavallu, Develi, Sapanlu, Köhnelü, Kara Musanlu, Dabanlu, Kikyalu, Suçanlu, Kerlü ve İzzeddünlü obalarında yaşıyorlardı.Dağıstan ve Karabağ’da yaşayan obaları da vardı.[49]

Karakoyunlular: Ağaçeri, Bayramlu, Karamanlu, Alpagud, Hacılı, Duharlu, Baharlu, Çekirlü, Ayinlü, Döger oymaklarından oluşmuş bir konfedersyondu. Gence, Karabağ, Revan, Hoy, Merega ve Tebriz bölgelerinde yaşarlardı.Gence’nin Kürekbasan, Halha, Hasansuyu, Tavus, Göyçeli, Emirli ve Karakaya nahiyelerinde; Revan’ın merkez, Aralık, Ağçakal, Ramsaklı nahiyelerinde; Berda’nın Sir nahiyesinde; Karabağ’da Arasbar, Yarkemer’de; Hoy’un üleymansaray nahiyesi, Giran, Hoşabulak, Akbaba, Ereğli, Halifekenti, Kayacı, Melik, Kepe, Karacalı, Sufi, Şekerli, Karazemin köylerinde, Merega2nın Acri nahiyesi ile Tebriz’in Sarıkurgan kazasında; Revan’ın Iüdır, Aralık ve Gerni nahiyelerinde yaşıyorlardı. Baharlu oymağı aslen hamedan taraflarından olup Hoy ve Gence bölgelerinde ve Berda’nın Ayrıca köyünde yaşıyorlardı.

Karamanlılar: Karakoyunlu federasyonuna bağlı bir teşekküldür. Gence’nin bir nahiyesinin adı Yavlak Karamanlı’dır. Şemkir aranı, Ahıstabad, Yalnızağaç, Hanlık, Şemkirbasan, Kürekbasan, Zivan, Şile ve Alacık köylerinde yaşarlardı. Tiflis’in Borçalı, Demircihasanlı nahiyelerinde Karamanlı Hasan ve Karamanlıbeli taifeleri yaşardı.[50]

Karapapaklar: Soyları Kençekler’in Kazan ve Kanzak oymaklarına dayanır. Borçalı ve Kazak boylarından oluşuyorlardı.[51] Revan ve Gence arasındaki Gökçegöl civarında, Meraga’nın Suldus nahiyesinde, Kars, Çıldır, Sarıkamış, Arpaçay, Iğdır, Akbaba, Çaldıran, Karaköse, Taşlıçay taraflarında yaşamaktadırlar. Urmiye gölü çevresinde yaşayanlar Suldus adını aldılar. Çakal, Okçı, Tavuklu, Timur, Çelebi, Delice gibi aşiretler bu bölgede yaşarlardı.[52]

Şahsevenler: Safevilere bağlı olanlara bu ad verilmiştir. Halah, Erdebil, Karabağ, Mugan, Zencan, Haştarud, Karadağ, Garmerud, Meyane ve Gence bölgelerinde yaşıyorlardı. Erdebil, İnanlu, Karabağ, Sebelan, Mişkin, Deviran, Bağdadi, Hacı Alilü aşiretlerinden oluşuyorlardı. Mişkin bölgesinde İnallu, Karamanbegü, Ağaçerilü, Hacı Hocalu, Kocabeglü, Yedi Oymak, Zergerlü, Çakırlu, Ilhıçı gibi Şahseven taifeleri yaşardı. Azerbaycan coğrafyasında 130 kadar köy kurmuşlardır. Gence vilayetinin; Gencebasan, Kuşkara, Şemkürbasan, Tavus, Arasbar nahiyelerinde, Eylemezin, Anbarlı, Sorluk, Şemkür, Karakaya ve Göyçeli’de Şahseven grubundan Hacı Alilü aşireti yaşardı.[53]

Şamlu: Halep ve Antep bölgesinden Azerbaycan’a göçtüler. Revan, Makü, Erdebil ve Gence’de yaşamaktadırlar. Gence’de Gencebasan, Şamkürek’de, Makü’de Türkan, Dik, Kara Hasanlı, Dımaşklı, Mezra, Meydan, Karakilise, Cancan, Ozanlı ve Muratverdi köylerinde yaşamaktadırlar. Revan’da Aralık ve Hayderik nahiyelerinde, Güllüce, Hatunkehriz, İsahan, Molla Halil, Derebeg, Begengan, Sukutlu, Hacı İslam, Beğköyü, Ahırgan ve Sugünlü köylerinde yaşıyorlardı. Şamlu boyunu oluşturan obalar; İnanlu, Avcı, Balabanlu, Biçerlü, Acirlü, Arablı, Kerametlü ve Begdilli idi.1593’de Gence’nin Şemkir Arran’ında bir Avcılu aşireti bulunuyordu.[54]
Erdebil’in Kermerud ve Pervane nahiyelerinde, Revan’ın Iğdır ve Gerni nahiyelerinde, Gence’nin Berda nahiyesinde, Makü ve Urmiyue’de  Arablı obaları yaşıyordu. Karabağ’da Beğdilli aşireti yaşıyordu.

Varsaklar: Safevi Devleti’nin kuruluşunda rol aldılar. Erdebil, Erzincan, Çukurova’da yaşadılar. Arıklı, Ozanlu, Ulaş, Sarubeglü ve Toguz aşiretleri Azerbaycan’a göç ettiler. Arıklı aşireti Gence’nin Şemkirbasan nahiyesine, Sarubeglü Urmiye’nin Belde nahiyesine, Toguz Tebriz’in Sarıkurgan, Meraga’nın Ahneci ve Revan’ın Gerni nahiyelerine yerleştiler. Tiflis’in Ağçakal nahiyesine ise Ulaş boyu yerleşti.[55]

16 ve 18. Yüzyıllara ait tahrir defterlerinde Azerbaycan coğrafyasında yaşayan diğer Türkmen gruplar ise şunlardı:
Avşar: Bir kısmı Horasan’dan, bir kısmı ise Karakoyunlu aşiretleriyle birlikte Halep ve Şam taraflarındangöç ederek Azerbaycan’a geldiler. Harzemşahlar döneminde Ahlat’a yerleştiler. Urmiye bölgesinde yaşadılar. Devlet kurdular.Hamedan, Tebriz, Erdebil, Revan, Karabağ, Urmiye, Tahran, Kirman, Şiraz ve Kazvin bölgeleri ile Anadolu’da yaşamaktaydılar.[56]

Bayat: Şam’dan gelerek İran, Irak, Türkiye ve Azerbaycan’a yerleştiler. Mazanderan, Tahran, Erdebil ve Horasan’a yerleştiler. Gence, Revan, Berda, Kuba, Şamahı, Karabağ ve Makü’ye yerleştiler.
Salur: Anadolu ve İran’da çoğunuk olup Erdebil ve Revan’da birer yerleşimleri vardır.
Kınık: 1591’de Revan merkezinde Kınık Hacı köyünde yaşamaktaydılar.
Muganlı: Mugan, Tiflis, Nahçivan, Meraga, Tebriz, Revan bölgelerinde yaşarlardı.
Dericiler: Meraga ve Tebriz çevresinde yaşarlardı.
Döger: Suriye’den Otuzikililere bağlı bir oymak olarak geldiler. Gence’nin Arasbar, Hüseyinli ve Revan’ın Iğdır, Makü nahiyeleri ile Tiflis’in Demircihasanlı nahiyesinde yaşarlardı.
Rişteli: Tebriz vilayetinde, Gilan’da yaşıyorlardı.
Kargınlar: Revan’ın Şerür nahiyesinde yaşarlardı.
Kebirliler: Hazar Türklerinden bir taife olup Karabağ ve Tiflis’de yaşarlardı.
Eymir: Dulkadirliler ile birlikte gelmişlerdir. Gence’nin Şemşir nahiyesinde, Karabağ, Tebriz ve Revan’da yaşıyorlardı. Şemkir’in Araplı, Eyüblü, Karazık, Karahanlı köylerinde yaşıyorşardı.
Göresenlü: Van şehrinden Hoy ve Sekmenabad bölgesine gelmişlerdir.
İğdir: Iğdır ve çevresine yerleştiler. Revan’ın Iğdır ve Bozdoğanlar nahiyelerinde, Gence’nin Şemkir nahiyesinde ve Urmiye’nin Belde nahiyesinde yaşıyorlardı.
Şekakiler: Timur tarafından Germerud ve Serab’a yerleştirildiler. Tebriz ve Erdebil arasında yaşıyorlardı.
Ulu Hıtaylar: Cengiz döneminde Hıtay bölgesinden Tebriz’e getirilen Uygur kabilesidir.
Yazır: Gence bölgesinde yaşıyorlardı.
Yıva: Seyhun taraflarından Avşar ve Salgurlar’la birlikte Urmiye bölgesine geldiler. Kaçarlar’a karıştılar. Gence’nin Şemkir, Karaağaç ve Berda kazalarında yaşamaktaydılar.
Yüregir: Çukurova ve Halep taraflarından Dulkadirliler’le birlikte Azerbaycan’a göçtüler. Gence’nin Zegem bölgesine yerleştiler.

Shahverdi Hakan Ziyadoglu – Qajar (Kaçar) 1740’da Gence Hanı oldu. Azerbaycan hanlıkları içerisinde Karabağ ve Gence hanları özel bir yere sahipti Kaçar Kençekler’in Kaçarlar oymağındandır. Hanlığın merkezi Gence şehri oldu. Cevad Han döneminde (1785-1804) Gence (Ganja) Hanlığı büyük ölçüde güçlendi. Rusya bölgeye “İran’ın kuzey illerinin anahtarı” olarak bakıyordu. 1803 yılında Kafkasya’daki Rus orduları komutanı General Sisyanov 30 bin kişilik Rus ordusuyla Gence’yi kuşattı. Sisianov Cevad Han’dan (Javad Khan) kaleyi teslim etmesini istedi. Cevad Han “Gence şehrinin anahtarlarını size vermektense ölmeyi tercih ederim. Sadece ben ve oğullarım öldükten sonra Ganja’yı alabilirsiniz” dedi ve bir avuç silahlı kuvveti ile Gence’yi aylarca savundu. Asla teslim olmadı. Cevad Han, Gürcü Çarı’na gönderdiği haberde ise şöyle diyordu: “Kafkaslara Rus ordusunu çağırmakla yanlış yaptınız. Sizler 200 yıl geçse bile Rusları Kafkaslar’dan çıkaramayacaksınız”. Cevad Han savaş meydanında Rus generale şöyle diyordu: “Seni buraya ecelin getirdi.” Ancak uzun ve çok sert geçen bir savaştan sonra 1804 yılında Ruslar Gence’yi ele geçirdiler. Cevad Han ve iki oğlu kahramanca şehit oldu. Cevad Han, Rus General’in eceli olamadı, ancak onun sözü yerde kalmadı. Bakü Hanı Hüseyin Kuluhan tarafından öldürüldü. Kençekler kökenli Kaçar neslinden olan Cevad Han’ın İran tahtına oturma şansı da vardı. Ancak o bağımsız Gence ve bağımsız Azerbaycan için ölmeyi tercih etti.

Cevad Han Azerbaycan’ın birliğini ve beraberliğini istedi. Onun hayali bütün hanlıkları birleştirmekti. Bu yüzdeb bütün hanları ortak bir paydaya gelmeye davet etti. Kendi bayrağı vardı. Kençekler kökenli 9 Bozulus (Kızılbaş) kavmini bileştirmeye çalıştı. Kullandığı bayrak bugünkü Azerbaycan’ın bayrağı oldu. 

Gence, 1804 yılında Rusya İmparatorluğu tarafından alınınca, Ruslar şehrin adını Çar’ın hanımına izafeten Elizavetpol olarak değiştirdiler. 1920 yılında ismi yeniden Gence olan şehir, 1935-1991 arası Sovyet döneminde Kirovabad olarak adlandırılsa da 1989’da asıl ismine tekrar kavuştu. 1828’e kadar Karabağ, Rusya ile İran (Kaçar Hanedanlığı) arasında sorun oldu. 1828’deki Türkmençay Anlaşması ile Aras nehri sınır olmak üzere Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye ayrıldı. Kuzey Azerbaycan yani Karabağ, Revan, Ahıska, Nahçıvan ve Gence hanlıkları Rusların eline geçti. Azerbaycan topraklarının üçte ikisini oluşturan kısım da İran’a bırakıldı. Hanlıklar, 1840’da Hazar Kıyısı Bölgesi adı altında birleştirilince, Bakü, Gence, Erivan, Gubernia, Dağıstan ve Zakatala bölgeleri Oblast adı ile Tiflis’deki genel valiye bağlandılar. 1883 yılında Bakü ile Tiflis arası demiryolunun yapılmasıyla Gence iktisadi açıdan kalkındı. Nüfusu da bir hayli arttı. Ermeniler’in bu dönemde Gence’deki müslümanların evlerini yakıp mallarını yağmalamaları üzerine, Osmanlı Devleti Rusya nezdinde teşebbüslerde bulundu.[57] Bu sistem 1917’ye kadar devam etti.  Bu tarihten itibaren Rusya Ermenistan devleti kurma planına için önce kitlesel oyunlara daha sonra ise Ermeniler üzerinden soykırım faaliyetlerine başladı. Erivan, Dağlık Karabağ, Nahçıvan, Zengezur, Dereleyaz, Ordubad, Vedibasar gibi bölgelere Ermeniler getirilip yerleştirildi. Azerbaycan halkına karşı büyük bir soykırım başlattılar. 

Bu vahşi saldırılar esnasında, Karabağ Türkmenleri’nin büyük bir kısmı Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Eskişehir, Afyon, Konya, Sinop, Kastamonu taraflarına yerleştirildiler. Emirdağ’ın birçok köyü Karabağ Türkmeni olup büyük çoğunluğu Eskişehir’de yaşamaktadır.[58]
1905 yılındaki Rus Devrimi ile Kafkasya, Gürcistan ve Ermenistan’daki Türkler büyük soykırımlarla karşı karşıya kaldılar. Azerbaycan’ın Gence  şehrinin Şuşa kazasında, Ermeniler tarafından 1906 yılında yakılan 19 köy içinde “Hanezak” adlı bir köyde bulunuyordu. Tiflis Başkonsolosluğumuzdan çekilen “23 Kanun-i Sani 1906 tarih ve 1029 numaralı telgraftan “Hanezak” olarak çevrilmiş, ancak karşısına soru işareti koyularak iyi okunamadığı belirtilmiştir. Hanezak “Gence /Genze/ Ganzak/ Kenzek ile aynı olup, bunun değişik telaffuzu Hanzek / Gandzak / Ganzek’tir. Yine aynı telgrafta Ermeniler’in yaktığı 19 köy arasında Karabağ’ın Şuşa şehrine bağlı Kaçar Köyü’de vardır.[59] Kaçar Köyü Kençek kökenli Ağaçeri Aşireti’nin kurduğu bir köydü. 

27 Şubat 1917 Devrimi ile Rusya’daki Çarlık rejimi yıkıldı. Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve Gürcüler’e dağıttılar. 2 Kasım 1917 tarihinde ise Bakü’de Bolşevik yanlısı Bakü Sovyeti hükümeti kuruldu. 

28 Mayıs 1918 yılında ise, Tiflis’te kurulan Azerbaycan Milli Bağımsız Hükümeti Gence’yi merkez seçti. Milli şura ve hükümet burada yer aldı. Rus istilasına karşı Azerbaycan Türkleri’nin kurtuluş savaşı Gence’den yönetildi.[60] Gencekler / Kençekler bağımsızlığını kazanmış olan diğer Türk boylarıyla birleşerek Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ni kurdular ve Gence’yi başkent ilan ettiler. Cumhurbaşkanlığı’na da Mehmet Emin Rezulzade getirildi. Cevad Han’ın kullandığı bayrak Azerbaycan’ın bayrağı olarak Gence’de yeniden dalgalandı. 

Osmanlı yeni devleti hemen tanıdı. Bakü’deki Şuamyan Azerbaycan Türkleri’ne Rus silahlarıyla saldırmaya başladılar ve 25 binin üzerinde insanı katlettiler. Sadece Erivan kazasında 199 köyü vahşice yaktılar ve 135 bin Azerbaycan Türkünü katlettiler. Karabağ’da 150 köy, Zenguzur’da 115 köy, Cavanşir’da 28 köy, Cebrail’de 17 köy, Gence’de, Gümrü’de, Nahçıvan’da, Şamahı’da, Kars’ta, birçok köy Ermeniler tarafından yakılıp yıkıldı. Toplamda 2 milyona yakın Azerbaycanlı Ermeniler tarafından vahşice katledildi. Birçoğu da yerini yurdunu terketmek zorunda bırakıldı. Bakü ve Quba katliamlarından sonra Azerbaycan Türkleri’nin yardım istemesi üzerine Azerbaycan, Dağıstan ve Kerküklü gönüllülerle takviye edilen Osmanlı ordusu Gence, Göyçay, Şamah, Bakü, Quba, Derbent ve Mahaçkale’yi kurtardı

Ancak zulüm ilerleyen yıllarda da devam etti. 28 Nisan 1920’de Sovyet ordusu ülkeyi tekrar işgal etti ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ilan ederek Sovyetler Birliği topraklarına kattılar. 1920 yılında Gence’de 12 binden fazla Türkü katlettiler.Resulzade’nin “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez” sözü Azerbaycan için slogan haline geldi.

1948’den sonra Ermenistan coğrafyasındaki köylerin adları değiştirilip, halk tekrar göçe zorlandı. İran’daki Ermeniler bölgeye yerleştirildi.1988’de ise Ermenistan’daki kanlı gösterilerle 250 bin Azerbaycanlı Türk ve 18 bin Kürt kendi evlerinden zorla kovuldu ve 217 kişi katledildi.[61] 1992 yılında ise yine Ermeniler, kadın, çocuk demeden Hocalı’da 613 kişiyi vahşice katlettiler.

Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması Sovyetler Birliği’nin dağılması ile gerçekleşti. 18 Ekim 1991’de Azerbaycan Cumhuriyeti tam bağızsı bir devlet olarak ilan edildi. Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesini ve çevresini işgal etti. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olmasına rağmen hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır ve Azerbaycan’a bağlı bir bölge kabul edilmektedir.

Gence, birçok dönemde Anadolu’ya göç vermiştir. Moğol istilası döneminde 1221’li yıllarda, 1788-1792 Osmanlı Rus Savaşları esnasında, Rusların Azerbaycan’ı işgali sırasında, 1854 Kırım Savaşı sonrasında, 1905 Rus Devrimi’nden sonra, 1912 Balkan Savaşı’ndan sonra ve 1920 Rus işgalinde çok sayıda insa Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştır.

Gence hazine kadar değerli, yeşillikler içinde bereketli toprakları sahiptir. Atlas, kumaş, pamuk, ipek ve ihraç ettiği diğer ürünlerle ülke ekonomisinde çok büyük paya sahiptir. Azerbaycan kültürünün gelişmesine önemli rol oynayan şehir, dünyaca ünlü bilim ve sanat eserlerine, şairlere ve alimlere de ev sahipliği yapmıştır. Azerbaycan’ın dünyaca ünlü mucidi ve şairi  Nizami Gencevi Selçuklular devrinde İran’ın en büyük şairi idi. İlk kez beş mesnevi yazarak “Hamse” ismiyle ortaya çıkardı ve İran ve Türk şairlerince örnek alındı. Nizami’nin anavatanı Gence Nehri’nin her iki kıyısında bulunan Gence-Gazak Ovası’nda bulunuyordu. Gence, Azerbaycan’ın sosyal, ekonomik, politik ve kültürel yaşamının gelişiminde vazgeçilmez bir rol oynayan kervan yollarının kavşağında bulunuyordu.

Günümüzde Gence’de Kapaz TV ve Alternatif TV yanısıra Ganja Sesi, New Ganja, Ganjabasar gazeteleri de yayınlanmaktadır. Gence ve çevresinde birçok tarih eser bulunmaktadır. Azerbaycan tarihine ve devlet geleneğine sahip bir şehir olan Gence, doğal güzelliğinin yanısıra anıtları, mezarları, hamaları ve camileri ile de tanınmıştır. Bunlar arasında günümüze ulaşabilmiş en görkemlileri İmamzadeh Mavi Kubbe, Çökek Hamam, Şah Abbas Kervansarayı, Başarılı Khan Kervansaray, Alt Banyo, Cuma Camii, Gence Kalesi, Javad Khan (Cevad Han)’ın Türbesi, Arnavut Tapınağı, Zarrabi Camii sayılabilir. Günümüzde Gence’de 500’ün üzerinde anıt eser tesbit edilmiştir.

Gence’de bulunan eşsiz güzellikteki Göygöl Milli Parkı ve Kan Bağı Parkı bitki florası ille meşhur yerlerdir. Kan Bağı Parkı, 1582 yılında Ferha Paşa’nın oğlu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış, asırlık çınar ağaçları ve 150’nin üzerinde ağaç çeşidi ile cennetten bir köşe gibidir. Gence bölgesi Gence’nin batı yarısını ve Kuşkara, Sevinj ve Yeni Gence köylerini de içine alır. Kepez, Nizami ve Hacıkend belediyeleri bu bölgede bulunmaktadır.

Şu andaki Azerbaycan bayrağı Gence şehrinin amblemidir. Gence şehrinin amblemindeki Güneş sonsuz hayatı, Ay ebedi ışığı ve sonsuz özgürlüğü, sekiz köşeli yıldız Türklüğü, ay üzerindeki pelit yaprağı muhteşemliği, ihtişamı, uzun ömrü ve bilgeliği, yeşil fon İslam’ı temsil etmektedir.

Akademisyen Ziya Bunyatov "O zamanlar Gəncəlilər haqqında deyirdilər ki, onlar əllərində qılınc anadan olurlar" demişti. Zerkalo Gazetesi’nde ise Gence hakkında yazılan bir makalede, 1988’de Gence şehrini kuşatan Ruslara rehberlik eden Rus generalin şu sözleri yayınlandı: "Körpünün yanında, ateşe baxmayaraq, bir neçə cavan oğlan əlində yandırıcı vasitələr ilə tankların qarşısına atıldılar . Belə şeyi mən hətta Əfqanistanda görməmişdim".

Bölge halkının Rusya’nın asimilasyon politikalarına karşı cevabı ise hep şu dörtlü olmuştur:

Kurtlar olur çobanların koyunu
İtten öğrenirse, kendi soyunu
“Azerilik” kominizmin oyunu
Azeri değiliz, Türk oğlu Türk’üz!

Yusuf Avcu, Gencek - Kençek 
https://www.yusufavcu.com/2020/07/zumrut-renkli-gence.html






[a] Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1998, s. 3; Z. Velidî Togan, “Azerbaycan”, İslâm Ansiklopedisi (İA), C. II, s. 97-100

[b] Saleh Muhammedoğlu (Aliev), “Azerbaycan Türklerinin Etnik Menşeine Dair Üç Ana Görüşün Eleştirisi”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı; 116, (İstanbul 1998), s. 91-104; Azerbaycan Tarihi, (En Kadim Zamanlardan XX. Asradek), (Redaktör; Z. M. Bunyadov-Y. B. Yusufoav), Bakı 1994, s. 228-231

[1] Afaq Rüstemova, “Azerbaycan’da Tarihsel Kimliğin ve Dilin Gelişim Süreçleri”, Karadeniz Dergisi, S.2, Ankara 2010, s.114 ; Mehebbet Paşayeva, “Azerbaycan Türklerinin Etnik Tarihine Kısa Bir Bakış”, 38. ICANAS, 5/2007, S.5, 2007, Ankara, s.2506
[2] Paşayeva, s.2514. ; Azerbaycan Türkçüler Birliği Yayınları
[3] M. Taner Tarhan, “Ön Asya Dünyasında İlk Türkler Kimmerler ve İskitler”, C.1, Ankara, s.602.
[4] Heredotos, Tarih, (Çev. Müntekim Ökmen), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, s.298.
[5] İlhami Durmuş, İskitler, Kaynak Yayınları, İstanbul 2007, s.82.
[6] Zaur Hasanov, Çar İskitler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 2009, s.266.
[7] B. Caferoğlu Memmedov, “Kuzeydoğu Azerbaycan’daki Bazı Toponimler Üzerine”, S.2, s.100.
[8] Paşayeva, s.2512-2513., Latifova s.6
[9] Nihat Çetinkaya, Iğdır Tarihi, s.19
[10] Zeki Veledi Togan, Azerbaycan mad. İslam Ans. C.II. s,95
[11] Seyidov, Mireli, a.g.e.s.47
[12] Kırzıoğlu, Kars Tarihi, Harita 8
[13] Cevizoğlu 1991: 31-51
[14] Gencekler’i yani Kençekler’i tam olarak anlayabilmek için bu eserin tümünü ele almak gerekmektedir. Zira kökeni Kaslar’a, Kanglılar’a, Sakalar’a ve ilk beş Türk oymağına dayanan ve onların atası konumunda bir Türk Sır Birliği olan Kençekler’i bir bütün olarak kavramadan anlamak mümkün değildir.
[15] Altun Han oğlu Tosbuga oğlu altın elbiseli Kencek’e hitaben söylenen bir hitaptır
[16] Azerbaycan Republikası Prezidentinin İşler İdaresi, Prezident Kitabxanası
[17] Ord.Prof.Dr. Zeki Veledi Togan
[18] Nihat Çetinkaya, Iğır Tarihi, s.21- s59
[19]  Wilhelm Barthold, Azerbaycan ve Ermenistan, Çeviren: İsmail Aka; İran2ın Tarihi Coğrafyasına Bakış s.267-281
[21] Hazar Kağanlığı, Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online.
[22] Hazarlar". Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi. 10. Cilt. İstanbul, 1991. ss. sf. 5143-5144.
[23] Muharrem Bayar, Eskişehir Seyitgazi Bahşişli Köyü
[24] İ.Ü.E.F. Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 4-5, 1973 Azerbaycan’da Hüküm Sürmüş Bir Türk Hanedanı
[25] Azərbaycan Respublikasının Dövlət Statistika Komitəsi. Rıza Allahverdiyev. Bakı — 2015, 134
[26] Kirzioğlu, Kıpçaklar s.144
[27] Yakut, c. I s.822; Nuzhetu’l Kutub s.81
[28] Kırzıoğlu, “Gence-Karabağ Sancakları ‘Ulus’ ve ‘Oymak’ları”, s. 201
[29] Woods, Akkoyunlular, s. 97; İsmail Aka, Timurlular, Ankara 1995
[30] Faruk Sümer, Safevî Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s. 1-56; Adel Allouche, Osmanlı-Safevî İlişkileri, Kökenleri ve Gelişimi, (çev. Emin Dağ), İstanbul 2001, s. 59-60, 70; R. Paul Lindner, Orta Çağ Anadolusu’nda Göçebeler ve Osmanlılar, (Çev. M. Günay), Ankara 2000, 171-17; O. Efendiyev. Azerbaydcanskoye Gosudarstvo Sefevidov  16-om veke. Bakü 1981, s. 70, 90-92; İ. P. Petruşevskiy, Oçerki po İstorii teodalnıh Otnoşeniy Azerbeydcane i Armenii v 16-19 vv. Leningrad 1949, s. 117, 122
[31] Oqtay Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Dövleti, Bakı 1993, s. 132-179; M. Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas-Elleri’ni Fethi (1451-1590), Ankara 1993, s. 369-370
[32] I. Selaniki, 204-209
[33] 0smanlı Devleti, 1593 Tarihli  699 ve 903 numaralı Gence Vilayeti Tapu Tahrir Defteri H.1001; 911 numaralı Hoy ve Karadağ eyaleti, 905 numaralı Nahçivan eyaleti, 906 ve 907 numaralı Hamedan eyaleti, 898- 908- 645-668 numaralı Tebriz eyaleti,  898-901-633 numaralı Revan eyaleti, 895 numaralı Makü eyaleti, 896 numaralı Erdebil eyaleti ve 910 numaralı Urmiye eyaleti Tapu Tahrir Defterleri
[34] Türkay, C. a.g.e s.646; s 143; Mehmedov Nadir, Azerbaycan’ın Yer Adları s.156-157
[35] 1635’de Revan’ı ele geçiren IV. Murad, 4-5 bin Şiîyi şehirden sürdü (Karamanly, Osmanlı- Safevî, s. 505); Togan, “Azerbaycan”, s. 113-114; Arşiv Belgeleri, s. 35.

[36] Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 497-498; H. D. Halilov, Karabağ’ın Elat Dünyası, Bakı 1992, s. 21

[37] Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 509-511; Geniş bilgi için bk. Karamanly, “Osmanlı-Safevî”, s. 506-507; Dr.Hüsamettin Memmedov, Türkler, cilt7, s.57-63

[38] Togan, “Azerbaycan”, s. 115; Azerbaycan Tarihi, (Red; Bunyadov), s. 569-597.

[39] Sümer, Safevî Devleti, s. 5; Woods, Akkoyunlular, s. 325; Sümer, “Azerbaycan’ın Türkleşmesi”, s. 444.

[40] Woods, Akkoyunlu, s. 97; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 318-322; Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri, “Bozulus Türkmenleri 1540-1640, Ankara 1997.; Sümer, Oğuzlar, s. 359. 

[41] Sümer, Safevî Devleti, s. 188.

[42] Sümer, Safevî Devleti, s. 160-168; Azerbaycan Tarihi, (Red; Bunyadov, s. 399; Sümer, Oğuzlar, s. 359

[43] Togan, “Azerbaycan”, s. 93; Sümer, Oğuzlar, s. 356; Zahidov, Gence, s. 27; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 673-674; Amanoğlu, “Güney Kafkaslar’da Yer İsimleri”, s. 92; Sümer, Safevî Devleti, s. 164

[44] Faruk Sümer, Kara Koyunlular I, Ankara 1984, s. 27; Aynı Yazar, Safevî Devleti, s. 197; Asker Zahidov, Gence (Tarihi Ma’lumatlar, Fakıtlar ve Tapıntılar), Gence 1998, s. 34. ; BOA, TTD 633, “Kanunnâme”

[45] Kırzıoğlu, Osmanlılar’ın Kafkas-Elleri’ni Fethi, s. 348

[46] Sümer, Safevî Devleti, s. 119, 131, 153, 198-199; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 497

[47] Sümer, Safevî Devleti, s. 48, 178.

[48] Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri, Borçalı ve Kazak (1728. il), (Şahin Mustafayev-redaktör, H. Memmedov), Bakı 2001, s. 43; Togan, “Azerbaycan”, s. 93.

[49] Büyük İslâm Tarihi, C. 9, s. 567-572; Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri, s. 89-90;  Togan, “Azerbaycan”, s. 93; Sümer, Oğuzlar, s. 355

[50] Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri, s. 59-60, 63-64.

[51] Mirza Bala, “Kara-Papak”, İA, c. 6, s. 330-331; Fahrettin Kırzıoğlu, “Khazarların Borçalı ve Kazak Boylarından Oluşan Karapapaklarda Çağımızda İnsan-Heykelli Kabirtaşı Yapma Geleneği”, Türk Kültürü Araştırmaları, XXXI/1-2, (Ankara 1995), s.

[52] Bala, “Kara-Papak”, s. 331; Sümer, Oğuzlar, s. 361; İran Tetkik Raporu, s. 46-47

[53] Togan, “Azerbaycan”, s. 92; İran Tetkik Raporu, s. 43-44; Sümer, Oğuzlar, s. 361; İsmayilov, Azerbaycan Tarihi, s. 20; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 497.; T. Mustafazade, Azerbaydjan i russko-turetskiye otnoşeniya v I treti XVIII veka, Bakı 1993, s. 152.

[54] Sümer, Safevî Devleti, s. 172, 173; Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Dövleti, s. 193.; Oğuzlar, s. 232; Woods, Akkoyunlular, s. 327.

[55] Aşıkpaşa-zâde, Tevârih-i Al-i Osman, (Neş. Ali Bey), İstanbul 1332, s. 264-266; Sümer, Safevî Devleti, s. 3, 18-19.; Ali Sinan Bilgili, Osmanlı Döneminde Tarsus Sancağı ve Tarsus Türkmenleri, Ankara 2001, s. 188; Tiflis Eyaleti Mufassal Defteri, s. 168.


[56] Sümer, Oğuzlar, s. 220-223, 354, 361
[57] BA, İrade- Hususi, 28L.1323, nr56; Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arşiv Belgeleri
[58] Ahmet Urfalı, İstikbal Gazetesi
[59] Iğdır Tarihi, Nihat Çetinkaya, s.220; Osmanlı Belgelerinde Azerbaycan Türk Hanlıkları, s.19
[60] Rahimzade, Kitab-ı Gencine-i Fethi Gence, İÜ Ktp. Nr.2372; İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Gence; Mirza Bala, Gence, İA.IV,762- 766;
[61] Yakup Mahmudov, Kerim Şükürov Karabağ - Real tarih, gerçekler, belgeler. Bakü, 2005

Yorumlar