Gencek Düğmeli Evleri ve Gencek Mimarisi

 


Çoğunlukla iki katlı, toprak renkli ve kiremit damlı evler dizili birbiri ardı sıra. Her ne kadar son dönemlerde üç dört katlı evler yapılmaya başlamış olsa da, uyumlu bir çehresi var Gencek’in. Sanki temel atılmamış, sanki Gencek Dağı’nın eteklerine kökten bağlanıvermiş  gibi asırlık, eski taş evler ve yeşile çalan dağlar ile gökyüzünün uyumlu ilişkisi, köyün renkleriyle daha bir albeni kazanıyor. Evlerin bir çoğu Gencek Dağı’na açılmış bir pencere gibi, bir mağara çıkışı gibi yerleşivermiş kayaların oyuklarına.

Her ne kadar sonradan yapılan modern evler farklı bir hava oluştursa da, eski düğmeli evlerle modern yapılar birbirini tamamlayan bir ahenk ve uyum içerisindeler. Eski düğmeli evleri ayakta tutma adına karınca kararınca yapılan bakım onarımlar ayrı bir doğallık ve kendine özgü mimari bir kültür oluşturmuş olsa da, bu tarihi evleri korumak için malesef yeterli değil. Yollar ise alt yapı yetersizliğinden dolayı iklim koşullarından dolayı aşınmaya maruz kalıyor. Elektirik direkleri, kablolar ve telefon hatları ise yer altına çekilmediği için hem görüntü kirliliği oluşturuyor, hem de tarihi evler için tehlike arzediyor.

 

Eskiden çoğunluğu ahşap düğmeli evler oluştururken, 1940’dan sonra taş evler yapılmaya başlamış. Konutların çoğu geleneksel yapım tekniği ile inşa edilmiştir.

Ahşap evlerde ana yükü çeken ağaca “düvel”, ağaç çıkınıtılarına ise “göcek” denilir. Dış cephelerde yatay olarak konulan ağaca ise “hatıl” adı verilir. İki hatıl arasındaki kısma ise “destur” denilmiştir.

 

Yığma bina özelliği taşıyan taş düğmeli evlerin duvar kalınlığı 50-60cm kadar olmaktadır. Çatı örtü malzemesi olarak genellikle kırmızı kiremit kullanılıyor.

Evlerin salonuna “haney”, balkonuna ise “şanişir” denilmektedir. Evlerin büyük bir çoğunluğunda kapalı balkon şeklinde olan şanişirler, ahşap oymacılığının en güzel örneklerini sergiliyor. İç kısmına dizilmiş hasırdan yapılan yorak yastıklarına yaslanıp, elinde tesbih yer minderine oturan birisi için, çok otantik bir seyir mekanıdır şanişir.



 

Ahşap ve taş evler genellikle iki katlı olup, alt katları ahır, odunluk ve samanlık olarak kullanılmakta, bir çok evin alt katında ise ambar bulunmaktadır. Bazı evlerde ambar ve odunluğun evin yan tarafında selender şeklinde olduğu da görülür. 

 

Samanlık, ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan sapların hayvanlara yedirilmek için saklandığı yerdir. Ambar ise buğday, arpa gibi tahılların ve öğütülmüş unun saklandığı genellikle ahşaptan yapılmış kapaklu kutu şeklinde tahıl kasasıdır.

Yine bazı evlerin alt katlarında kışlık meyve ve sebzelerin saklandığı karanlık odalar bulunmaktaydı. Havuç, turp, soğan, pırasa gibi sebzeler oraya gömülür, istendiği zaman çıkartılıp taze taze yenilirdi.

Ahır kısmında kümes hayvanları yapılmış tünek ve onların ahıra giriş çıkışları için açılmış minik kapılı tünek deliği bulunur. Bir çok düğmeli evde bu  deliklerin dış tarafına bakan kesim “terslik” adı verilen hayvan gübrelerinin toplandığı taş örgü duvar ile çevrili kısımdır.

Üst katta ise çoğunlukla dört oda bulunurken, tuvalet genellikle evin yan dış tarafındadır. Yaklaşık bir metre genişliğinde “hela yolu” adı verilen bir bölümden geçilerek girilir. Duvarları ahşaptır. Kanalizasyon sistemi tamamlanana kadar tuvalet kısımlarının altında atıklar için bir kuyu bulunurdu. Dönem dönem hela çukuru denilen bu kuyulara kireç dökülerek atıklar sunni gübreye çevrilir ve bahçelerde gübre olarak kullanılırdı.

Bazı evlerin mutfak kısmında taştan yapılmış şömine bulunurdu. Ahşap raflarda kalaylı tabaklar dizili olurdu.

Düğmeli ev yapılarında oda kapılarının bir çoğunun kilidi ahşap “vurguç” şeklindedir. Ahşaptan yapılmış kilit düzeneğinin başka bir ahşap ile sıkıştırmasıyla kapı sıkışıp kapatılmaktadır.

Ahşap evlerin merdivenleri de ahşaptandır ve çoğunlukla ahşap işlemeciliği göze çarpar. Birisi zemin kat ile birinci kat arasında, diğeri çatı katına çıkacak şekilde iki merdiven bulunur. Çatı arası ekmek eylemek, üzüm kurutmak vs için kullanılır. Yine yatak odalarından birisinde “suluk” adı verilen banyo yapmak için kullanılan bir bölüm bulunurdu.

Evlerin olmazsa olmazı ise taş duvarların içine ahşap sanatı ile süslenmiş gömme dolaplardır. Bazıları daha büyüktür ve “yüklük” adı verilir. Kuzey yönünün az güneş görmesi ve soğuk olması nedeniyle, evlerde kuzey yönünde kapı pencere açılmamıştır. Bu yüzden evlerin ölü tarafıdır.

Kapı ve pencere doğramaları ahşaptır. Pencere ve kapılarda seçilen ahşaplar ise; güneşe, yağmura, çeşitli gazlara, soğuk ve sıcağa dayanıklı ahşaplardır. Ahşaplar saydam ve örtücü bir boya ile korunmaktadır. Genellikle üst pencereler yatak dikdörtgen, alt pencereler dikey dikdörtgen formundadır. Kapıların üzerinde de yatay dikdörtgen pencereler bulunur. Pencere eşikleri küçük bir sofa genişliğindedir.

Oda kapıları üzerine desenler işlenmiş ahşaptan yapılıyordu. Yüksekçe bir eşiği bulunuyor. Ev giriş kapıları ise kalın ahşaptan yapıldıktan sonra ahşap sanatı ile işlenmiş ve metal bir tokmak eklenmiştir. Eski ahşap veya demir çerçeveli pencerelerin yerini ise artık pimapen çerçeveler almış, bundan dış kapılar da nasibini almıştır. Yamaca kurulmuş düğme evlerin bazılarında üst katın arka tarafında, bir üst seviye yola bakan ikinci bir dış kapı bulunurdu.

Evlerin iç duvarları genellikle “Gayrak” adı verilen beyaz toprak ile sıvanarak ev içi izalasyon sağlanıyordu. Yine duvarlara, raptiyeler ile özel yapım desenli naylonlar çakılır, bazı kısımlarına da duvar halıları asılırdı. Bunlarda genellikle geyik, dağ keçisi, ceylan gibi hayvan resimleri de bulunurdu.

Düğmeli evlerin çoğunda, evlerin ısıtılması hala odun ve kömür sobaları ile veya taş duvar içine yapılmış şömineler ile sağlanıyor. Artık su tesisatı olmayan bir ev olmasa da bir zamanlar her evin iç avlusunda büyük su bidonları bulunurdu.

Gencek’in mimari kültüründe ağaç önemli bir yere sahiptir. Çoğunlukla her evin doğu yönünde bir meyve ağacı bulunmaktadır. Bunlar genellikle dut, kara dut, ceviz, erik, asma, badem gibi ağaçlardır. Bir çok evin ön cephesine bakan balkon veya şanişir eteğinde ahşap veya metal ızgaralara yayılmış asmalar bulunur. Bu asmalara yakın bir yerde ise ahşaptan oyulmuş, üzümü ezip suyunu çıkartmak için kullanılan “şarapana” üzüm tekneleri yer alır.

Gencek’teki geleneksel mimari yapılarına en güzel örneklerden birisi de ahşap ve taş işçiliği ile 1350-1400 yılları arasında yapılmış çok eski bir yapı olan Gencek Camii’dir. Rivayetlere göre ilk yapıldığında tamamen ahşap olan camii, zaman içerisindeki tamiratlarla bugünkü şeklini almıştır. Tavan ve zemini hala ahşaptır. Eski ahşap cami girişine ekilen karadut ağacının yaşı 600’ün üzerindedir. En son, 1962 yılında büyük bir tamirattan geçmiştir. Eski Sırçalık antik yerleşimindeki taş kalıntılar buraya getirilerek yapılan duvarları, taş örgü şeklindedir. Sırçalık mevkiinden getirilen taşlar, Gözetgaya mevkiinde kazılan kuyu içerisinde yakılarak kreç yapılmış ve caminin yeniden inşaasında kullanılmıştır. 1962 yılında, caminin yeniden inşaasını Gencekli bir müteahhit olan Hacı Mehmet ve Hacı Yusuf torunu Takoğlu Dede lakablı Ahmet Özkara yapmıştır.

Tek şerefeli ve yüksek minaresinin şerefesindeki işlemeler bir hayli ilgi çekicidir. Cami üç katlıdır. Üst katında bayanlar mahvili, zemin katında ise eğitim merkezi ve market bulunur.

Evlerin bir çoğunda giriş kapısından sonra bir iç avlu bulunur. Dış avluların etrafı genellikle çevrili olur. Evlerin dış avlusunda bulunda ocak yerleri ise olmazsa olmazdır. Kazan taşları, üç ayaklı eğsi demiri ve hemen yakınında yanmaya hazır çalı çırpı ve odunlar hemen göze batar.

Yıllar evvel toprak damlı evler var idi. “Yuvak” adı verilen yuvarlak bir taşın damın üstünde yuvarlanması ile damdaki toprak sıkıştırılır, böylece yağmur suyunun eve girmesi önlenirdi. Bu tarz evlerin tamamı yıkılarak yerlerine yeni evler yapıldı.

Hemen hemen her evin alt katında alet, araç ve gereçlerin bulunduğu bir bölüm bulunurdu. Bazı evlerin alt katlarında ise demirci ve kalaycı atölyeleri, av tüfeği atölyeleri, marangoz atölyeleri gibi zanaat atölyeleri bulunmaktadır. Yine uygun evlerin zemin katlarında marketler, kahvehaneler ve bazı dükkanlar bulunmaktadır.

Gencek yöresindeki kırsal yaşamın ender mimari yapılarından birisi de “çardaklar, çoban evleri ve seyvanlar”dır. Bazıları yıkılıp virane olmuş, bazıları ise hala ayaktadır. “Çardak”, geceleri veya soğuk günlerde hayvanları korumak için kullanılan, taştan yapılmış taş duvarlar üzerine ahşap kapatılmış bir çeşit ağıldır. “Seyvan” ise çobanlar için yapılmış küçük kulübedir.

Gencek mimarisinin en nadide örneklerinden birisi de çeşmeler ve sarnıçlardır. Özellikle Hitit döneminden kalma su kaynakları ve çeşmeler bulunuyor. Kırk farklı noktada bulunan su kaynaklarının su kalitelerinin aynı olması aynı yer altı kaynağına bağlı olduklarını göstermektedir. Büyük su kaynaklarının neredeyse tamamı hitit döneminden kalmadır. Farklı tarzlarda yapılan bu eserlerin, aslına uygun restorasyondan geçmesi gerekmektedir. Yaklaşık 30 kadar çeşme ve 25 kadar su kuyusu ilgi ve alaka bekliyor.


Eski ahşap köprülerin neredeyse tamamı beton köprüye dönüşmüş. Eski yapı olarak bir tek Asar arasındaki ahşap köprü kaldı denilebilir.


Gencek’in geleneksel dokusunu oluşturan bir başka unsur da bağ evleri ve çadırlardır. Bağ evleri küçük ve tek oda evcikler şeklinde yapılırken, çadırlar örme taş duvardan yapılmış yan duvarlar üzerine ahşap ile veya teneke ile kapatarak yapılmaktadır. Bir tarafları açıktır. Genellikle yağmurdan korunmak amacıyla yapılmıştır.

Bölgede ekilip dikilen arazileri boydan boya geçen su kanalları bulunuyor. Dağıtım boru hatlarıyla kanallardaki su, tüm tarlalara dağıtılıyor.

Gencek’teki en önemli yakın dönem eserlerinden birisi de iki ana binadan oluşan Su Deposu’dur. Bir kısmı toprağa gömülü bir şekilde ve duvarları eğimli olarak yapılmıştır. Ön kısım ise yine duvarları eğimli yapılmış olup, etrafı taş duvarlar ile çevrilidir. Ön kısmında fazla gelen suyun atıldığı bir çeşme bulunmaktadır.Her iki yapıda tepenin içine gömülmüş bir vaziyettedir.


Yöre halkı yaz dönemindeki su ihtiyacını karşılayabilmek için kendince doğal yöntemler bulmuştur. Gaklık, Çatal Gaklık, Cula Deliği, Çark Deliği gibi isimler verilen 10-12 metre derinliğindeki kaya arası çukurlara Şubat ve Mart aylarında kar doldurma, yani “kar basma” işlemi yapmaktadır. Testere ve küreklerle küpler şeklinde kesilen karlar bu çukurlarda istiflenmektedir. Çukurun üstü ise ladin ağacının dalları ile kapatılarak güneş görmesi önlenir. Yazın kar alabilmek için kışın kar basmak şarttır. Yaz aylarında, düğün ve mevlit yemeklerinde tülbente sarılan kar kazanların içine koyulur ve halk buz gibi kar suyundan içer.

Gencek’teki tarihi taş duvar düğme evler ilgisizlikten yok olmak üzeredir. Son dönemlerde modern tarzda yapılan evler bir hayli çoğalmıştır Bir an önce restore edilerek koruma altına alınmalı ve turizme kazandırılmalıdır. Bunun için de ilk olarak bu kırsal bölgedeki mimari dokuları, tarihi değerleri ve kültürel mirasları ele alan makaleler hazırlanarak bölgedeki tarih ve turizm potansiyelini ortaya çıkartmak gerekiyor.

Bununla birlikte, geleneksel mimari de kullanılan yapı malzemelerinin ve yapım tekniklerinin de bulunduğu coğrafyaya özgün olması gereklidir. Çünkü bu geleneksel mimari doku, malzemelerin doğru kullanıldığı ve sürdürülebilir tasarım değerleri taşıyan çözümler barındırmaktadır. Özgün yapı malzemesi ve yapım teknikleri geleneksel mimariyi oluşturan en önemli etkenlerdir. Kırsal alandaki taş duvar dümeli evler, bu iki etkenle birlikte geleneksel mimariyi oluşturur ve özgün bir değer kazanır.


Yok olmaya yüz tutmuş olan, geleneksel mimari ve kırsal yaşam biçimi olan Gencek düğmeli evleri; malzeme, boyut, işlev, cephe ve mimari kültür açısından derinlemesine incelenmelidir. Çünkü zamanla ve  sosyal yaşantının değişmesiyle de geleneksel konut cephelerinde önemli değişim ve bozulmalar meydana geldiği de görülmektedir. Geleneksel Gencek düğmeli evlerinin değerlendirilmesi ve mevcut fiziksel şartlarla incelenmesi sonucunda mevcut binaların güncel ihtiyaçları da karşılaması için iyileştirilerek korunma altına alınması gerekmektedir.

Günümüzde, bakımsızlıktan dolayı bu en nadide köy evleri yıkılmakta ve geleneksel dokuya uymayan çok katlı yapılar inşa edilmektedir.

Gencek ve çevresi; henüz ortaya çıkartılmamış tarihi geçmişi, mağaraları, ören yerleri, doğal güzellikleri, çeşmeleri, sarnıçları, taş duvar düğmeli evleri ve insanların sıcacık gönülleri ile keşfedilip milli kültürümüze kazandırılması gereken Toros’ların en nadide köşesidir. Geliştirilebilir kültürel, sosyal ve ekonomik projelerle turizme kazandırılarak bölge ciddi manada kalkındırılabilir.

 






 

 

 

 

 

 




 

Yusuf Avcu, Gencek Kençek

Yorumlar

  1. Tüm bunları dijital ortama yükleyerek sonsuza kadar görünmesini sağladığın için sana teşekkür ederim. Ayrıca yukarıda belirttiğim biçimde, keşke evlerimiz ve köyümüzün diğer değerleri korunabilse de kültürümüzün bir parçası olarak ülkemiz turizmine kazandirilsa...çok teşekkürler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder