Kangarlar - Kanglılar

 


Kanglı kelimesi Kangar ve Kanger kelimeleriyle eşseslidir. Kang; Türkler için baba, ilk ata, insan ve adamlar anlamlarına gelir.  Kang; taş, araç (kağnı) ve ilk ata manalarına gelir.

Sakalar/İskitlerden sonra Sır Derya havzasına hâkim olmuşlar, burada Kanglı/Kangyu/Kang-chü Devleti’ni kurmuşlardır. Sır Derya’nın aşağı kısmında Otrar’a kadar olan bölgede yaşamışlardır. Kang kelimesi “sulu, su kanalı ve taş” gibi manalara gelmekte olup, suyun yakınlarında nehrin kenarında oturanlara bu ad verilmiştir. Sır Derya’nın eski adı Kang şeklinde geçmekte idi (Tolstov, 1948, s. 143).

Oğuz Kağan Destanı’nda Kang/Kanglı/Kangar Oğuz boyu olarak geçen Kangarlara; kağnı tekerleğini ilk bulan boy olmaları nedeniyle Oğuz Han tarafından Kanglı ismi verilmiştir.

Oğuz Kağan, Tanrı’nın birliğine inanınıyordu. Beşikteyken imana gelene kadar annesinin sütünü emmediği rivayet edilir. Babası Kara Han, oğlunun kendi putlarına tapmayı reddetmesi üzerine oğlunun hapsedilmesini emretti. Bunu öğrenen Oğuz Kağan, yardıma gelen arkadaşları sayesinde Kara Han’ı okla vurarak öldürdü. Kendine destek veren arkadaşlarına, yardımcı manasına gelen  Igour ve Uygur adlarını verdi.

Komşu prenslerden birisiyle yapılan savaşı kazanan Oğuz Kağan, tüm hazineleri ele geçirdi. Ancak hazineleri kendi topraklarına taşımak kolay değildi. Askerlerinden bazıları savaş arabası yaparak bu işi kolaylaştırdılar. Oğuz Kağan onlara hitaben “Cansızı çeksin canlılar Kanga ile, adınız Kangalug olsun, belgeniz de araba,” demiştir. Sümer çizimlerinde resmedilen tekerlekli kızağın Kanglılara ait olduğu, tekerleği ilk icat eden kavmin de yine Kanglılar olduğu anlaşılmaktadır.

Sümer dönemi metinlerinde birçok kelime Kanglılara aittir. Sümer dönemine ait metinlerde Az, baba, uş (üç), kuş, kız, kal, çolpan (çoban), kur, küre, koru, kan, yaz, tuş (düş), yün, ul (oğul), ışık, yol gibi birçok Kanglı kökenli Türkçe kelime geçmektedir. Babil dönemine ait meşhur “zodyak” astronomi çiziminin Hazar’dan gelen Kanglılara ait olduğu anlaşılmaktadır.

Kaşgarlı Mahmud’un ünlü eseri Divan-ı Lügati’t-Türk’de “Kanğlı” kağnı ve Kanğlı, Kıpçaklardan büyük bir adamın adıdır, diye yazılmıştır. Bazı kaynaklarda Kanglıların, Kanglardan, Peçenek- Kangarlardan veya Kıpçaklardan geldikleri şeklinde rivayetler vardır.

Prof. Anatole A. Klyosov, gen araştırmalarına göre Altay-Sibirya’dan çıkan Kangarların yaklaşık 5275 yıl önce Sümerler dönemine denk gelen bir zamanda Mezopotamya bölgesinde ortay çıktıklarını; Türklerle dil, ad ve biyolojik bağları bulunduğuna dair kanıtların olduğunu ve Sümerlerin kurucu kabilelerinden Kengerlerle aynı Altay (R1b) ata-geni taşıdığını söylemiştir. Kangarların asıl hareketleri batıya olmasına rağmen bir bölümünün M.Ö. 2. yy’da Kırgız steplerinde ortaya çıktıklarını, M.S. 750- 900 yılları arasında ise Kangar-Besenyo-Boşnak adı altında Kafkas-Karadeniz ve Balkan steplerinde ortaya çıktıklarını söyleyen Prof. Anatole, daha sonra ise Bosna Hersek ve Hırvatistan’a yerleştiklerini belirtmiştir.

İnsanlık tarihinin şafak vakti denilebilecek bir zamanda, Kang adlı Sümerlerin kurucusu bir Türk boyunun Orta Asya’dan  başlayıp Orta Doğu’ya varan ayak izleri görülmüştür.[1] Prof. M. Zakiev, Akad kaynaklarından, Sümerlerin yaşadığı Mezopotamya bölgesinin Kienkir (Kangar), Subarların yaşadığı Bağdat’ın kuzey bölgesinin ise Subartu diye adlandırıldığını açıklamıştır. Ankara isminin de Kangar memleketinden, Baykal Gölü’nden doğan ve Yenisey Nehri’ne katılan Angara Nehri’nden geldiği anlaşılmaktadır. Çünkü Kangarlar; Mezopotamya’da Kengerler, Anadolu’da ise Angereyon ismiyle tanınmaktadırlar. Türklerin Anadolu’da yerleştikleri bölgelerden  birisinin adı olan Ankara isminin, Baykal Gölü’nden doğan ve Yenisey nehrine katılan “Angara Nehri”ne dayanması , antik çağlarda bile Türklerin Anadolu’daki yerini tek başına açıklamaya yeterlidir. Başbalık Angara, başkent Ankara olmuştur.

M.Ö. 1000’li yıllarda Mezopotamya’ya göç etmeyip geride kalan Hunlar, Harzem (Hu-Ar-As) Devleti’ni kurmuşlardı. Orta Asya Harzem Devleti güneyinde ise M.Ö. 700 yılında Kanglılar tarafından Kangar Devleti kurulmuştur.[2]

 Yine Sakalardan sonra M.Ö.247’de kurulan Parthia İmparatorluğu’nun Tokar (Dahae) ve Yirk (Yörük) kabileleri tarafından kurulduğu ve dillerinin Türkçe olduğu açıklanmaktadır.[3]

Büyük Türk boylarından Kenger (Kangar) ve Kenzeklerin (Kanzaklar) adları da Kang/Kanğ (Kağın) boyunun adıyla aynı menşelidir.[4] Büyük Hun Devleti’ni kuran birkaç büyük Türk boyundan birisi de Kanğılar’dır (Kağınlar).[5] XIII. asır başlarında 1202-1212, Karahanlılar’ın kökeni Kanglılara dayanıyordu.[6]

Çin Han Kitabı Hanshü zamanında K’ang-chü kavimlerinden “125 bin silahlı 600 bin insan ile büyük ve önemli bir ulustur,” şeklinde bahsedilmektedir. “K’ang-chü’ler anlaşılır biçimde şimdi kendi yasaları ile büyük bir güç.  Bu zamanda Dayuan’da bulunan beş küçük krallığa egemendirler,” şeklinde anlatılmaktadır. 362’de Çinlilerin Kang-kü dediği Kengeres Türklerinin Argu bölgesini aldıkları yazılıdır. M.S. 209-220 arasında ise Kang-kü Türklerinin Talas ve Fergane şehirlerine hâkim olduğu yazılıdır. Sui ve Tang hanedanı boyunca Kangjulara ait olan açıkça Kang (康国) devleti vardı, buna karşın aynı zamanda bölgede Göktürk Kağanlığı egemendi.[7]

Zülkarneyn’in (Oğuz Han) yaptırmış olduğu beş şehir vardır: Sulmi, Koçu, Can Balık, Beş Balık, Yengi Balık. Kençekler eski zamanlarda Beş Balık’ta, sonra Talas/Taraz’da, daha sonra ise Yengi Balık’ta (Otrar) yaşamışlardır.

Aristov’a göre “Aslında VIII. ve X. yüzzyıllarda Oğuzların Sır Derya bölgesine göçü, Kanglı ve Kıpçak boylarının Sır Derya bölgesine göçü demektir. Kanglılar Oğuz adını almışlardır. Sır Derya ve Karatav bölgesinde Kanga/Kangar adıyla anılan göçerlerin kurduğu bir devlet vardı. Çinlilerin K’ang-chü diye bahsettikleri bu ükenin başşehri Taşkent yakınlarında, Sır Derya’nın kuzeyindeydi. Kangkü bölgesi doğuda Talas ve Çu Irmağı’nın yanı sıra Isıg Köl dolaylarını da kapsıyordu.

 


Harita 1: Kang, Kangar, Kangar Union, Kangar Union Besenyo Bosniak Haritası

Kül Tigin kitabesinde, Kangarlar, Göktürklerin merkez boyu Türkutların dost ve müttefik olduğu boylar arasında sayılmaktadır.

 Aslında Kangar Devleti, Kanglıların kendi isimleriyle kurdukları ilk devlet değildi. Kanglılar, Kangar veya Kenger olarak da bilinirler ve Sümer Devleti’nin kurucuları arasındadırlar. Bu yüzden Sümerler kendilerine Kenger (Kangar) demişlerdir.

Göktürk Kağanlığı’nın dağılmasından sonra, Kırgız stepleri ve Kuzey Türkistan bölgelerini kapsayan topraklarda Kanglı, Kimek, Kıpçak, Kuman ve Oğuzların da içinde yer aldığı Kangar Federasyonu (M.S. 659-750) kuruldu.

Kangarları ele alırken; Kas, Sümer, Babil dönemlerini kapsayan Kang hâkimiyetini, M.Ö. 200-M.S. 650 dönemlerini kapsayan Kangar Devleti’ni, M.S. 659-M.S. 750 yıllarını kapsayan Kangar Federasyonu ve M.S. 750-M.S. 900 yıllarını kapsayan Kangar Union Basenyo Bosniaks dönemini birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

Yine Çin kaynaklarında bu bölgenin çok eskiden Kahag isimli İskit/Saka kabilesine ait olduğu anlatılır. Kangü ismi Firdevsi’de Kang şeklinde geçer. Bugünkü Karakalpak, Kazak ve Özbeklerin oluşumunda önemli rolleri vardır. Chang Ch’ien’in raporunda K’ang-chülerden Peçeneklerin atalarından biri olarak bahsedilmektedir. T. W. Kingsmil ise K’ang-chü’nin Kaşgar olduğu söyler ki, o dönemde Kaşgar’da Kençekler oturmaktadır. Ch’en Yong-Ling onları Türk olarak sayar.

Karahanlıların Ahmed Yesevi menkıbelerinde verilen rivayetlerde Buğra Han, neslinden hanlara karşılık olarak Sır Derya  havzasında Kanglı ve Kayı Hanları zikredilmektedir.[8]

Taşkent, Kang kelimesinin Türkçe tercümesi olarak da bilinmektedir (O.Pritsak). Bu topluluk Kazak yüzlerinden Ulu Cuz’e dâhil en eski kavimlerden birisidir (Sadibekov, 1994, s. 34).

Yaşadıkları bölgeyi dikkate aldığımızda Kanglıların atalarının Sakaların ata kavimlerinden olan ve kökenleri Kaslara dayanan Ay Sakaları olduğu anlaşılmaktadır. Aral Gölü'nün kuzeyinde yaşayan Kanglılar ise bir dönem Kıpçaklara tabi olmuşlardır. Kaşgarlı Mahmud, Kanglı adlı bir Kıpçak başbuğundan bahsetmektedir[9] (Bkz. Kangarlar/Kanglılar).

Çinliler Yedisu bölgesini ele geçirince, Kangar Kağanlığı bağımsız hâle geldi. Güney Kazakistan ve Sır Derya topraklarından Çinlileri çıkarttılar. Oğuz Türklerini, Kimek Türklerini, Kumanlar ve Kıpçakları boyundurukları altına aldılar. Ancak 8. yüzyılda Oğuz Konfederasyonu ve Taşkent şehri (Kanglılar) Kangar Birliği’nden ayrıldı. Arapların saldırları başladı. Kimekler de ayrılınca birlik dağıldı. Kangarların batı kolu Peçeneklerin kontrolü altına girdi. Topraklarını geri alan Hazar Kağanlığı ise Doğu Avrupa’da, Kangarların halefi bir devlete dönüştü.[10]

M.S. 2. yüzyılın başında Kanlı kabilesinin Kai-Kanly (Kayı, modern Kaitags olarak da bilinir) adlı bir kolu Kafkasya, Azerbaycan ve Ermenistan'a göç etti. 13. yüzyıldaki bu şube, gelecekteki Osmanlı İmparatorluğu'nun çekirdeğini oluşturdu. Kai-Kanly (Kayı) zaten Türkçe konuşan insanlar olarak biliniyordu. Doğu Hun'un Shanyu Modu ile Doğu Hun devletine M.Ö. 650 yıl boyunca Ogur Türk Hunları ve onların Türk soyundan gelenler ile 850 yıl boyunca ilişkilendirilen Kai kabilesi, Kimak Kaganate'nin hanedan kabilesi hâline geldiler. M.S. 750-900 yılları arasında ise   Bosna Peçenek Kangar Federasyonu Kangar  kurdular. Sarmatia, Başkurdistan, Gagauzya, Bulgaria, Bosna, Hırvatya, Dalmaçya bölgelerine yayıldılar.[11]

Kangar Konfederasyonu’nun dağılması üzerine, batıya ilerleyen Kangarların Çor-bat, Ertim ve Yula isimli üç boyu, Dinyeper ve Dinyester nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler. Daha sonra ise günümüzdeki ismiyle Hırvatistan sahillerine ilerlediler.

Kangar Konfederasyonu’nun batı kolunu oluşturan, 11. yy’da yazılmış Divânu Lügat’it-Türk’te de “Rum yakınında oturan Türklerden bir bölük” şeklinde tasvir edilen Peçenek boyları da, Romanya Danube bölgesine yerleşmişlerdir.

Kangarların bir kolu ile Kıpçakların bir kolunun evlilikler suretiyle oluşturdukları bir boy olan Peçenekler, Oğuz Kağan Destanı’na göre, Oğuz Türklerinin 24 boyundan biridir

Peçenekler, Romanya Danube bölgesinde Ak Bulgar (eski isimleriyle Onogur ve Utigur) ve Kara Bulgar (en eski isimleri Kuzey Karadeniz İskit boyu Ağaçeri olan ve Attila Hunlarının da sağ kanadını oluşturmuş olan Kotrigur/Koturgur) boylarını da bünyelerine katmışlar ve 200 yıllık (M.S. 750-990) süreçte, Danube Nehri ve Azak Denizi’ne dökülen Don nehirleri arasında kalan Kırım Yarımadası dâhil Doğu Avrupa’nın en etkili askerî gücü olmuşlardır.

M.S. 990 yılında Kafkas-Karadeniz steplerine Kıpçak-Kumanların gelmesi üzerine, Peçeneklerin (Boşnakların) Balkanlara ilerledikleri, süreç içinde tekrar Kangarlarla birleştikleri ve birlikte günümüzdeki isimleriyle Hırvatistan ve Bosna-Hersek bölgelerini kapsayan Besenyo-Boşnak Devleti’ni kurdukları belirtilmektedir.

Prof. M. Zakiev ve B. Zhivkov, Akadlar döneminde asimile olmayan Kangarların, Harzem bölgesinde ortaya çıktıklarını, As kabileleriyle birlikte Harzemleri (Hu-Ar-As) oluşturduklarını belirtmektedirler.

Harzemşahlar döneminde ise I. Abu Gazi Bahadur’un ifadesiyle Çu ve Talas civarında 10 bin çadırlık bir Kanglı topluluğu kaldığı anlatılmaktadır. Büyük çoğunluğu göç etmişler ve Harzemşahların askerî gücünün önemli bir kısmını oluşturmuşlardır. Cengiz Han zamanında Moğolların iradesine girmişlerdir.

K’ang-chü/Kanglılar (Kençekler) V. asırda Eftalitlerin (Ak Hunlar), VI. asırdan sonra Köktürklerin (Göktürkler), VIII-XII. asırlarda Karlukların, XIII. asırdan sonra Moğolların hâkimiyeti altında yaşamışlar ve bu toplulukları oluşturan hâkim kitle olmuşlardır. XVI. asırdan sonra K’ang-chülerden bahsedilmez. Çünkü Karluklularla birlikte Karahanlı Devleti’ne tabi olmuşlardır. Yani Karahanlı Devleti’ni kurmuşlardır. Moğol istilasından sonra ise Kençek, Kencine, Gancak isimleri altında Kuzey İran, Kafkasya ve Anadolu’ya göç etmişlerdir. Çağatay Hanlığı’na tabi olan boyları ise Moğol Çağatay Hanlığı içerisinde emirlikler olarak kalmışlardır.

Hive Hanlığı zamanında Kanglı ve Kıpçak tek bir tayfa yapılmış olup, toplam on dört alt boy birleştirilmiş, bu nedenle bundan böyle “ondört boy” şeklinde adlandırılmışlardır.[12]

Ögeday Han zamanında Kanglılar, devlette çok önemli noktalarda bulunuyorlardı. K’ang-chü adı verilen Batı Türkistan prensi, Kanglı bir aileden gelen Qumar Hatun’un oğlu Mönghe Han ve onun soyundan gelenlerden oldu.

Yedisu, Issık Göl ve Maveraünnehir’in doğu bölgelerine yayılmış olan Kanglı boy ve oymakları, yaşadıkları coğrafyanın Sovyetler döneminde Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan arasında bölüştürülmesiyle üçe bölündüler. 13. yüzyılda Altın Orda Hanlığı’nda hâkim konumdaydılar.  Kazak, Kırgız, Özbek, Karakalpak, Başkurt, Nogay, Kırım Tatarları, Yakutlar, Altay ve Yenisey Türkleri, İran, Azerbaycan, Suriye ve Türkiye Türkleri arasında hâlâ bulunmaktadırlar.

14. yüzyıl sonunda Kanglılar Sır Derya ve Talas arasında yaşadılar. 17. yüzyılda ise Kızgız Hanı Tursun, Kanglıları ve Kataganları yönetti.

Kanglılar; Kang, Kenger, Kangars, Kangli, Kangly, Kangju, K'ang-chu, Kengeres, Gandzak, Kençek, Kanglı Kınık, Kınık, Kai Kanglı, Kayı gibi birçok adla anıldılar.

Kanglılar, Kençekleri oluşturan beş ana Türk budunundan biri olduğundan, Kençekler içerisinde Kanglı kökenli ya da Kanglı karışımı, Kanglılarla akraba oymaklar yer almaktadır.

 

Yusuf Avcu

Kutlu Birlik Kanı Gencek, Türk Sır Budunu Kençek



[1] Roman K. Kovalev, Hunlar.

[2] B. Zhivkov, 2015.

[3] C. Debevoıse Neılson, “A Political History Of Parthia”, Chicago, Illinois, University of Chicago Press, 1938.

[4] Zeki Velidi Togan, Türk Tarihine Giriş, s. 405

[5] Rişvanoğlu, a.g.e., s.95

[6] Rişvanoğlu, a.g.e., s. 96

[7] Tangshu 221b, s. 1, Çev. Édouard Chavannes, Documents sur les tou-kiue [turcs] occidentaux içinde, s. 132-147.

[8] Ishak Ata, Hadigat-ül Arifin, Ahmed Yesevi’nin Şeceresi.

[9] Ahmet Taşağıl, DLT, III, s. 379. Kanglıların 13. yüzyıldaki durumu hakkında ayrıca bkz. Cuveynî, s. 36, 145, 188, 305, 315, 337, 341, 381.

[10] Marshall Cavendish Corporation, 2006, Peoples of Western Asia. s. 364; M. Zakiev, Origin of Türks and Tatars, s. 361, Moscow, "Insan", 2002.

[11] http://s155239215.onlinehome.us/turkic/70_Dateline/kangar_dateline_En.htm

[12] Materialı po İstoria Kazahskih Hanstv v XV-XVIII Vekov, 1969, Alma-ata.

Yorumlar