Bir yanda, dini ve milli değerlerine yabancılaşmış sefil ruhlar…
Diğer yanda, ruh ve düşünce ufkundan mahrum, öfkesine yenik düşmüş heyecanlı delikanlılar…
Millet, yıllarca bu zıt kutupların arasında hırpalandı; umutları soldu, direnci kırıldı.
Hep birileri dışlandı, hep birileri ötekileştirildi.
Hani yetmiş iki millet kardeşti?
Kardeşlik, İsa (a.s.) misali çarmıha gerildi.
Devir değişti; mertlik değil, kalleşlik prim yaptı.
Güya kardeştik!
Zararlı akımlar milleti esir almış durumda.
Peki, bunlarla savaşacak kim var?
Kim var ki kul hakkını ve Hakk’ın hatırını her şeyin üstünde tutan?
İçi dışı bir olan, özüyle sözü örtüşen…
Sanatında sanatkârı gösteren; kültürle yoğrulmuş, beklenti gütmeden millet için yaşayan…
Tüm değerlerimize hürmetle yaklaşan, örf ve âdetimize pîr olan?
Mesele sadece milliyetçilik değil;
Asıl gaye, milletin yükselmesinden hisse almak!
Bırak boş lafları, ey nefsim!
Senin mukaddes bir çilen var.
Daha nice yüzsüz virüsleri bertaraf edeceksin.
Neyin var senin, ki her iki zümrenin düşünceleri de millete zarar veriyor?
O halde kendine gel!
Vicdanını dinle…
Hayrı gördüğünde alkışla;
Şerre rastlarsan ya önünü kes, ya da hiç değilse ört üstünü.
Unutma:
Bu, mukaddes bir çile!
Yorumlar
Yorum Gönder