İnsan İnşa Etmek Mi, Bina İnşa Etmek Mi?

 

İnsan inşa etmek mi, bina inşa etmek mi?
Büyük devlet olmak için kapatılması gereken güvenlik açıkları nelerdir?
 
Sorunun cevabını alışılmış makalelerin tersine yazımın başında vereceğim. Sonra da bu konunun ülkemiz, vatanımız, milletimiz ve tüm değerlerimiz açısından ne kadar önemli olduğunu ispatlayan kriterleri ve bu kriterlerin stratejik analizlerini sıralayacağım.
İnsan ihya etmeyi ihmal eden her bina; cami de olsa, okul da olsa, hastane de olsa israftır. Siz iyi bir insan inşa ederseniz, o zaten gerekli binayı da sistemleri de inşa eder
 
Araştırmalarım sonucunda belgelerle, delillerle tesbit ettiğim bazı ana kriterleri şöyle sıralayabilirim:
 
1- Milletin din ve inanç hürriyetini rahat bırakın artık! Kimsenin kalbini yarıp bakamazsınız! Kitlelerimizi fikren çarpıştıran en önemli mevzu budur. Örneğin Atatürk; ne güya dindarların söylediği gibi dinsizdir, ne de güya kemalistlerin söylediği gibi dine karşıdır. Yüzlerce camiyle alakalı bir çok belge ile sabittir.
 
2- İsmet İnönü zamanında “Camiler ahıra çevrildi” sözü yanlıştır. Sizin ahır dediğiniz Niğde’deki o camilerde 2. Dünya Savaşı nedeniyle Kutsal Emanetler saklanmıştır. Kutsal emanetleri yağmalamak isteyen bazı gruplar, kullanıma kapatılan cami avlularına atla girmek zorunda kalan askerlerin durumunu afazi saldırıya dönüştürmüşlerdir.
 
3- İslama en büyük zararı dindarlıkla oy devşirenler ve ranta dayalı oluşmuş, dinin ve ideolojilerin önüne kendinden olmak gibi bir engel koyan gruplaşmalar vermiştir. 
 
4- Solculara yönelik radikal İslamcılıkla ilgili afazi saldırılar ile dindar kesime yönelik din düşmanlığı ilgili afazi saldırılar Türk toplumunu kutuplaştırmış ve birbirinden uzaklaştırmıştır. Savundukları değer ve kişileri putlaştıracak kadar savunan sapık uç noktalar oluşmuştur.
Sizce de; Türkiye’deki muhafazakar ve solcu kesimlerin birbirlerini “aşırı dindarlık ve aşırı dinsizlikle” suçlayarak siyasi rant elde etmelerine DUR deme zamanı gelmedi mi?
 
5- En büyük sorun; namazda cemaat olmak yerine (Namaz vakti camiler boş) cemaatleşmeyi çıkar amaçlı örgütleşme şeklinde algılayan gruplar ile; parti veya cemiyetleri topluma hizmet değil de, şahsi çıkarları, ailesi ve kendi taraftarları için kazanç kapısı olarak gören gruplaşmış kitlelerdir.
 
6- Meclisimizdeki vekillerimiz çoğunluğu Türk bile değildir, inançlarını ise Allah bilir! Çoğunluğu Türk olsaydı bu problemler çoktan çözülmüş olurdu. Türklük ise ırkçılık değildir. 
 
7- Okullarda gerçek Türk tarihi öğretilmemektedir. Türklerin Anadolu’ya gelişleri, Türk Devletleri, Türk milletleri, Osmanlı Devleti ve hatta yakın dönem tarihimiz bile yanlış öğretilmektedir. Seçilen eserler taraf tutarak hazırlanmış eserlerdir. En az 10 bin yıldır Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu, 1 asır evveline kadar İran’ın Türk yurdu olduğunu, Türklerin kaç millet olduğunu daha öğretemeyen bir eğitim sisteminiz var.
 
8- Afazi saldırılarla kutuplaştırılmış toplumumuzda, Adalet, Milli Güvenlik ve Diyanet İşleri kurumlarını bütünün değil de parçanın emrine veren yanlış bir sistemde ısrar ederek, devleti devlet yapan ana sütunların çatlamasına neden olundu.
 
9- Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Kürtlerin kim olduğunu tanımlayamayan bir eğitim ve yönetim sistemiz ve bu durumu parti ve örgütler yoluyla daha zora sokan etki ajanları var. Günümüzde iki çeşit Kürt vardır. Biri Oğuzlar’ın Kürt (Kurt) boyudur. Belgelerle yazıtlarla sabittir ki onlar da hakiki Türk’türler. İkincisi soykırımda öldü denilerek Anadolu’ya getirilen ve adına Kürt denilmek istenen Ermeni kökenli, algıyla yönetilen, ayrılıkçı ve terör destekçisi kitledir. 
 
10- Dağılmış ve param parça olmuş Türk ve İslam dünyasının bu hale gelmesinin nedeni, kitlelerin önüne aynı inanç, çıkar, yönetme hırsı, üstünlük algısı gibi engeller koyulmasıdır. Türkiyeli ne kadar Türk ise Gagauz, Başkurt, Uygur, Kaçar vs de o kadar Türk’tür. İnançta daha fazla birlik için inanç özgürlüğü, objektif kurallar ve eğitim sistemi ve liyakat zorunludur. Kişinin inancı kendinedir, töre ise herkes içindir. Kızıl elma dünyaya adaleti getirmekse, İlk kriter adalet olmalıdır. 
 
11- İnsan cinsiyeti iki çeşittir: Erkek XY kromozomu, kadın XX kromozomu taşır. Arası yoktur. Maymun olduğunu zanneden bir insan ne kadar hastaysa, üçüncü bir cins olduğunu söyleyen de o kadar hastadır. Devletlerin işi bu insanları tedavi etmek ve sokaklarını her türlü hastalıktan temizlemektir.
 
12- Dış güçlerin en büyük hedefi gelecek nesillerimiz yani çocuklarımızdır. Bu ise sizin sandığınız gibi çocuk kaçırmak değildir. Dijital medya, sosyal çevre, arkadaşlar vs gibi etkenlerle çocuklarımızın iç dünyasını hedef alıyorlar. Bir şeytan gibi sağdan soldan nefislerini okşuyorlar. Aşırılığa, sapıklığa, isyankarlığa, sorumsuzluğa, kuralsızlığa itiyorlar. Eğitim sisteminin alt yapısı bu tehlikeye göre şekillenmelidir.
 
13- Bir ülkeye verilebilecek en büyük zarar liyakat sistemine yapılan saldırıdır. Bu ise liyakatsiz insanların önüne açan ve liyakatli insanların ise önüne engeller çıkartan kişi, kurum, kuruluş ve kurallarla olur. Zihin göçü denilen şey, liyakat sahibi eğitimli kişilere yönelik yapılan büyük bir afazi saldırının sonucudur. Eğitim yeterliliği ve liyakat merkezi bir sistem tarafından objektif olarak ve düzenli bir şekilde sorgulanmalıdır. Mevcut kadrolara belirli dönemlerde liyakat testi yapılmalıdır. 
 
14- Bir ülkenin gücü, sadece elindeki silah gücüyle ölçülmez. Lojistik gücü çok büyük önem arzeder. Lojistik gücün en büyük etkeni ise yerli üretimdir. Lojistik güç ihtiyaç ve uygulama analizleri yapılmalıdır. Amazon gibi global şirketlerin en büyük etkisi lojistik güce yöneliktir. 
 
15- Ülkemizin geleceği için üstün zekaya sahip insanlar; analiz yeteneği yüksek ve detaya hakim beyinler, farklı sektörlere değer katabilecek yetenekler zamanında keşfedilmeli ve mutlaka sistemin nir parçası haline getirilmelidir.
 
16- Partizanlık ve fanatiklik yasaklanmak zorundadır. Hangi parti için olursa olsun, aşırıya kaçanlar partilerden de uzaklaştırılmak zorundadır. Her şeyin çok azı da aşırı fazlası da zararlıdır.
Futbol fanatikleri de, partizanlık yapanlar da hırsları zirveye ulaşınca teröristlerden farksız oluyorlar.
 
17- Yaftalamak, etiketlemek,fişlemek, sert dil kullanmak her kesim için engellenmek zorundadır.
 
18- Ticarette satış hakkı verilmiş her çeşit ürün, hammadde, enerji, iş gücü veya projeler için kesin bir alt ve üst seviye değer olmak zorundadır. 
 
19- Sanatta çok sağlam etik ve istismar çerçeveleri çizmek ve bunu kurallarla şekillendirmek gerekir. 
 
20- TV’lerin ve gazetelerin tarafsızlık zorunluluğu olması elzemdir. Hiç bir televizyon ve gazete hak ve hukukun, ya da hakikat ve gerçeğin yanında durmuyor. Patronunun veya tarafının propagandasını, savunmasını, isteklerini yansıtıyor. Böyle bir medya bir ülke için düşmandan beterdir. Tarihimizi karalayan, açık propaganda yapan dizi, haber, yayın ve konuşmalara sınır koyulmalı! Gün ortası ahlaksız görüntüler içeren bir müzik klibi, kaç çocuğu felç etmiştir. Kontrolsüz yayınlanan dizi ve programlar kaç aileyi parçalayıp yok etti?
 
21- Yöneticiler ve yönetenler için ortak eşitlik ilkeleri olmak zorundadır. 
 
22- Tarım sektörü ve çiftçiler için üretim alt ve üst sınırları ile fiyat alt ve üst sınırları olmak zorundadır. Planlı ve destekli üretim zorunlu bir ihtiyaçtır. Üreten kaça üreteceğini, kaça satabileceğini; tüketen kaça tüketeceğini bilemezse ne enflasyon düşer, ne de üretim artar.
 
23- İnşaat sektörü, turizm sektörü, savunma sanayi gibi sektörlerin denetim ve güvenliği için yeni sistemler geliştirilmek zorundadır. Yapı denetimi iyi yapılmazsa bir deprem büyük bir savaştan daha çok etki yapar. Bilinçsiz bir turizm uygulamasının geri etkisi aynı sektörde yıkıcı sonuçlara neden olabilir. 
 
24- Din, dil, millet, vatan kavramlarını hiç bir kimse propaganda amaçlı kullanamamalıdır. Bunun ciddi caydırıcı kuralları olmak zorundadır. 
Çünkü bu millet; kul hakkı yiyen din(i)dar dindarlardan, devlet malı yiyen ufku dar milliyetçilerden, vicdanlara küfreden kalpsiz dinsizlerden ve her kılığa giren münafıklardan çektiğini dış güçlerden çekmedi. 
 
25- Bu milleti ifrat ve tefrit uçurumlarından kurtaracak yasal düzenlemelere ve sınır belirleyici kurallara ihtiyaç vardır. Her türlü zararlı felsefi akımı tesbit edip, zararlarını ve çözüm önerilerini geliştirip uygulayabilecek bir kurum olması gerekmektedir. Bu bir hastalıktır. Milleti bu illetten kurtarmak gerekmektedir.
 
26- Okullarda zorunlu kişilik eğitimi, değerler eğitimi ve davranış eğitimi dersleri olmalı, uygulana ve rehberlik sistemiyle bu eğitimlerin takibi sağlanmalıdır. Japonların kurallarına bağlılıklarının temelinde yasalardan önce kişilik ve değerler eğitimi gelir. 
 
27- Yabancıların mülk edinmesi ile alakalı yasa ve kurallar belirlemek yeterli değildir. Yabancılara mülk satışını il ve ilçeler bazında metrekare oranı ile sınırlandırmak gerekir. Kimin kim üzerinden, ne kadar ve ne alıp sattığını gösterir bir sisteme ihtiyaç var.
 
28- Ordunun acil durum hareketi komut yetkisi yine ordunun elinde olmalıdır. Böyle durumlar siyasi idareye müdahalede yetkisizlik ile sınırlandırılmalıdır.
 
29- Afet ve seferberlik halleri için meclis koordinasyonunu içeren hareket planı olmak zorundadır. Her parti böyle nir durumda ne görev alacağını önceden bilmek ve tatbikatlarla geliştirmek zorunda olmalıdır.
 
30- Sayıştay ve Danıştay gibi denetleme kurumları etkin ve bir noktaya kadar hareket edebilmelidir. 
 
31- Yöneticiler halkına hizmet için vardır, halkı hizmetine almak için değil düsturuyla üst ve alt yöneticilerin denetim ve gözetimi iyi yapılmalıdır.
 
32- Dine eğitimin müfredatları devlet kurumları ve sosyal vakıflarla birlikte yapılmalı ve denetim mekanizması oluşturulmalıdır. Bu alanda eğitim vermek isteyen sosyal kurumlar belirli bir tüzük ve yönetmelikler çerçevesinde denetimler koşuluyla dini ve ahlaki eğitimler verebilmelidir. Çizilen çerçevenin dışına çıkan kişi ve kuruluşlar yargılanmalıdır.
 
33- Aile kurumuna afazi saldırı altındadır. Her şehirde aile okulu tarzında eğitim faaliyetleri düzenleyerek aile bireylerine yönelik psikolojik destek verecek projeler geliştirilmelidir.
 
34- Vergi sisteminde ve gelir dağılımında ciddi düzenlemelere ihtiyaç vardır. Şirketler karlarına göre değil, yaptıkları ciroya göre vergi ödemelidir. Zengin olanın vergi ödememek için yatırım planı ortaya koyması bir oran çerçevesinde sınırlanmalıdır. Geliri düşük bireylerin sosyal çerçevede maddi olarak desteklenmesi gerekir.
 
35- Bankalar olmayan paradan para kazanıyorlar. Bu yüzden bankaların aldığı faizler vergilendirilmek zorundadır. Üretimden değil de, paradan para kazanan sektörlerin büyüklüğü ülkeyi geliştirmediği gibi, olumsuz bir durumda da çaresiz bırakır. Bankaların kazançları, yani paradan para kazanma imkanları sınırlandırılmak zorundadır.
 
36- Bazı kavramlar milli terim olarak belirlenmeli ve propaganda amaçlı kullanılmaları engellenmelidir.
 
37- Sosyal medya şirketlerine yönelik etik ve milli tüzük hazırlanmalıdır. Sosyal medya platformlarına üyelik IP numarasıyla yapılabilmeli ve sınırlandırılmalıdır. Paylaşımların denetimlerinden sosyal medya platformları sorumlu tutulmalıdır. 
 
38- Ordumuzun kurum yer ve yapılanması sabit ve kalabalık hedefler teşkil etmemelidir. 
 
39- Yeraltında gıda, tohum, sağlık vs alanlarda lojistik üsler kurulmalıdır. Geleceğin savaşlar gıda, su ve enerji üzerinden olacaktır.
 
40- Enerjide dışa bağımlılık azaltılmak zorundadır. Ancak yeni enerji arama ve üretme faaliyetleri yabancı şirketler eliyle olamaz. Alt yapısı yabancılar tarafından inşa edilen bir ülke, savaş halinde alt yapısız demektir. Ülkemizde petrol arayan yabancı bir şirketin fay hatlarımızı sismik silahlarla tehdit edebileceği ya da enerji hatlarını güvensiz kılabilecekleri ihtimali unutulmamalıdır. 
 
41- Adalet sistemi özgür olmalıdır. Yasama, yürütme ve yargı erkleri kanunlarla güçlendirilmelidir. 
 
Kanaatimce bu maddeler, acil derecesinde büyük bir ihtiyaçtır. Aksi takdirde devlet malına, millet malına zarar geliyor. Kul hakları yeniyor. Kültürümüz yozlaşıyor, tarihimiz yok oluyor. Milli değerlerimize zarar geliyor. Birlik ve beraberliğimize, adaletimize, töremize, gelenek ve göreneklerimize gölge düşüyor. 
 
Halen suç olan yasaların düzgün uygulanamaması bunlardan kaynaklanıyor. Herkes kendinden olanı ak, diğerlerini kara görüyor.
Farklı boyutlarda çok daha derin analizler yapmak mümkündür. Ancak sosyal medya bu analizler için uygun bir yer değildir.
 
Yusuf Avcu

Yorumlar