GENCEKLİ HATTAT MEHMET VEHBİ EFENDİ

 

1870’li yıllarda Gencek’te dünyaya gelmiştir. Babası Gencekli Muhammed Efendi, annesi Hanife Hanım'dır. Abdurrahman, Mustafa ve Mehmet isminde üç oğlu olmuştur. Oğlu Mehmet Hattat Hoca olarak bilinmiş ve babasının mesleğini devam ettirmiştir.

 Köken olarak Kençekler’in (Gencekler’in) ata kavmi olan Kanglı’lara dayanan ve Bozoklar’ın Günhan kolunun Kayı boyuna tabi olan Karakeçili Oymağı’nın Atçekenler aşiretinden, eski adıyla Ardem(Erdem) olan, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise Şabanuşakları  olarak bilinen sülaleye mensuptur. Son asırlarda ise Hattatlar veya Hattatel adıyla bilinmektedirler.  

İlk eğitimini köyünde alan Mehmet Vehbi Efendi, icazetini Aladağlı Hacı Ahmet ibni Muhammed Efendi'den 1898 yılında almıştır. Yine Gencekli olan Hatıp Mehmet Emin Efendi ile birllikte önce Konya Numûne Mektebi’nde, daha sonra ise Sivas’ta Eskicizade Mahmud Hamdi Efendi’den ve onun meşhur öğrencisi olan Abdi Yazan’dan celi, nesih, sülüs, divani, gubari, rik’a, kûfi, muhakkak, reyhani, aklam-ı sitte ve ta’lik dersleri alarak birlikte hüsn-ü hat talimleri yapmışlardır. Numûne Mektebi’nde aldıkları derslerle, hat sanatının oniki kalemine de vakıf oldukları bilinmektedir.

 


Muhabbet dolu bir gönül insanı olan Hattat Mehmet Vehbi Efendi, Gencekli Hüsem Efendi ve Gencekli Hatıp Mehmet Emin Efendi gibi Gencek’teki evini medrese olarak kullandı. Seydişehirli Şeyh Abdullah Efendi’nin halifesi ve talebesi olan Hatıp Mehmet Emin Efendi vasıtasıyla Nakşibendi tarikatına bağlandı ve ders halkalarına dahil oldu. Hem Gencek halkına hem de çevre köylerden gelen talebelerine ders vermeye başladı. Bir taraftan da tarihi Gencek Camii’de bazen imamlık bazen müezzinlik yaptı. Eski ahşap Gencek Camii’nin her türlü ihtiyacıyla yakından ilgilendi.

Balkon şanişiri ahşap işlemeli olan evinin giriş kapısının üst kısmında toprak renginde ahşaptan oyulmuş ŞAHKÖK yazan bir tabela asılı idi. Evinin bulunduğu sokağa onun ismi verilmiştir.

Teşkilat-ı Mahsusa için oluşturulan ve Gencekli Hatıp Mehmet Emin Efendi’nin “Memiş” kod adı ile de başında olduğu “Yoldaş” adı verilen örgütlenmenin en büyük destekçilerinden birisi de Hattat Mehmet Vehbi Efendi olmuştur. Diğer köylerdeki Müdaffa-i Hukuk Cemiyeti üyesi kişilerle birlikte, oluşturulan bu birliğin ihtiyaçlarını halktan toplama yoluyla karşılamışlar ve birliğin lojistik desteği için köy köy dolaşmışlardır.

Hattat Mehmet Vehbi Efendi’nin eserleri hakkında, henüz ciddi bir araştırm yapılmamıştır. Ancak bilinen en önemli eseri Akseki Merkez Ulu Camiisi’ndeki yazıtları olmuştur.

Akseki Ulu Camii, Selçuklu dönemi ahşap camilerinden birisidir.  425 yıl kadar önce kesme taştan yapılmış olsa da, üstü kiremitle örtülü caminin inşa yılı bilinmemekktedir. 2 kez yangın geçirmiş, büyük hasarlar görmüştür. Aksekililer Merkez Camii deselerde, kitabeler “ali camii” yani “ulu camii” geçmektedir. Yazıtlarda yeniden yapılış tarihleri görülmektedir.

Camii içindeki bütün yazıların hattatı Gencekli Mehmet Vehbi Efendi’dir. Yazıtları iki farklı zamanda yazmıştır. İlkini yani büyük harfli olanları 1896-1897 yılında; küçük harfli olanları ise 1908 yılında yazmıştır.

Yörede anlatılan öyküye göre, adı bir olaya karıştığı için mahkumiyeti bulunan ve Akseki hapishanesinde bir süre cezalı olarak kalan ustaya, hakim cezasını camiinin yazılarını yazarak tamamlayacağını söyler. Giriş kapısındaki yazıtlardan tarih düşürenin Akseki Kadısı Filibeli Edhem Efendi olduğu anlaşılmaktadır. [1]

Caminin çevresi demir kuşaklarla örülüdür. Mihrap, minber ve kubbe mermer görünümlü ahşap panolardan oluşur. Camii minberinin en üst kısmında Sakal-ı Şerif’i taşıyan kubbeli sandık bulunmaktadır.

Caminin içinde hattatın adının bulunduğu iki bölüm vardır.

 

Ve hıfzan min külli şeytanin maridin

Azgın olan şeytanlardan koruyarak  (Saffat Suresi 7. ayet)

Hazihi ketebe el-hutut Muhammed bin Mehmed Vehbi el- Genceki

Bu yazıyı Muhammed oğlu Gencekli Mehmet Vehbi yazdı Sene 1314 [1896-97]

 



Hüve’s settar

Budur ol süllem-i firdevs-i a’la

Olınur bunda ismu’llah i’’la

Anı i’mar eden mü’min muvahhid

Eder cennette kendi kasrın inşa

Harikde münhedim olmuşdı na-çar

Yine eshab-ı hayrat etdi ihya

Kerem erbabı var oldukça ya Rabb

Masun kıl bu biladı ez-belaya

Dedi Edhem çehar-ı yar-ı tarih

Misal-ı ‘arş-ı a’la oldı ziba

 


Günümüz söylenişi:

Tanrı örtendir günahları

Budur yüce Firdevs’e merdiven

Burada ulu Tanrı’nın adı anılır

Burayı imar eden Tanrı’nın birliğine inananlar

Cennette kendi köşklerini yapar,

Yangında yıkılmıştı çaresiz,

Hayır sahipleri ayağa kaldırdı,

İyilikseverler var oldukça ey Tanrım,

Koru bu beldeyi bütün kötülüklerden

Edhem dedi dört dost tarih,

Arş-ı ala gibi oldu, güzel oldu


 

Giriş Kapısının Sağında bulunan yazıtın ölçüsü Mefailün / mefailün/ feilün şeklindedir. Son dize ebced ile caminin yeniden yapım tarihi 1314’ü göstermektedir.

Bir diğer bölümde ise sureyi yazdıranın adı Esnaf Başı Hacı Ahmet Ağa olarak geçmektedir.

Bu sure-i celileyi Esnaf Başı Hacı Ahmet Ağa yazdırdı

Ketebe Muhammed Vehbi fi Receb, Sene 1326;

Yazan Mehmet Vehbi, Temmuz- Ağustos 1908 [2]

 

Giriş kapısının üstündeki yazıtlarda ise, yangın sonrasında camiinin yeniden inşaası anlatılmaktadır.

Maşa’allah kane

Bismi’llahirrahmanirrahim Darü’r-rahman

Gördüler kim olmuş bu hali cami’in

Sakf ve erkanı harik v inhidam

Eylemiş duvarları meyl-i rüku’

Kalmamış tarhında asar-ı enam

Niyyet-i hayra muvaffak etdi Hakk

Kıldılar ta’mirine sarf intimam

Kendi mal-ı halisin harc eyleyüp

Ahsen-i suretde verdiler nizam

Hamdüli’llah bu ibadetgah-ı din

Etdi tecdid-i libas-ı ihtitam

Eylesün cümle sa’yın hakk kabul

Bulmasun asar-ı hayri in’idam

Uydurunuz bu ‘ali cami’e bir güzel tarih

İşitdimsuy-i felekten böyle bir irşad-ı tam

Tahir-i terrah eyle vadi-i tarihini

Besmeleyle dar-ı rahman tarih tam

 

Ölçüsü: Fa i la tün / fa i la tün / fa i lün

Sondan 2 -4 dizelerin ölçüsü: Fa i la tün / fa i la tün /  fa i la tün / fa i lün

 

Giriş kapısındaki tarih işaretinden hicri 1280 yani 1864 yılında yangından dolayı tekrar yapılan camiinin eski yazıtının aynısın yeniden nakşedildiği anlaşılmaktadır. Yani yangında hasar gören kitabe tekrar yazımıştır.

 

Günümüz söyleyişi ile aktarımı:

 

Allah’ın dediği olur,

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla, Allah’ın evi

Gördüler ki caminin durumu böyle olmuş

Direkleri ve çatısı yanmış yıkılmış

Duvarları rükuya eğilmiş

Kalmamış yapısında insan yapısı

Hayırlı işte başarılı kıldı Allah

Onarıma çaba harcadılar

Kendi temiz malını harç edip

Biçimine güzelce düzen verdiler

Allah için bu dünü tapınma yeri

Onarımı bitince yeni giysiler giydi

Bütün çabaları Allah kabul etsin

Hayır yapıları yok olmasın

Uydurunuz bu camiye bir güzel tarih

Göğün yedinci katından tam bir uyarı işittim

Tahir usta, tarih yerini hazırla

Besmeleyele Allah’ın evinin tarihi tam oldu. [3]

 Hattat Mehmet Vehbi Efendi, 1917'de vefatından sonra Gencek’e defnedilmiştir.

Yusuf Avcu, Gencek Kençek



[1] Ulu Camii Yazıtları, Akseki Dergi, 2015, Sayı 18, sayfa 42; Fotoğraflar buradan alıntıdır

[2] Ulu Camii Yazıtları, Akseki Dergi, 2015, Sayı 18, sayfa 43, 44, 45; Fotoğraflar buradan alıntıdır

[3] Ulu Camii Yazıtları, Akseki Dergi, 2015, Sayı 18, sayfa 45; Fotoğraflar buradan alıntıdır

 


[1] Ulu Camii Yazıtları, Akseki Dergi, 2015, Sayı 18, sayfa 42

 

Yorumlar