Kabe'ye değil, kalbine ağla!



KABE’YE DEĞİL, KALBİNE AĞLA!
KABE ZATEN ÖKSÜZ, ZATEN YETİMDİ


Ey gafil Müslüman!
Kabe virüs yüzünden değil, senin yüzünüzden boş kaldı.

Ne zaman ki, gösteriş amaçlı ziyarete başladın; Kabe’yi öksüz bıraktın.
Ne zaman ki, ruhunu unutup bedeninle tavaf yaptın; Kabe’yi yetim bıraktın.
Ne zaman ki, kul haklarıyla oraya vardın; Kabe’yi ihlassız bıraktın.
Ne zaman ki, merhameti unuttun Kabe’yi şefkatsiz bıraktın.
Ne zaman ki, Allah korkusunu kalbinden attın; Kabe’yi garip bıraktın.
Ne zaman ki, gurur ve kibire kapıldın; Kabe’yi sevgisiz bıraktın.
Ne zaman ki, ahireti unutup dünyaya daldın; Kabe’yi yalnız bıraktın.
Ne İslam’ın şartlarına uydun, ne de imanın şartlarına!
Küçük günahlar şöyle dursun, büyük günahlarda boğuldun...
Acizliğini, fakirliğini, sonsuz ihtiyacını unuttun; gözyaşını yitirdin sen gözyaşını.
Doğru yolda gideni düşman, yoldan çıkmış münafıkları dost edindin.
Secdeye vardı bedenin, ama ruhun yoktu.
Namaza durdun, ama ruhun yoktu.
Tavaf döndün, ama ruhun yoktu.
Kendi şeytanını uyup, başkasının nefsini taşladın.
Kurban kestin, nefsini boğazlayacaktın; manasını yitirdin kardeşlerini boğazlar oldun.
Allah, “Oku” dedi; dört kitabın dördünü de okumadın.
Allah, “Oku” dedi; ne kainatı ne dünyayı okudun.
Allah, “Oku” dedi; Ne bedenini ne de ruhunu okudun.
Allah, “Oku” dedi; sen vicdanını öldürdün. İlahi mizanı, intizamı, düzeni, ilahi adaleti okumadın hiç.
Ölseydin kopmuş olurdu kıyametin. Oysa artık her gün kıyamet korkusuyla yaşıyor, tir tir titriyorsun.
Kabe, Allah’ın evi; münafık insanların yerine dilerse hayvanlara, dilerse yıldızlara, dilerse meleklere tavaf ettirir. Allah’ın senin ibadetine ihtiyacı yok ki!
SEN, bir an önce kendine gel! sendeki Kabe’ye bak! Allah’ın tecelli ettiği KALB’ine bak!
Var mı orda Allah Allah diyen, zikreden?
Var mı orda tavaf eden?
Namaza durunca tavafa başlıyor mu ruhun? Döne döne çıkıyor musun fezaya?

Kıyamda çıkıyor musun huzura?
Secdede yok oldun mu hiç?
Bak gördün mü? Allah, seni Kabe’sinden değil, KALB’inden de men etmiş! Kalbsiz Kabe’ye gelmene gerek yok demiş!
Sonsuz yolculuğun muhatabı ruh iken, sen hala nefsinle bedeninle uğraşıyorsun! Dini terkederek Cennete gideceğini, adaleti terk ederek Sırat’ı geçeceğini, hayrı terk ederek lütufların geleceğini, şefkati terk ederek rahmet ineceğini, merhameti terk ederek sevileceğini, karnın doyunca ruhununda doyacağını sanıyorsun.
Dinsiz olan zaten dinsiz de, bir bak bakalım kalbine, bir kandil kadar ışık yanıyor mu?
Neden anlamıyorsun?

KABE’YE DEĞİL, KALBİNE AĞLA!
Zira gözyaşından başka umut kalmadı.

Yusuf Avcu

Yorumlar