Sigarayı Kurban Etmeden, Nefs Kurban Olmaz



Kurban: Nefsi Boğazlamaktır, Hayvanı Değil

Sigarayı Kurban Etmeden, Nefs Kurban Olmaz

Kurban; bir bıçak değil, bir bilinçtir.

Kurban; bir hayvan değil, bir iç savaşın kazananıdır.

Ve hakiki kurban, hayvana değil, nefsine bıçağı çekenin ibadetidir.


Allah’a ulaşan ne ettir, ne kan.

Kurbanın özü, takvadır. (Hacc, 37)

Yani Allah’a duyulan saygı, korku ve teslimiyetin ta kendisi.


Ama şimdi bir düşün:

Bir insan, Allah’ın adını anarak bıçak sallıyor,

ama elinde hâlâ sigara var.

Ciğerine nikotin saplamışken,

eline kurban bıçağını almış.

Ağzında haramın dumanı,

dilinde tekbir…


Bu nasıl kurban?

Bu nasıl teslimiyet?


Sigarayı Kurban Etmeden, Nefs Kurban Olmaz


Kurbanın özünde, insanın kendi içindeki kötülüğü kesmesi vardır.

Kibiri, öfkeyi, kini, şehveti, hırsı, haramı…

Ama sen bir sigarayı bile kesememişsin.


Sigarayı değil, kendini kandırıyorsun.


Namaz kılıyorsun,

ama her rekatta nikotin dolaşıyor damarlarında.

Sadece ciğerlerin değil, niyetin de kararmış.

Hacca gidiyorsun,

Kâbe’ye yüzünü dönmüşsün,

ama Allah’a sırtını dumanla dönmüşsün.

Mina’da şeytanı taşlıyorsun,

ama cebindeki sigara paketine dokunmuyorsun.

Asıl şeytan bazen dışarda değil, elinin içinde.


Allah’a Kurban, Sigara ile Gidilmez


Kurban, bir yeniden doğuş anıdır.

Bir teslimiyetin mühürlendiği,

bir günahın bıçaklandığı gündür.


Ama sen elinde sigarayla kurban kesiyorsan,

hala nefsi yaşatıyor, bıçağı sadece gösterişe sallıyorsun.

Zira Allah’ın hayvana değil,

senin içindeki hayvaniyete yönelttiği bir ibadet bu.


Kurban; aklın, arzulara karşı zafer ilanıdır.

Sigarayı kurban etmeden,

asıl kurbanı gerçekleştirmiş sayılmazsın.


Teslimiyet, Dumanla Değil Arınmayla Olur


Rabbimiz diyor ki:

“Ne onların etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşan ancak sizin takvanızdır.” (Hacc, 37)

Yani senin kalbindeki temizlik, nefsindeki irade, arzularına vurduğun kelepçe…

Ama senin nefsin hâlâ sigara içiyor.

Ruhun hâlâ dumanın içinde boğulmuş.

Zihnin hâlâ bağımlılığın etkisinde.


Bu nasıl takva? Bu nasıl kurban?


Kurban Bayramı mı, Nefs Bayramı mı?


Kurban Bayramı, nefsin boğazlandığı gündür.

Hayvanı değil, şehveti kurban et.

Ciğeri değil, günahı kes.

Eline bıçak değil, irade al.

Ve elindeki sigarayı ilk boğazladığın gün,

ilk gerçek kurbanını sunmuş olursun.


Kurban kesen el titremesin,

ama sigarayı bırakan el titreye titreye

Allah’a yaklaşsın.

Çünkü o titreyiş, hakiki teslimiyetin habercisidir.


Dengeyi Bozan Buhar: Yedi Sır Damlasına Dokunan Haram Gölgesi


İnsanoğlu yaratıldığında, Rabbimiz onun başına yedili bir sır terkibi yerleştirdi. Bu, bir bakıma gök ile yer arasındaki teraziydi. Sağ kulakta bir sır damlası, sol kulakta bir sır damlası… Sağ gözde bir damla, sol gözde bir damla… Beynin sağ ve sol loplarına birer damla… Ve nihayet, alnının tam ortasında, ilahi fıtrata ayarlı yedinci sır damlası…


Bu damlalar, sırla dolu bir su terazisi gibi çalışır. Kulak neyi işitir, göz neye yönelir, beyin neyi düşünürse; bu damlalar o istikamette sarsılır ya da sükûnete kavuşur. Denge, bu damlaların sukûnetidir. İlahi huzura eren bir kulun secdedeki huzuru da, gönlündeki huşû da, bu sırlı terazinin ayarına bağlıdır.


Fakat bir şey var ki, bu teraziyi bozar. Ve bozduğu zaman yalnızca fiziksel bir denge kaybı değil, lahuti bağlantı kopuşu yaşanır. İşte alkol ve sigara, bu teraziye doğrudan buhar ve nem taşır. Özellikle sigara; yalnızca ciğere değil, doğrudan yedi sır damlasına doğru yürüyen kirli bir dumandır. Bu duman, yalnızca görünür değil, görünmeyen âleme taşan bir buhardır.


Sigaranın her dumanı, bedenin temiz suyuna karışan zehirli bir buluttur. İnsan onunla sadece ağzını değil, dilini, damağını, boğazını, akciğerini değil, beynini ve ruhunu da kirletir. En dehşetlisi: Epifiz bezine, yani “secdeyle açılan kapıya” sızan bu haram buharıdır.


Abdestteki Su, Ağızdaki Pislikte Boğulmasın


Namazın şartı hadesten taharet ve necasetten taharettir. İnsan, üzerine kuş konsa, elbisesine pislik düşse onu yıkar. Çünkü pis olanla Rabbin huzuruna çıkılmaz. Fakat ne gariptir ki; sigaranın içinde yer alan 2000’den fazla maddeyi, onun oluşturduğu nemi ve kokuyu pislik saymıyor. Oysa birçok madde doğrudan haram ve necis hükmündedir.


Bu durumda, bir kul nasıl olur da “ben temizim” diyerek namaza durabilir?

Elbisesi değil yalnız, aklı, dili, ciğeri, kalbi kirlenmiş bir beden, ne ile Rabbi’ne arz olunur?

Dişlerinin arasındaki katranı, dudaklarının üzerindeki sarılığı, parmaklarındaki is izini bırakmışken; o kişi, nasıl “secdeye hazır” olabilir?


Sigara, yalnızca organlara zarar vermez. O, iradeyi esir alan bir gölgedir. Zira, kişinin iradesine nüfuz edip onu bağladığında, bu yalnızca bedenin bağımlılığı değil, ruhun da esareti olur.


Buharın Diliyle Gelen Vesvese


Sigaranın bıraktığı duman, yalnızca ciğerde kalmaz. Buharı beyine yükselir, epifize temas eder. Epifiz, insanın tevhidi idrak ettiğivahdeti tattığı yerdir. Bu merkez karardığında, kişi artık net göremez, hissedemez, secdede bile Rabbini duyamaz olur. Çünkü o duman artık maddeden çıkmış, mana tarafına nüfuz etmiştir. Vesvese burada doğar. Kalp katılaşır. Göz perdeye bürünür. İşitme hakikati yitirir. Ve kişi içten içe manen sağır, kör ve dilsiz olur.


Alkol, vücuttan 40 günde temizlenir. Lakin sigaranın dumanı, katranı, bıraktığı pis nem; yıllarca çıkmaz. Hatta bazı izleri asla temizlenmez. Çünkü sadece bedende değil, nöronlarda, bilinçaltında, ruhun derinliğinde iz bırakır.


Bir Nefeslik Fark: Ruhunu Kirletenle Rabbine Durma


İnsanoğlu, Rabbi ile bir nefes uzaklıkta. O nefes, temizse yakın; kirliyse uzaktır.

Sadece ağzımız değil, niyetimiz ve nefesimiz de temiz olmalı. Haramla kirlenen bir nefes, rahmetle arınamaz. Ve necasetle kaplanmış bir dil, Rahman’ın zikrine layık değildir.


Eğer buharla denge bozuluyorsa,

Eğer nefesle sır damlası sarsılıyorsa,

Eğer ağızda necis bir iz varsa,

O hâlde secdeye hazırlık henüz tamamlanmamıştır.


Sırrı Koruyan, Secdeye Layık Olandır


Allah seni, başının üstüne sırla mühürledi.

Yedi sırlı damla ile seni gök ile bağladı.

Her biri bir denge terazisiydi.

Sen o teraziyi sigaranın pis dumanına feda etme.


Temizlen.

Nefesin, sözün, aklın, secden temiz olsun.

Unutma: Secdeye giren alnına önce o yedi damla eşlik eder.

Onlar sarsılmışsa secden de sarsılmıştır.


Yusuf Avcu, Zamana Hızır Dokundu

Yorumlar