Hangimiz Çocuk Olmadık, Hangimiz Oyun Oynamadık ki!

 

Gencek ve Çevresi Eski Çocuk Oyunları

Mahalle aralarında veya evlere yakın harman yerlerinde koşarak ya da atlayarak oynanan oyunlardır.

Çift budak ağaç dallarından yapılan sapan, tahtadan yapılan velesbit, küske ve çellik, çocukların yürümesi için yapılan üç tekerlekli çıkrık, demirden yapılan çember, ardıç ağaçlarının dallarından yapılan patlangıç, söğüt kabuğundan huni şeklinde yapılan anırgaç, söğüt dallarından yapılmış pörü ve düdük  en çok kullanılan çocuk oyuncaklarıdır.

Körebe

Çocuklardan birisi ebe olur. Gözleri bağlanır. Gözleri kapalı bir şekilde diğer çocukları yakalamaya çalışır. Diğer çocuklar da yakalanmamak için kaçarlar. Yakalanan çocuk ebe olur, oyun bu şekilde devam eder.

Çellik

Çomak adı verilen 60 -70 cm boyunda bir sopa ve çellik adı verilen 8-10cm boyunda bir ağaç dalıyla oynanır. Bir kaç farklı şekilde, iki grup çocuk arasında oynanır.

Çellik denilen ağaç dalının her iki ucu farklı tarafa bakacak şekilde çapraz eğimli kesilmiş olur. Küçük bir çukurdan çellik, çomak ile çelinir, fırlatılır. Karşıdaki çocuklar onu havada yakalamaya çallışırlar. Yakalayamazlarsa düştüğü yerden geriye atarak yere konulan çomağa değdirmeye çalışırlar. Sonra kaleyle olan mesafe çomak ile ölçülür. “Hınıhını hındali adeli beş tülü bir maya” diyerek ölçülür. Kazanılan her sayı için “bir kattık” denir, karşı taraf bir sayı kazanınca da “bir çıkardık” denilir.

Yumruk tabir edilen şeklinde ise “yumruk, el, uç, bel, apış, passık, damak” şeklinde bölümleri olur. Bölümler sırasıyla uygulanır, her bölüm başarı ile geçirilirse oyun azanılmış olur. Bir bölümü başaramayan çocuk çıkar oyun arkadaşı onun kaldığı yerden devam eder. Gruptaki bütün çocuklar çıkınca gruplar yer değiştirirler, öbür grup oyuna başlar.

Adına kale denilen bir taşın veya 10 cm arayla koyulmuş iki taşın önünde oynanır. Çellik taşa koyularak çomak ile vurarak uzağa fırlatılır. Ya da iki taşın arasına koyarak çomak ile havaya kaldırılıp, yine çomak ile vurarak uzağa fırlatılır. Diğer grup belli bir uzaklıkta durur ve fırlatılan çelliği yakalamaya çalışırlar. Yakalarlarsa çelliği fırlatan çocuk çıkmış olur. Yakalayamazlarsa, düştüğü noktadan geriye doğru kaleyi vurmaya çalışırlar.  Çelliği fırlatan çocuk da elindeki sopa ile çelliği havada karşılamaya ve vurarak kaleden uzaklaştırmaya çalışır. Çellik taşa değerse fırlatan çocuk oyundan düşer. Değmez ya da çomakla uzaklaştırılırsa, oyunun bu bölümü kazanılmış olur.

Kazanan taraf diğer tarafın sırtına binerek önceden belirlenen mesafeyi geçer. Böylece oyunun mükafatını kazanmış olur.[4]

Issı Daş

Akşam karanlığında oynanır. Yakılan ateşte ısıtılan bir taş, çocuklardan biri tarafından rasgele bir yöne, uzağa fırlatılır. Bu esnada diğer çocuklar arkalarını dönerler veya göslerini kapatırlar. Taşın sesini düşme sesine göre çocuklar taşı bulmaya çalışırlar. Taşı bulup getiren çocuk, taşı tekrar fırlatma hakkını kazanır.

Söbe

Çocuklardan birisi ebe olur. Gözlerini kapatarak belirli bir sayıya kadar sayar. Öbür çocuklar bu esnada farklı yerlere saklanırlar. Sayı saymayı bitiren ebe “önüm arkam, sağım solum söbe, saklanmayan ebe” diyerek gözlerini açar. Saklanan çocukları bulmaya çalışır.Saklanan çocuklar da ebeye yakalanmadan, ebe olan çocuğun saydığı yeri söbelemeye çalışırlar. Ebe çocuğun ilk söbelediği çocuk sonraki ebe olur.

Küske

Küske, üç tarafı sivriltilmiş bir topaçtır. Ucu kırbaşlı bir değnek vasıtasıyla döndürülür. Kimin küskesi daha fazla dönerse o kazanır. Küske ve kırbaç ne kadar iyi ise kazanma ihtimali o kadar yüksek olur.

Kozalak

Kışın köknar ağacının kozalağı, yaz ve güz mevsimlerinde ise darı kozalağı ile oynanır. Kozalağa uzun bir sopa ile vurulur. Uzağa atan kazanır. İkinci bölümde ise kozalağın koyulacağı bir çukur oyulur. Çocuklar ellerine birer çalı alırlar. Kozalağı yıkmaya çalışırlar. Ebe, kozalağı koyulacağı oyuğa katmaya çalışır. Diğerleri ona engel olmaya çalışır. Ebe, deliğe kozalağı katınca oyun biter.

Uzun Eşşek

İki grup çocuk arasında oynanır. İlk grup bir birlerine bitişik vaziyette, arka arkaya eğilerek sıralanırlar. En öndeki çocuk dik vaziyette durur. Diğer gruptaki çocuklar, sırayla onların üzerine atlarlar. Sırayla eğilen çocukların sırtlarına zıplayarak binmeye çalışırlar. Hepsi binebilirse belirli bir süre alttakilerin sırtında otururlar. Alttakiler belirli bir süre dayanamazlarsa oyunu kaybederler. Atlayan çocuklardan birisi atlayamazsa, atlayanlar kaybeder ve sıra diğer gruba geçer. Kaybeden taraf diğer grubun atlaması için eğilerek sıraya girer. Oyun herkes yorulana kadar devam eder.

El Üstünde

Çocuklardan birisi ebe olur. Diğerleri elleriyle eğilmiş olan ebe çocuğun sırtına hızlıca vururlar ve “el üstünde kimin eli” diye en üstteki elin kimin eli olduğunu sorarlar. Ebe çocuk bilemezse oyun bilene kadar devam eder. Ebe çocuk bilirse, en üstteki elin sahibi olan çocuk ebe olur. İki kişi ile oynanırken “el üstünde hangi elim” diye sorulur.

Beş Daş Oyunu

Kız çocuklarının veya genç kızların oynadığı bir oyundur. İki veya daha fazla çocuk tarafından oynanır. Oyuna ilk başlayacak olanı seçmek için taşlar havaya fırlatılarak elinin tersi üzerinde tutmaya çalışılır. Kim fazla taş tutabilirse oyuna o başlar. Taşlar yere atılarak bir tanesi ele alınır. Ele alınan taş havaya fırlatılır ve o taş yere düşmeden taşlardan biri alınır ve havadaki taş yakalanır. Sonra aynı şekilde diğer taşlar birer birer alınır. Bu kısım geçilmişse; havaya atılan taş düşmeden yerdeki taşlar ikişer ikişer alınmaya çalışılır. Yerdeki taşı aynı eliyle almak ve havaya attığı taşı da yine aynı eliyle düşmeden yakalamak zorundadır. Bu kısımda geçildiğinde, yerdeki taşlardan üçü aynı anda alınmaya çalışılır. Kalan tek taş da alındıktan sonra, son olarak yerdeki dört taş da aynı anda laınmaya çalışılır.


 Sonra taşlar yere serpilir. Bir tanesi havaya fırlatmak için sağ ele alınır. Sol elin parmakları ile yere köprü yapılır. Ele alınan taş havaya her fırlatışşından bir taş köprüden geçirilmeye çalışılır.  Bu kısım da başarılmışsa, taşlar tekrar havaya atılır ve atılan elin tersi üzerinde taşlar yakalanmya çalışılır. Ne kadar taş elintersi üzerinde tutulmuşsa o kadar kazanılmış olur. Böylece oyunun bir bölümü tamamlanmış olur. Bu aşamaların  birinde bir aksaklık olursa sıra diğer çocuğa geçer. Herkes kaldığı yerden, sırası geldikçe devam eder.

Bir Evde Oyunu

Ailecek veya gurupçak toplanıldığında oynanır. İlk ebe olan diğerlerine köydeki bir evde kaç kişi olduğunu şifreli olarak sorar.

Bir evde bir ana, bir baba, bir dede, bir ebe, bir kız, iki oğlan gibi. Sormak istediği evdeki kişi sayısını böyle anlatır. Bilemezlerse ipucu vererek yardım eder. Evin yönü vs gibi. Gruptakiler hala bilemezlerse, ebenin söylemesini isterler.

“Artık Konya’yı beri getir” derler. Ebe de doğru cevabı şu şekilde verir:

“Konya beri gel beri gel, malını malelini kürü gel!

Ben bal yalayarak, sen b.k yalayarak,

Falanın b.kluğuna sokulun” der ve hangi aile olduğunu söyleyiverir.

İp Atlama

Bzen tek kişiyle, bazen de grup olarak oynanır. Tek kişi ile oynanırsa herkesin kendi ipi vardır. Sol el ile ipin sol ucundan, sağ el ile ipin sağ ucundan tutulup arkadan öne veya önden arkaya doğru sallanır. Sallanan ipin üstünden atlamaya çalışılır. En çok atlayan oyunu kazanır. Çocukların kendilerine has, tempo tuttukları ip atlama şarkıları olur.

Grup halinde oynarken ise, uzunca bir ip bulunur. İpin her iki ucu, ebe olan iki çocuk tarafından tutulur. İp sallanarak,  daireler çizecek şeklide döndürülür. Oyuncular ipe değmeden sırayla oyuna girerlerler ve ipin her dönüşünde atlayarak ipi geçerler. İpe takılan olursa ebeler değişir. Oyunu büyükler oynuyorsa sicim kullanılır.

Diğer bir ip oyununda ise, uzun bir ipin iki ucu bir birine bağlanır. Karşılıklı iki ebe çocuk ayaklarının arkasında ipi geçirip, dizlerine kadar havaya kaldırırlar. Dikdörtgen şeklinde olan ipin üzerinden diğer çocuklar atlamaya çalışırlar. Kendilerince düz, çapraz gibi türlü  atlama şekillerinde atlayarak yarışırlar.

Birdir Bir

Grup halinde oynanır. Ebe seçilen çocuk, belirli bir yüksekliğe göre başını ve belini eğerek, ellerini dizlerine dayar ve durur.Diğerleri belirli bir uzaklıktan koşarak gelir ve ellerini ebenin sırtına koyarak ve ayaklarını açarak üstünden sırayla atlarlar. Atlayan çocuğun sadece elleri ebeye değebilir. Atlama sırasında ebenin sırtı üstüne bir mendil koymaya çalışılır. Atlayamayan ebe olur.

Yağ Satarım Bal Satarım

Kalın kumaştan yapılmış bir mendilin ucu toka şeklinde düğümlenir. Çocuklar daire teşkil edecek şekilde otururlar. Ebe olan çocuk mendili eline alarak “Yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım” diyerek dairenin etrafında dolaşır. Dolaşırken çocuklardan birisinin arkasına mendili bırakır. Arkasına mendil koyulan çocuk mendili farkedemezse, ebe çocuk bir tur atar, tekrar gelişinde mendili alır ve o çocuğun sırtına vurmaya başlar.  O çocuk daire etrafında  bir tur atıp tekrar yerine oturana kadar vurur. Çocuk durumu farkedebilirse, bu sefer mendili o alır ve ebe onun boşalttığı yere oturuncaya kadar ebenin sırtına vurma hakkı kazanır. Böylece ebe değişerek oyun devam eder.

Takla Oyunu

Dörder kişilik iki grup oluşturulur. Dört kişiden ikisi arka arkaya durur, diğer iki çocuk eğilerek onların arasında kasaya benzer bir şekilde dururlar. Diğer gruptakiler, karşıdan koşarak gelirler, onların üzerinden takla atarak karşıya geşmeye çalışırlar. Çocuklardan birisi takla atamadığı veya  karşıya geçmediği  zaman, yatma sırası öbür gruba gelir.

Üşüdüm Üşüdüm

İki grup çocuk karşılıklı olarak el ele tutuşurlar. Önce birbirlerine doğru, sonra da geriye doğru yürüyerek hareket ederler. Bu hareket esnasında ise;

“Üşüdüm üşüdüm, a benim canım üşüdüm.

Kürkünü giy, kürkünü giy, a benim canım kürkünü giy!

Kürküm yok, kürküm yok, a benim canım kürküm yok!

Çal da al, çal da al, a benim canım çal da al!

Asarlar, keserler, a benim canım keserler.” Tekerlemesi karlıklı söylenir. Son sözü söyleyen grup karşı taraftan bir elemanı kendi tarafına alır.

Gege

Davarlara yedirmek için kesilmiş olan dorunun, yani köknar ağacının pürleri kesilerek “Gege” yapılır. Gege; üç ayaklı, kısa saplı, dorunun ters dönmüş halidir. Çocuklardan birisi ebe olur. Gege belli bir yere dikilir. Diğer çocuklar belli bir uzaklıktan, özel yapılmış uzun sopaları sırayla fırlatırlar ve gegeyi yıkarak mümkün olduğunca ileriye doğru fırlatmaya çalışırlar. Gegeyi yıkan çocuk, koşarak sopasını kapar ve ebe çocuk gegeyi yerine koymadan gegenin hizasından geriye doğru kaçar. Eğer ebe olan çocuk gegeyi daha önce koyabilirse, önceden hazırladıkları kozalaklarla koşan çocuğu vurmaya çalışır. Vurabilirse vurulan çocuk ebe olur.

Tis

Üçer kişiden oluşan iki gruğ genç arasında aynanır. Orta yere tis denilen büyükçe bir taş koyulur. Bir grup kaçar, öbür grup onları yakalamaya çalışır.Gruptan birisi yakalanınca, yakalayan grup sayı kazanır. Kaçan gruptan birisi tis taşına yakalanmadan değerse kaçan grup sayı kazanır. Kaçan gruptan birisi yakalanmadan öbür grubun iki üyesi arasından geçmeyi başarırsa arayı almış olur, yine sayı kazanır.  Sayı katmak ve sayı çıkarmak şeklinde yarışılır. Kazanan grup, kaybeden grubun sırtına binerek belirli bir mesafeyi geçerek ödülünü almış olur.

Yedi Kiremit

Yedi adet küçük kiremti parçası ve bir topla oynanır. Kiremitler üst üste dizilir. Belirli bir uzaklığa çizgi çizilir. Ebe kiremitlerin başına geçer. Diğer çocuklar çizgiye dizilirler. Sırayla topu yuvarlayarak kiremitleri yıkmaya çalışırlar. Yıkamayan sırada en arkaya geçer. Bir kişi kiremitleri yıktığı zaman ebe topu yakalamaya koşar. Diğer çocuklar kaçarlar. Ebe top ile diğer çocukları vurmaya çalışır. Vurulan çocuk oyundan çıkar. Topu havada yakalayan uzağa atma şansı kazanır.

Ebe topla birilerini vurmaya çalışırken, diğerleri yıkılan kiremitleri üst üste dizmeye çalışırlar. Çocuklardan birisi top ile vurulmadan kiremitleri dizmeyi başarmışsa, ellerini havaya kaldırır ve “bitti” diye bağırır. Bu durumda ebe değişmez. Ancak kiremitler dizilmeden ebe tüm oyuncuları topla vurmuşsa, ilk vurulan çocuk ebe olur.

Şip Oyunu

Oyunculardan birisi sayışarak ebe seçilir. Yere bir taş koyulur. Taşın üzerine yatay bir biçimde uzun bir tahta parçası koyulur. Tahtanın üzerine kalem büyüklüğünde 7-8 tane çubuk dizilir. Ebe gözünü kapatıp belirli bir sayıya kadar sayarken, diğer oyuncular farklı yerlere kaçarak saklanırlar. Sonra ebe gözünü açar. Oyunculardan birini bulursa ondan evvel taşa yetişip onu söbeler. İlk söbelenen ebe olur.

Diğer çocuklardan birisi ebeden önce taşa ulaşıp “Şip” diyerek dizilmiş çubuklara vurur ve çubukları dağıtırsa, söbelenen kişiler de kurtulmuş olur. Ebe çubukları tekrar dizmeye çalışır. Onlar tekrar saklanırlar. Ebe herkesi söbelemeyi başarırsa ilk söbelenen ebe olur.

Zilmen

Arazide, belirli bir mesafeye üst üste taşlar koyarak iki zilmen dikilir. En üste de tıkka denilen ufak iki taş koyulur. Karşılıklı olarak zilmenlerin yanına geçen gruplar,  karşı zilmeni yıkmak için sırayla taş atarlar. Karşıdaki zilmeni yıkan grup, kendi tarafındaki zilmeni de yıkmak için karşı tarafa geçer. Son zilmeni yıkan grup bir sayı kazanır. Kaybeden grup, kazanan gruptakileri bir zilmenden diğer zilmene kadar sırtında taşır.

Galeyci Başı

Zilmendeki gibi yassı taşlar üst üste dikilir. Herkes eline gülle denilen ağır, okkalı bir taş alır. İssabet ettirip taşları yıkmaya çalışırlar. Yıkamayan ebe olur.

Ferman Atmak

Ferman, tahtadan balık şeklinde yapılmış bir çeşit oktur. Bir tarafında bir kertik bulunur. Fırlatma aracı olarak yaylanabilen yaş bir değnek kullanılır. Bu değneğin uç tarafına bir yatak oyulur ve oraya ip bağlanır. İpin ucu düğümlüdür. Bu düğüm fermenın kertiğine yerleştirilir. Değnek yaylandırılarak ferman yukarıya doğru fırlatılır. Vınlayarak fırlayan fermanı en yükseğe atan kazanır.

Kazık Çakma

Doru dallarından 60 – 70 cm uzunluğunda düz sopalar yapılır. Bir uçları sivriltilir. Buna kazık denilir. Çimlerin arasında nemli veya ıslak bir yer seçilir. Herkes kendi kazığını bir eliyle uç tarafından tutar. İlk başlayan kişi kazığını fırlatarak yere çakmaya çalışır. İkinci kişi hem yere çakmaya, hem de önceki kazığı yıkmaya çalışır. Yıkılan kazık yıkanın  olur. Yıkan kazığın yıkılmamış olması gerekir.

Bıçak Atma

Genellikle gençler arasında oynanır. Özellikle pikniklerde vazgeçilmez bir oyundur.  El yapımı, ahşap saplı  düz bir bıçak alınır. İlk başlayan kişi bıçağın uç tarafını baş parmağı ile işaret parmağı arasında tutarak yere fırlatır. Yere dikine çakılmışsa diğer parmak aralarında tutarak yere tekrar atar. Tüm parmak araları bitince önce elini açıp bıçağı ortasına koyar. Havaya atarak yere dik çakmaya çalışır. Sonra aynı işlemi elinin ters yüzü ile yapar. Bütün kısımları ilk başaran birinci olur, beklemeye başlar. Diğerleri ikincilik veya üçüncülük için yarışırlar. Yere düşüp çakılan bıçağın eğimi dört parmaktan az ise başarısız kabul edilir. Bir kaç el oynandıktan sonra birinci olan kişi belirlenen ödülü kazanır. Sonuncu  kişi genellikle bulaşıkları yıkar.

Gazoz Kapağı

Genellikle iki kişi ile oynanır. İçilen gazozların kapakları toplanır. Herkes kendi gazoz kapağını toplar.  Bir başlangıç çizgisi çizilir. Belirli bir mesafeye de bir daire çizilir. İçine önce birer, sonra ikişer gazoz kapağı koyulur. Gazoz kapakları bazen normal, bazen de taç ile ezilerek düzleştirilmiş halde olur. Çocuklar birer tane düz taş bulurlar. Çizgiden sırayla taşları fırlatarak gazoz kapaklarını dairenin dışına çıkarmaya çalışırlar. Birinci haklarında başaramamışlarsa, ikinci hakları gelince taşı düştüğü yerden vurmaya ve çıkartmaya çalışırlar. Çıkartılan her gazoz kapağı kazanılmış olur, alınır. Gazoz kapaklarını ters döndürmek veya dairenin dışına çıkartmak gerekir.

Arnıç Kırnıç

İki çocuk arasında oynanır. Çocuklar belirli bir mesafede karşı karşı dururlar. Karşılıklı kısa adımlar atarlar. Adımlarda ayakkabının arkası diğer ayağın burnuna değmelidir. Hamleler aynı anda yapılır ve her harekette “Arnıç, kırnıç, kırk üç, kırk dört , kırk beş, kırk altı, kırk yedi, kırk sekiz, kırk dokuz, elli, numarası belli” denilir. Sonra birinci çocuk ilk hamleyi yapar. Ya tam ayak ya da ayağını yan basarak yarım ayak ilerlemeyi seçer. Sonra diğeri hamlesini yapar. Hamlelerle birbirlerini iyice yaklaşırlar. Son hamleyi yapıp diğerinin ayakkabısının üstüne ayakkabısının ucuyla da olsa basmayı başaran kazanmış olur.

Halat Çekme Yarışı

Uzun bir sicim veya urgan bulunur. Karşılıklı iki grup oluşturulur. Ortaya bir çizgi çizilir. İlk gruptakiler ipin bir ucundan, ikinci gruptakiler diğer ucundan tutarlar.  Bir kişi de hakem olur. Hekemin işaretiyle herkes var gücüyle ipi kendi tarafına doğru çekmeye çalışır. Amaç karşı takımdakileri çizginin kendi tarafına geçirmektir. Karşı taraftan ilk veya son kişi az da olsa çizgiyi geçince oyun kazanılmış olur.

Yumurta Yarışı

Çocuklar arasında elde tutulan pişmiş yumurtalar birbiriyle tokuşturulur. Kimin yumurtası kırılmazsa o kazanmış, yumurtası kırılan ise kaybetmiş olur. Kazanan kaybedenin yumurtasını alır.

Grup halindeki yumurta oyununda ise çiğ yumurta kullanılır. Bir başlangıç çizgisi çizilir. Yarışmacılar  başlangıç çizgisinde yerlerini alırlar. Belirli bir mesafeye ise bitiş çizgisi çizilir. Yarışmacılar ağızlarına bir tahta kaşık alırlar. Kaşığın içine yumurtayı koyarlar. Başladıktan sonra elle dokunmak yasaktır. Yumurtayı düşüren elenir. Yumurtayı düşürmeden bitiş çizgisini ilk geçen oyunu kazanır.

Ebeyudu

Yere, oyuna katılan kişi sayısını içine alacak kadar bir halka çizilir. Ebeler sayarken oyuncular kaçar. Ebeler saymayı bitirdiği zaman kaçan oyuncuları yakalar ve yere çizilen dairenin içine katarlar. Diğer oyuncuların gelip halka içindekileri kurtarmaması için ebelerden birisi halkayı bekler. Bütün oyuncular yakalanıp halkanın içine katıldığı zaman oyun biter.

Yoğurt Yarışı

İki kişinin önüne birer leğen koyulur. Leğenin içine yoğurt veya ayran  koyulur. İçine bir para ve bir elma atılır. Yarışmacılar, hakemin işaretiyle önce elmayı sonra parayı ağızlarıyla bulup almaya çalışırlar. Ağzıyla parayı ilk alıp kafasını kaldıran oyunu kazanır.

Cığındırık

Düz bir alana yerden iki metre yükseklikte ve sağlamca dikilen bir ağaçla, onun tepesine değen kısmı oyularak oturtulan 4-5 m uzunluktaki başka bir ağaçtan meydana gelir. Daha çok bayramlarda çocuklar iki uç kenarına karşılıklı olarak binip dönerler.

Sek Sek

Genellikle iki kişi ile oynanır. Düz bir taş bulunur. Yere kömür ile uzun bir dikdörtgen çizilir. Enine üç eşit parçaya, dikine ise iki eşit parçaya bölünerek, dördü solunda dördü sağında sekiz kare oluşturulur. Dikdörtgenin baş ucuna geçilir  Taş önce birinci bölmeye atılır. Diğer bölmeler tek ayak üstünde sekerek dolaşılır. Taşın bulunduğu son bölmeye gelince yere basmadan taş alınır. Üstünden zıplanarak karşıya atlanır. Çizgiye basan kaybeder, sıra karşıdakine geçer. Kaybeden kaldığı yerden devam eder. Sonra diğer karelere sırayla taş atılır ve sekerek aynı şeklide dolaşılır. Taş atarken yanlış bölmeye düşerse veya çizgiye gelirse, sıra karşıdakine geçer. Tüm kareleri ilk bitiren kazanmış olur.

Üç Daş, Dokuz Daş, On İki Daş

İki kişi arasında, taşlarla oynanan bir zeka oyunudur. Yer, tahta, taş veya karton üzerinde oynanır. Zemine iç içe dikdörtgenler çizilir. Oynanacak taşın sayısına göre dikdörtgenler arasında ortalarda dikey, köşelerde çapraz geçiş çizgileri bulunur. Taşlar sırayla iki çizginin birleştiği noktalara koyulur. Taş koyma ve oynama esnasında, üç taş aynı doğrultuda yan yana getirilmeye çalışılır. Bunu becerebilen oyuncu karşı tarafın bir taşını alır. Hangi taşın alınacağını üç taşı yan yana getiren taraf belirler. Dokuz ve on iki taş oyununda son üç taşa kalan taraf atlayarak (uçarak) oynayabilme hakkı kazanır. Karşı tarafın taşları bitince oyun biter.

Hını Hını Oyunu

Yere, küçük, ince bir çukru açılarak oynanan bir çellik çomak oyunudur. Çelen veya avlayan olmak üzere 1’er, 2’şer veya 3’er yarışmacı ile oynanır. Bir çellik bir de çomak hazırlanır. Yere açılan çukura, çöp enine olacak şeklide koyulur. Çelen yarışmacı, çelliği çöpün altına sokarak kuyunun içinden çöpü uzağa fırlatır. Çelliği çukurun gerisine ve enine koyar. Avlayan yarışmacı yere düşen çöpü alır ve aldığı noktadan çukurun gerisine koyulan çelliğe çarptırmak için tek el ile fırlatır. Gelen çöp çelliğe çarparsa, çelen yarışmacı elenir. Avlayan yarışmacı kazanır. Oyun diğer yarışmacılarla devam eder.

Şayet çöp çelliğe çarpmazsa, çelen yarışmacı, yerdeki çelliği alır. Atılan çöpün düştüğü yer ile çelme çukuru arasını  ılgıdırlayarak (ölçerek) çellik boyu ile belirler. Belirlerken şu maniyi söyler: “Hını hını hındali, Adeli beş türlü bir merya”

Atılan çöp ile çellik çarptırılarak ve tüm çelen yarışmacılar, eleninceye kadar oyun devam eder. Sonra yarışmacılar yer değiştirirler.

Omuz Atma

Belirlenmiş bir taşı, belirlenmiş bir yerden uzağa doğru fırlatma şeklinde bir yarışmadır. Gülle atmaya benzer. Taş yarışmacılar tarafından sırayla fırlatılır. Herkesin taşı fırlattığı mesafe bir çizgiyle işaretlenir. Taşı en uzağa düşüren yarışmayı kazanmış olur.

Sektirme

Düğünlerde oynanır. Oyun alanı boşaltılır. Bir çizgi çekilir. Yarışmacılara çizgide aynı hizada dururlar. Her yarışmacı sağ eline değneğini alır. Sağ ayak parmak üstlerine, bir ucunu ayakkabının üstüne koyarak tutarlar. Üçe kadar sayılır ve aynı anda değnekler ileriye doğru fırlatılır. Kol destekli ayak gücüyle fırlatılan değnekleri en uzağa fırlatan birinci olur.

Sağır Daş

Dağlara, hayvan otlatmaya giden çocukların akşam saatlerinde ve dönüş yolları üzerinde, yol kenarlarındaki “Sağır Daş” adı verilen büyük kaya kitlelerinin, iki ters tarafında oynanan bir dikkat oyunudur. Dinleyen yarışmacının dikkatini ve muhakemesini

ölçen bir oyundur. Dinleyen acemidir ve bu sağır taş oyununu, ilk defa oynayacak bir yarışmacıdır. Dinleten yarışmacı yaşlı, eski ve tecrübelidir. Biraz da kurnazdır.

Dönüş yolunda yorulan ve dikkati dağılan acemi yarışmacı, diğer usta yarışmacı tarafından yönlendirilir. Kayanın arka yüzüne kulağını yapıştırır ve gözlerini kapatır.  Diğer kulağını da parmağı ile tıkar. Kurnaz ve tecrübeli diğer yarışmacı, kayanın ön yüzünden ağzını yapıştırarak yüksek sesle bağıracağını söyler ve öteki yarışmacının sesini duymasını ister.

Fakat dinleyen yarışmacı pozisyon alınca, konuşacak yarışmacı yol boyunca hızla kaçar. Uzaklaşınca da, dinleyen acemi yarışmacıyı uzaktan izler. Uzun süre kayaya kulak yapıştıran yarışmacı uyanır, ama iş işten geçer.

 

Yüzük Saklama

Genişçe bir tepsiye, ters çevrilerek yerleştirilmiş fincanlardan birisinin altına saklanan bir yüzüğü bulmaya çalışılır. Bulan kazanmış olur.

Apış Atma

Belirlenmiş bir taş iki elle tutulur. Belirlenmiş bir yerden, hafifçe eğilerek, iki bacak arasından sallayarak uzağa fırlatılır. Taşı en uzağa fırlatan kazanmış olur.

Cirit Oyunu

At üzerinde yetişkin erkekler  arasında oynanır. Atlılar yüzer metre aralıkla karşılıklı iki sıra halinde dizilirler. Binicilerin ellerinde cirit adı verilen kurumuş meşe dalından yapılmış bir sopa bulunur. Bir atlı öne çıkar. Karşı taraftan bir binicinin adını söyler ve ciridini ona doğru atar ve dörtnala geriye doğru kaçar. Kaçarken de arkasına bakar. Kendisine cirit atılan, kaçanı doludizgin kovalamaya başlar. Elverişli bir duruma gelince ciridini ona doğru atar. Cirit çok sert atılır. Karşıdakini bayıltabilir. Ata değdirmek acemiliktir. Ata değdiren oyundan çıkar. Kaçan atlı ciritten korunmak için ya atın üzerine eğilir, ya da sağından veya solundan aşağıya doğru sarkar.

İlk ciriti atan sıradan bir başka atlı daha çıkıp, arkadaşını kovalayan biniciye cirit atar. Cirit atan aynı zamanda savunmak zorundadır. Diğer sıradan başka bir atlı çıkıp kovalayan atlıyı kaçırtır. Oyun böylece sürer. Ciriti hasmına değdiren sayı kazanır.

Arap Oyunu

Düğünlerde uzun boylu birisi, yüzünü kömürle siyaha boyar. Toplulluğa karşı değişik şakalar ve şaklabanlıklar yapar. Kısa boylu birisi de ona yardımcı olur. İzleyenlere kolay sorular sorar. Bilemeyenin yüzüne kömür karası sürülür.

Deve Oyunu

Bir çeşit düğün gösterisidir. Genellikle üç veya dört kişi tarafından yapılan bir gösteridir. Üstlerine çuldan bir örtü örterek güya deveye benzerler. En öndeki kişi bir değneğin ucunakeçi derisinden taklit bir dev başı takar. Bir deveci de öne düşer. Elinde yularla seyredenlerin arasında deveyi dolaştırır. Bu esnada gerek seyirciler deveye, gerekse deve seyircilere bazı şakalar ve hareketler yapar. Seyircilerden aşırı yaramazlık yapanlar deve başıyla hafifçe dövülerek cezalandırılır.

Tura Oyunu

Genellikle dağa davar gütmeye gidildiğinde oynanır. Yanlarında azık olarak götürdükleri bezlere düğüm atılır. Bir ucundan tutarak birbirlerine vurmaya çalışırlar. Hem kızların hem erkeklerin katıldığı bir oyundur. Düğümlenmiş bez kime değdirilirse o ebe olur. Ebe olan da bezi eline alınca başkalarına değdirmeye çalışır.

Yorumlar