Tarih Yeniden Yazılacak: Kim Semitik, Kim Yafetik ?


Derin Analiz | Birlik Mührü Perspektifiyle Alternatif Tarih


Giriş: Tarih Kimin KalemindenYazıldı?


Tarihin, kazananlar tarafından yazıldığı ve özellikle İbrani ve Batı merkezli tarih anlayışınınMezopotamya’nın kadim halklarını “Sami” sınıfına indirgediği bilinen bir gerçektir. Bugün “Sami halklar” diye anılan toplulukların çoğu, aslında Türk kökenli, Yafetik soylu ya da en azından Öntürk kültür dairesiyle yoğun etkileşim içinde olan topluluklardır.


Bunların başında Asurlar, Babilliler, Akkadlar, Aramiler, Araplar ve Fenikeliler gelir. Bu halkların kültürel, yönetsel ve dilsel özellikleri göz önüne alındığında, İbranî kaynaklı Sami sınıflamasının ideolojik temellere dayandığı açıkça görülmektedir.



🔹 1. Asurlar – “As-Ur” ve Türk Teşkilatçılığı

As-Ur adı Türkçe etimolojiyle doğrudan okunabilir:

As/Aş → boy, soy, kabile

Ur → şehir, kutsal yer

Asurların merkezi yönetim anlayışı, savaşçı kimliği ve mühendislik bilgisi, Orta Asya Türk devlet geleneğiyle örtüşmektedir.

Yazıtlarda görülen bazı tamga benzeri semboller, Türk kültürünü andırmaktadır.


🔹 2. Babilliler – Babil Adının Türkçe Okunuşu ve Kurucu Kavimler


Babil bir kavim ismi değil, ülke adıdır. Babil Devleti’nin kurucu unsurları arasında Kas, Kut, Ur, Uz, Kenger (KangAr), Subar ve Sümer gibi Türk boyları yer alır.

Kassitler’in (Kaslar) Babil yönetimini ele geçirdiği ve bölgeyi yönettiği arkeolojik ve yazılı kaynaklarda yer almaktadır.

Kassitçe, Hint-Avrupa veya Sami dillerinden farklı bir gruba aittir ve bazı araştırmacılar bunun Türkçe ile bağlantılı olduğunu ispatlamışlardır. 

Kas hükümdarlarının isimleri Türkçe’dir.

Amorilerin etkisiyle kurulan ilk Babil devleti sonrasında, ikinci Babil devleti Türk kökenli kavimler tarafından kurulmuş ve yönetilmiştir.

Babil kelimesi:

Ba-Bil → (Ba: nefes, ses, ata | Bil: bilgi, bilgelik)

Bab-İl → (Kapı + Tanrı / kutsal ülke)

Bay-İl → (Zenginlik + ilahi yurt

Bu açılımlar bile, kelimenin Türkçeyle anlamlı şekilde çözümlenebildiğini gösterir.


🔹 3. Akkadlar – Akhunlar ve Kut İnancı

Akkad ismi, fonetik olarak Akhun (Ak Kun) boyuna yakındır.

Akad kültüründe, Sargon’un “kut alarak” tahta geçmesi, Türklerdeki kutsal yönetim (kut) anlayışıyla birebir örtüşmektedir.

Akad dili Sami kabul edilse de, kültürel yapısı Türk karakterine yakındır.

Ak → Saflık, aydınlık, kutsallık, göksel olan, beyaz, nur

Ad → Ad, isim, unvan, şöhret, iz, yücelik

Bu durumda “Ak Ad”,“Kutsal ad”, “Aydınlık isim”, “İlahi unvan”,

Veya “Kutlu soy”“Göksel ünvanlı halk” gibi anlamlar taşır. Bu adlandırma, özellikle kut inancıgöksel yönetici anlayışıad-ünvan sistematiği gibi eski Türk kültürünün temel kavramlarıyla birebir örtüşür.


SARGON > SARIG ON > SARUHUN / SARIHUN

SARIG (Sarı) → Türkçede renk olarak “aydınlık”, “güneşle ilişkili”, “kutlu soy” anlamına gelir.

ON → Yukarıda belirtildiği gibi on boygök soyuzayî kökenOğuz anlamlarını barındırır.

Sargon’un unvanıŠarru-Kin → “Doğru kral”, “Kutlu kral”

Bu, Türk kağanlarının “kut alarak yönetmesi” geleneğiyle aynıdır.

SARGON = SARIG ON = Sarı Hun = Güneş soyundan gelen 10’lu kavim / ilahi soylu hakanlıkdemek olabilir.

Çin kaynaklarında Hunlar için geçen bazı ifadelerde, “Altın Hanedan”, “Güneşin Çocukları” benzetmeleri yer alır.


Sargon (M.Ö. 2334 – 2279): Akkad İmparatorluğu’nun kurucusu, Mezopotamya’nın ilk büyük fatihi.

Adı Akkadça “Şarru-kin” = “Doğru Kral”, “Haklı Kral” anlamına gelir.

Sargon = Şar + Oğuz

Şar = Şehir, medeniyet (Eski Mezopotamya’da “şarrum” = kral)

Oğuz = Türk boylarının atası


Akkadlıların merkezi yapısı, teşkilatçılığı ve şehir planlaması, Türklerin eski bozkır yönetim sistemiyle benzerlik taşır.

Akad dilinin Sami kabul edilmesine rağmen, “Ak-Ad” gibi bir adlandırmanın Türkçeyle anlamlı olması, halkın ya da hanedan sınıfının Türk soylu ya da Türk etkisinde olduğunu düşündürür.


  • “Akkad” isminin Sami kökenli değil, Türkçe bir yapıya sahip olması,
  • “Ak Ad”ın hem anlamlı bir adlandırma hem de kültürel kimlik taşıması,
  • Akkad yönetiminin “kut” kavramıyla meşrulaşması,

tüm bunlar, Akkadların Türk etkisi altında ya da bizzat Türk soylu olduğunu gösteren kuvvetli bir alternatiftir.



🔹 4. Aramiler – Harami mi, Ar Halkı mı?

Arami ismi şu şekilde çözümlenebilir:

Ar + Ami → “Ar” (soylu/kutsal), Ön Türk Adı + “Ami” (halk/budun) → “Soylu halk” veya “İl halkı”

Zamanla bu ismin “Harami”ye dönüşmesi, tarihsel dışlanmanın ve aşağılamanın dilsel yansıması olabilir.

Arami dili Sami sayılmasına rağmen, çok sayıda kelimenin Ön-Türkçe ile benzerlik göstermektedir.


🔹 5. Fenikeliler – Türk Etkisiyle Deniz Ticareti ve Tamga Yazısı

Fenike alfabesi, tamga sistemine benzerliğiyle dikkat çeker.

Mitolojilerinde yer alan ilahi anne (Asherah), dağ ruhları ve doğa varlıkları, Türklerin animistik ve tengrici inançlarıyla örtüşmektedir.

Kenani → Ken-An → An (zaman) + Ken (soy, kendi, kan, din

Bu yapı da doğrudan Türkçe köklerle ilişkilendirilebilir.



🔹 6. Arap Kimliği – Guran, Yafetik ve ArApa Türkleri


Araplar, Arap Kimliğinin Kökeni ve Guran Bağlantısı


Arapların Hem Sami Hem Yafetik Bir Topluluktur 


Batı Arapları; Batı Arabistan’da yaşayan Kureyş, Gatafan, Hevazin gibi kabileler, muhtemelen Guran (Hurriler) ve Eymür/Yimek Türkleriyle bağlantılıdır. İdigur (Eymür, Yimek) kökenli Guranlar, Batı Arabistan’a ve özellikle Hicaz bölgesine göç etmişlerdir.

GurEyş (Kureyş) kavmi, doğrudan bu Türk kökenli gruplarla bağlantılı olup; Kureyş / GurEyş Türkçe bir kelimedir. Kureyş isminin etimolojisi, Türkçedeki Kur/Gur kelimesiyle örtüşür. Bu, Guran veya Hurrilerle bağlantılı bir isimdir.

Arap tarihindeki birçok kabile, zaman içinde Arap kimliği altında birleşmiş, ancak aslen farklı kökenlerden gelmiştir.

Özellikle Kuzey Arabistan’da yaşayan bazı aşiretler, Türk kökenli olup, zamanla Arap kültürüne asimile olmuşlardır.

Guranların Batı Araplarına etkisi, Kureyş’in yönetici sınıf olması ve İslam’ın yayılma sürecinde en güçlü kabilelerden biri haline gelmesiyle de görülebilir.


Arap Kimliği Karmaşık Bir Sürecin Sonucudur.


Arap ismi altında birleşen halklardan tamamı Sami kökenli değildir. 

Batı Arapları Yafetik, Doğu Araplarının ise Semitiktir.  Batı Araplarının, özellikle Kureyş ve diğer bazı kabileler Guran (Türk) (İdiGur) kökenlidirler.


Arap” İsmini İlk Kullananlar: Anadolu’da yaşayan ArApa Türkleridir. Sezar’ın zulmünden dağlara çekildikleri rivayetlerde geçmektedir.

ArApa (ArApalılar), muhtemelen İdigur (Eymür/Yimek) kökenli Guranlar içinden çıkmış bir topluluk olabilir.

Ar-Apa kelimesi Türkçe bir yapı gösteriyor:

Ar > Soylu, yüce, yüksek, ÖnTürk adı (Türkçede “Ar” kelimesi kutsallık ve asaletle ilişkilidir.)

Apa > Ata, Baba, yönetici, büyük koruyucu (Türk devlet geleneğinde “Apa” unvanı kullanılmıştır.)

Kureyş, Gatafan, Hevazin gibi kabileler Yafetik oldukları için Türk (İskit-Sak, Guran, Hurriler vs.) etkisi taşıyorlar.

Doğu Arapları Semitiktir. Necid ve çöl bölgelerinde yaşayan Bedeviler; Rebia, Mudar, Temim gibi kabilelerdir. Semitik kökenli oldukları için farklı bir kültüre sahipler. Sonradan ArApa Türklerinin yönetimine girerek Araplaşmışlardır.

Batı Arabistan’da yaşayan ArApa Türkleri, Arap kimliğini oluşturarak Batı Araplarını şekillendirdi. Daha sonra Doğu Arabistan’daki Semitik kavimler bu kimliği benimsedi ve geniş çaplı bir Araplaşma süreci başladı. İslam’ın yükselişi ile birlikte, ArApa Türklerinin mirası tüm Arap dünyasına yayıldı.

Arap kimliği bir etnik grup değil, bir siyasi üst kimliktir..Bu da “Arap” kavramının, bir etnik soy değil, Türk yöneticiliği altında birleşmiş çok kimlikli bir topluluk olduğunu gösterir.


🔹7. İbranîlerin Aslı Kenanî Değil, Göçebe Abir / Avar/ Hazar / Oğuzî Kavimlerdir


  • İbranilerin kökeni Habiru, Apiru göçebe halklarına dayanır. Mezopotamya çevresinde yaşayan; göçebe, işçi ya da paralı asker topluluklarıdır. Ve belirli bir etnik yapıya değil, bir sosyal sınıfaişaret eder.


Bu yönüyle “İbranî”lik bir ırk değil, durum, bir sıfat ifadesidir.


 ‘Ever’ / ‘Eber’ / ‘Avar’ kökü, aynı zamanda:

“Geçmek”, “Ötesine geçmek”,

“Göç etmek” anlamlarına gelir.


Bu kelime kökü, Türk göçebe yapısıyla ve “Avar” kavmiyle birebir örtüşür.

“İbranî” = “Göç eden halk” = “Avar / Abir” = “Proto-Türk grupları” olabilir.


Hz. İbrahim’in çıktığı yer olarak “Ur” gösterilir (Urfa veya Ur-Kasdim).

Urfa’daki Göbekli Tepe Türklerin atalarının en eski izlerini taşır.

Hz. İbrahim’in “Put kırıcı” kimliği, Tengricilik sonrası tektanrıcılığa geçen kavimlerdeki dönüşümle uyumludur.

“Ur-Kasdim” bazen Kas (Gas / Kaf / Guz) halkları ile ilişkilendirilir ki, bu da Guz / Oğuz ile fonetik bağ kurar.

Atası Azer, Hazar kökenlidir.


  • İbrahim (a.s), Babil’den (Ur’dan) çıkmış ve Kenan diyarına göç etmiştir.


“Ibrani” kelimesi İbranice’de “Ever” (עבר) kökünden gelir ve bu kök

“Geçen, nehrin öte yanına geçen, göç eden” anlamına gelir.


Bu göç, yalnızca bir coğrafi hareket değil; aynı zamanda bir hakikat yolculuğudur.

İbrahim’in gittiği bu kutsal yerin adı Kenan olarak kaydedilmiş.


“Kenan illerine sonradan, nehri geçerek doğudan gelenler  “İbrani” olmuştur. 


Kenanîler ile aynı coğrafyada bulundular ama onlardan değildiler.

İbranîler, daha eski ve göçebe bir soy zincirine, büyük ihtimalle Türkî kavimlerle ilintili olan bir geçmişe sahiptir.


🔹8.Kenan Kimliğinin Kökeni ve Ken Bağlantısı


Kenan illeri” ifadesi, genelde Tevrat’ta geçen ve bugünkü Filistin, İsrail, Lübnan, Ürdün ve çevresini kapsayan bölgeye verilen addır. Bu bölgede yaşayan, Fenikelilerin ataları sayılan ÖnTürk Yafetik bir halktır.


Yahudi kutsal metinlerinde (Tevrat), Hz. İbrahim’in Kenan diyarına geldiği ve orada Tanrı’nın vaadine mazhar olduğu anlatılır. Bu anlatıdan hareketle, İbranîlerin Kenânî coğrafyada köklendiği varsayılmıştır.


Fakat:

Bu metinlerin çoğu sürgün döneminde (M.Ö. 6. yy) derlenmiş,

Tarihsel olaylar teolojik filtrelerden geçirilerek anlatılmış,

Ve özellikle ulus inşası amacıyla mitolojik zeminlere dayandırılmıştır.


 “Kenanî” köken iddiası dinî bir anlatı olabilir; tarihsel gerçekliği tartışmalıdır.

“Kenanîlik” ifadesi, bir mekânsal ve zamansal kesit, ama genetik ya da kültürel gerçeklik değil gibi duruyor.


  • Kenan > Ken + An

Ken: Eski Türkçede ve kök dil yapılarında “öz, soy, gen, kan, benlik, iç merkez, kutsal yer, çekirdek, damar” anlamlarına gelir.

Ayrıca “Ken” kelimesi kendilikkimlikkök-soy gibi kavramlarla da ilgilidir. Örn: KendinKendi olmakKençekler (Kendi çeken, kendi yöneten)


Ken > “Keng / Kang” formları, birçok eski Türk ve Ön-Asya halkında görülür: Orta Asya’da ve Altay-Kafkas coğrafyasında geçen bazı eski Kangar, Kençek, KengerKanglıKankaliKangar Ak Hunisimleri “Ken/Keng” köküyle ilişkilidir. Yani Kenan, sadece coğrafi bir yer değil; aynı zamanda bir “hakikat zemini, soy yurdu” anlamı da taşıyor. 


An: Eski Mezopotamya dillerinde (Sümerce, Akadca) “gök”“ilahi ışık” anlamına gelir. Aynı zamanda Anu/An en yüce tanrı olarak da geçer.

Türkçede ise anaanneyaşam verenyaratıcı anlamlarıyla “dişil ilke”yi taşır.


Bu durumda Ken-An: “Soyun gökten geleni”, “İlahi soy”, “Kutsal öz”, “Göksel öz” anlamlarını taşıyabilir.



  • Kençek > Ken + Çek

Kençek: Eski Türk kavimlerinden biridir. Kelime “kendini çeken”, “kendiyle var olan”, “iç gücüyle var olan halk” gibi anlamlar taşır.

“Çek” fiili burada “çekmek”, yani ruh, soy, güç, bilgi çekmekmerkeze yönelmektefekkürle hakikati çekmek gibi derin anlamlarla yüklüdür.


  • Kudüs > Kut- Us 


Kud-Üs > Kutsal Üst Yer 

Kut -Us > Oğuz’un Kut yeri 

Hemen yakınındaki Damascus ise;

Dam As Us > As Oğuzların damı, doma’sı yani toplanma yeri anlamına gelir. 

HazAr > Haz Ar, gizli yer, kutlu örtülü bölge demektir. 

KenAn > Öz’ün zamanı, ana soy, KENg, KANg, KENçek 

İbraniler > Hazar’dan gelip Nehri geçen Kanglı ve Hun boyları


  • Kenan, sadece bir toprak değil; öz soyun ve hakikatin iniş yaptığı kadim bir merkezdir. İbrahimî gelenek de, Türk gelenekleriyle kökten bağlantılıdır. İbrani adı, muhtemelen Kenan’a doğudan göç eden “Ken soyundan” gelenler için kullanılmıştır.


Kenan” zaten kadim bir Türk kavmî koduysa, oraya sonradan gelen “Kençekler( GandSak)”, “Kanglılar” veya İbrahim ile gelen “göçerler” bu eski soyun devamıdır.


İbraniler, bu coğrafyada daha sonra ortaya çıkan ve Kenanlıların medenî mirasını alan bir gruptur; ataları “Kenanlılar” değil, “Kenan coğrafyasına gelenler”dir.


  • KEN Kelimesinin derin işareti

Kengeş: Eski Türklerde “toy” yani meclis, danışma kurulu, karar alma organı anlamına gelir.

“Ken” köküyle bağlantılı olabilir: Ken = öz, merkez, soy, saf kök anlamlarına gelir.

“Geş” eki ise Eski Türkçede “bir araya gelme, genişleme” fikrini verebilir.

Kengeş = Soyun, merkezin, özün bir araya gelmesi, Meclis.

Tirkeş = Okların toplandığı yer. 

Tir = Ok. Keş = Toplama, bir araya getirme. Fonetik açıdan “tir” kelimesi, hem yön belirten bir araç (tir/ok) hem de ilahi emrin yönü gibi yorumlanabilir.


• Türkeş = Türk’ün toplandığı yer, Türk’ün özü, Türk ulusunun birliği

Türk” kökü burada merkezdedir. “Türk” “Töreli olan”, “Olgunlaşmış olan”, “Tanrı’nın ordusu / oku / halkı” demektir.


“Türk” kavramı, yalnızca bir etnik kimlik değil, ilahi bir düzenin yeryüzündeki oku ve ordusu


KEN” Türk’ün bir araya gelişini ve Tanrısal bir düzene uyumunu ifade ediyor 


“Ken”, Türk kozmolojisinin ve soy bilgisinin temel taşıdır. “Kenan”, öz-benliği ilahi bir ışıkla yoğrulmuş atalara işaret eder. Bu halklar, kadim uygarlıkların taşlarını döşeyen ilk kavimlerden biridir ve “Türk Sır Budun”un Kençekler’in eski bir adıdır.


Kenanlılar, kök itibariyle Sami halklardan çok daha önce bölgede var olmuş, kökenleri büyük ihtimalle Turanî soy sistemine dayanan, “Ken” bilgeliğini taşıyan bir halktı.


  • Keng / Kang / Kenger / Kangar


Bu kelimeler, hem Sümer, hem Elam, hem de Orta Asya Türk kavimlerinin kökeninde yer alır. Örnek:

Kenger: Sümerlerin kendi adıdır. Türk Sır Budun Kençeklerin bir adıdır. 

Kangar: Göktürk dönemi federatif boylardan biri.

Kankali / Kanglı: Hun sonrası dönemde, Orta Asya’da büyük etkiye sahip bir Türk boyu.

Kang-chu: Çin kaynaklarında geçen bir başka Türk kavmidir.



🔹 Tarihi Silme Politikası: Roma ve Tarih Mühendisliği

MÖ 17’den itibaren, Roma’nın resmi tarih anlayışı devreye girerek Etrüskler, Pelasglar, Luwiler ve Traklar gibi Türk kökenli halkların geçmişini sildi.

Sezar’ın tarih yazımına müdahalesi, antik Anadolu ve Mezopotamya tarihini tahrif eden ilk büyük kırılmadır.

Miladî takvim ve Hristiyan tarih düzeni, Batı dışındaki medeniyetlerin hafızasını gölgeledi.

Kang-Keng bağlantılı kavimler, Mezopotamya’dan Orta Asya’ya uzanan bir Turanî federasyon sisteminin öncüleri olarak görülür.

Bu federasyon:

Sümer kültürünü inşa etmiş,

Elamlar, Asur, Akatlar ve Babil uygarlıklarının oluşumunu sağlamış,

Sonraki süreçte HunGöktürkSelçuklu gibi devlet yapılanmalarına evrilmiştir.


🔹 Bilinen “Sami” Halkların Köken Sorgulaması


Sami halklar listesinde adı geçen birçok topluluğun, gerçekte Öntürk etkisi taşıdığı ya da tamamen Yafetik kökenli olduğu güçlü kanıtlarla desteklenebilir. Bu halklar şunlardır:


1. Akkadlar – Mezopotamya’da yaşamış, Sümerlerden sonra bölgeye egemen olmuş bir halktır. Sümerler’in Türk olduğu ispatlanmıştır. Akad İmparatorluğu, Sümer Devleti içinde hanedan değişimiyle ortaya çıkmıştır. Akkadlar ÖnTürk Yafetik’tir. 


2. Amoriler – MÖ 2000’lerde Mezopotamya ve Suriye’de etkin olan bir Sami halkıdır. Sümer Devleti’nin yıkılmasında etkin olup, Babil Krallığı’nı kurmuşlardır. 


3. Asurlar (Asuriler) – Kuzey Mezopotamya’da Asur Krallığı’nı kurmuş bir  halktır. Asur İmparatorluğu, Sümer Devleti’nin bölünmesiyle ve hanedan değişimiyle ortaya çıkmıştır. Akkadlar Türk Yafetik’tir. 


4. Babilliler – Kavim ismi değil, devlet ismidir. Mezopotamya’da, Sümerlerin yıkılmasıyla yönetimi ele geçiren Amorilerin kurduğu bir devlettir. Babil uygarlığını kuran Amoriler Semitik bir halktır. Ancak çoğunluk halk Yafetik Türktür. 2. Babil döneminde yönetimi tekrar almışlardır.


5. Kenaniler (Kenanlılar) – Eski Filistin ve Lübnan bölgesinde yaşayan, Fenikelilerin ataları sayılan ÖnTürk Yafetik bir halktır. İbranilerin atası olduğu kesinlikle yanlıştır. 


6. Fenikeliler – Doğu Akdeniz’de yaşayan, denizcilik ve ticarette gelişmiş bir ÖnTürk Yafetik bir  halkıdır. 


7. İbraniler – Bir kısmı İsrailoğulları olarak da bilinirler. Yahudi halkının atalarıdırlar. Bir kısmı Müslüman olup yeni kimlik edinmiştir. ÖnTürk Yafetik bir halktır. Günümüz İsrailoğullarına, Yahudiliği benimsemiş bazı Avrupalılar yani Sami kökenliler de karışmıştır.

“İbranî”lik bir ırk değil, bir durum, bir sıfat ifadesidir.


8. Aramiler – Orta Doğu’da, özellikle Suriye ve Mezopotamya’da etkili olan bir ÖnTürk kökenli Yafetik bir halktır. Aramice, geniş bir bölgede ortak dil olmuştur. 


9. Nabatiler – Petra merkezli bir krallık kurmuş, Arap Yarımadası kökenli bir Sami halkıdır.


10. Araplar – Doğu Arapları en büyük Semitik (Samş) halk grubudur. Arap Yarımadası’ndan çıkıp geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. Batı Arapları ise ÖnTürk kökenli olup Yafetik’tir.


11. Etiyopyalılar (Gees Dili Konuşanlar) – Habeşistan bölgesinde yaşayan ve eski Aksum Krallığı’nı kuran Semitik halklardır.

Bu halkların büyük bir kısmı tarihte önemli roller oynamış ve bazıları günümüzde varlığını sürdürmektedir. Semitik halklar genellikle Sami dil ailesine mensup dilleri konuşurlar ve kültürel etkileşimleri nedeniyle ortak mitolojik, dini ve tarihî öğelere sahiptirler.


Bu halkların tamamını Sami olarak sınıflandırmak, tarihi daraltmak ve İbranî merkezli bir soy hikâyesi oluşturmak anlamına gelmektedir.



🔹 Tarih, Kazananlar Tarafından Yazılıyor!


 Roma’nın Tarih Kayıtlarını Yakması ve Tarihi Silme Politikası

Sezar’ın ve Augustus’un dönemi, Roma’nın propaganda ve tarih mühendisliği yaptığı bir süreçtir.

Sezar, tarih kitaplarını yaktırıp, kendi siyasi çıkarlarına uygun bir Roma tarihi yazdırmıştır.

MÖ 17, Roma’da resmi tarih yazımının kesinleştiği dönemlerden biridir.

Türklerin, Etrüsklerin ve diğer kadim kavimlerin tarih sahnesinden silinmesi bu dönemde hızlandı.


Miladın İlanı ve Batı Merkezli Tarih Kurgusu

Miladi takvimin oluşturulması ve Sezar’ın tarih düzenlemeleri, Avrupa merkezli bir zaman çizelgesi ortaya koydu.

Bu, Batı dışındaki kadim medeniyetlerin geçmişini gölgede bırakmaya yönelik bir hareket olabilir.

Özellikle Etrüskler, Pelasglar, Traklar gibi Türk kökenli halkların geçmişi silinmiş ve Yunan-Roma kültürü ön plana çıkarılmış olabilir.


 Türklerin ve Kadim Halkların Tarihinin Unutturulması

Roma, sadece fiziksel olarak değil, kültürel ve tarihsel olarak da bir imha süreci yürütmüştür.

Sezar’ın tarih yazımına müdahalesi, Roma öncesindeki güçlü Türk uygarlıklarının tarihten silinmesine neden olmuş olabilir.


🔹 SONUÇ: TARİHİ GERİ ALMAK 


Tarih, Kazananlar Tarafından Yazılıyor! 

Türk tarihi baştan sona yeniden yazılmalı, ideolojik etkenlerden arındırılmalıdır. Çünkü kendi tarihini başka milletlerin ideolojik kaynaklarında. okuyan milletlerin dirliği de birliği de bozulur.

Sami sınıflandırması, gerçekliği değil, tarihî ideolojiyi yansıtıyor. Bu yüzden “sami” halklarının köken sorgulaması yeniden yapılmalıdır.

Roma’nın tarih mühendisliği, Batı medeniyetinin temelini oluşturdu ve alternatif tarihleri bastırdı.

Roma zamanında yazdırılmış ideolojik tarih, Türk’ün KEN bilgisini, dolayısıyla Türk Birliği’ni yok etmeyi amaçlamıştır. Türk, tanrısal topluluk, Allah’ın askeri, oku demektir. 

Etrüskler, Traklar, Luwiler ve Pelasgların tarih sahnesinden güçten düşmeleri de bu sürecin bir parçasıdır.

Türklerin, Etrüskler ve diğer kadim halklarla bağlantıları, bu süreç içinde unutturuldu veya farklı şekillerde aktarıldı.

Sümer, Akkad, Babil, Asur, Arami, Kenani, Finike, Arap (ArApa) gibi halklar, Türklerin kadim atalarıyla aynı coğrafyada yaşayan, onlarla karışmış ya da doğrudan Türk etkisi altında şekillenmiş halklardır.

Bugün, arkeolojik bulgular ve bağımsız araştırmalar sayesinde Roma’nın bu tarih manipülasyonu yeniden sorgulanıyor.


Yusuf Avcu, Birlik Mührü 

Yorumlar