Kençekler, Türk tarihinin farklı dönemlerinde ortaya çıkan farklı boyların birlikteliğiyle oluşmuş kutlu bir birlik kanıdır. Dil açısından incelediğimizde, Kençeklerin kökeni Asya’dan Mezopotomya’ya yapılan göçlerdeki Kas Birliği’ne dayanır. Sümerlerin ilk dönemlerinde Kenger ismiyle ifade edilir.
Bu birlikteliğin ilk olarak M.Ö. 2500’lü yıllarda Asya’dan Mezopotamya’ya yapılan göçlerde ortaya çıktığı görülmektedir. Sümer göçünden sonra ikinci göçte Kut, üçüncü göçte ise Kas olarak ortaya çıkan Türk göçlerinin beş ana Türk oymağından oluştuğu görülür.
Kas Birliği; Kuz (Guz, Oğuz), Kut (Gud), Kun (Hun), Kum (Kumuk) ve Kaz (Kaz, Haz, Gagavuz, Karakas).
Aynı birlik İskitler/Sakalar zamanında Kafkasya bölgesinde Gandsak ismiyle kurulmuştur. Gandsak “Sak Kanı”, “Sak Atası” demektir. Apa Saka (Su Sakaları), Mah Saka (Ay Sakaları), Saka Tigrakhauda (Hazar Sakaları), Saka Humavarga ve Saka Paradraya adlarında beş oymak tekrar birleşmiştir.
Türk, Moğol ve Altay milletlerinin ortak atası Altun Han oğlu Tosbuga oğlu Gencik/Kençek’ten ismini alan Kençeklerin, Türk budunları arasında oluşturulan bir birlik neticesinde ve birlik hakanının ismiyle ortaya çıktıkları görülmektedir. En eski Türkçe olan ve Kas dili konuşan Genceklerin isimleri, hem Hakanlı Türkçesinde, hem de sonraki dönemlerde kullanılan Arapça ve Osmanlıca gibi alfabelerde “G” sesi olmadığı için tüm yazıtlarda ve yer isimlerinde “K” sesi ile geçmişlerdir.
Kençekler; Ulu Yörük ve Bozulus Türkmenlerinin de atasıdır. Bozulus Türkmenleri ise; M.Ö. 55O yıllarında Akmenid İmparatorluğu’nu, M.Ö. 301 yılında ise Başoğuzlu (Bazileus) İmparatorluğu’nu kuran topluluktur. Bu devletlerin kalıntıları olan Karesioğulları Beyliği ise Osmanlı Beyliği’ne dâhil olarak Osmanlı Devleti’ni kurmuştur.
Hun Devleti döneminde kutlu beş kardeş halkının ismi Kanzak’tır. Ak Hun Devleti döneminde de aynı isimle anılmışlardır. Göktürklerin son döneminde ise “Kangar” Birliği olarak ortaya çıkmışlardır. Bu birlik Kutluk (Doğu Göktürk) Devleti’nin, Karluk Devleti’nin, Uygur Devleti’nin, Oğuz Yabgu Devleti’nin ve Türgiş Devleti’nin temellerini oluşturmuştur. Sonraki dönemlerde ise daha da sırlı bir yapıya dönmüş, Karahanlı ve Gazneli devletlerinin ise kurucu gücü olmuşlardır. Önce Selçuklu Devleti, sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nde kendisini gösteren bu gizli yapı Delhi Sultanlığı, Babür Devleti, Memlük ve Safevi devletleri ile Gence Hanlığı ve Azerbaycan Türk Cumhuriyeti’ni kurmuş, son olarak ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda kendisini göstermiştir.
Orta Asya’da ise Gur boyları içerisinden Oğuz, Uygur, Salur (Karluk), Kıpçak ve Kanglı boylarının karışımıyla Kençek şehrinde ortaya çıkan birlikteliğin oluşturduğu topluluk Kençekler olarak anılmıştır. Ancak Gencekler şeklinde okunup söylenmektedir. Hun ve Göktürk devletleri sonrasında karma bir yapıya dönüşen kavim, iç yoğunluğuna göre büyük bir boy olan Kayı’ya tabi olmuşlardır.
Talas’dan sonraki yurtları ise Oğuz Kağan’ın inşa ettirdiği beş tepeli, on kale ve surla çevrili Otrar (Selçuklulardaki adı Yengi Kent) ve Kence/Kencine şehri olmuştur. Başkurtlar bu dönemlerde göç ettikleri için atalarının bu şehirden geldiğini ve Kencekler olduğunu söylerler. Kencine/Gencine Farsçada hazine demektir. Burası Oğuz Yabgusu’nun kışlık başkenti ve kışlağı idi. Moğol istilası ile yakılıp yıkılan kentte yapılan kazılarda Kanglılar ve Peçeneklere ait kalıntılar bulunmuştur.
Daha sonra yurt edindikleri “Horasan’daki tüm şehirlerin anası” olarak bilinen Merv şehri de Moğollar tarafından istila edilince, Gancak ismiyle tekrar toplanıp Horasan üzerinden Anadolu ve Azerbaycan’a göç ettiler. Bir boylar birliği olarak ortaya çıkan Kençeklerin, ata sancağı/küçük ordugâh eyaletinde yaşadıkları için yönetim hakkına sahip olan Kayılara tabi olmuş ve Kayı’ya bağlı, karma bir Türk boyu olarak kalmıştır.
Anadolu’ya tekrar gelişlerinde bir kısmı Gündoğmuş Bey’e tabi olduklarından dolayı “Güncek” ismiyle, köken olarak neredeyse tüm boylarla kan bağları olduğundan dolayı da “cemaat” olarak yani Güncek Cemaati olarak anılmışlardır. Gündoğmuş Bey obasıyla Suriye tarafına dönünce ise ana Kayı obasıyla kalmışlardır. İki kolu; Iğdır, Muş ve Van’a, oraların lehçesiyle Kenzek şehirlerine ve çevresine yerleşirken; bir kolu önce Kütahya, sonra Kastamonu’ya, son kolu ise Türkeli ve Çatalzeytin çevresine Gencek ismiyle yerleşmişlerdir. Bir kolu ise önce Toroslara, Karaman, Alanya, Gündoğmuş, Manavgat ve Antalya bölgelerine dağılmış, bunlardan bir kısmı ise Beyşehir çevresine yerleşmişlerdir. Sona kalan karma ve öz bir topluluk ise Gencek’e yerleşmiştir. Kayı’nın Karakeçili boyuna bağlı olarak daha batıya, Manisa’ya kadar giden diğer bir kol ise o bölgede Sancaklu ismini alarak Türk tarihindeki “şehzade şehri” misyonuna devam etmişlerdir. Gencer isimli kolu Bursa çevresine, Eşme isimli kolu Uşak çevresine, Gencelli kolu ise Aydın çevresine yerleşmişlerdir.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise Kençeklerin yaşadıkları yerler şehzade sancakları olmuştur. Hakanların, sultanların ve padişahların atalarının ve küçük kardeşlerinin yaşadığı, şehzadelerin yetiştirildiği yerler olmuştur. Selçuklu döneminde Kençeklerin yaşadığı Alanya, devletin kışlak başkent şehridir. Osmanlılarda ise Manisa ve Konya gibi şehirler şehzade şehri olmuştur.
Anadolu Selçuklu devleti sonrası beylikler döneminde ise;Kençeklere bağlı oymak ve obaların, tüm Anadolu beyliklerin kurulmasında ana etkenlerden birisi oldukları, hatta diğer boylar arasındaki akrabalık bağları ile aşiretler arasında birlik mayası gibi durdukları görülmektedir (Bkz. Kençekler).
Orhun kitabelerinde “Türk Sır Budunu” olarak anlatılan Kençekler, Oğuz boyları tarafından sürekli olarak korunmuştur. Türk birliğinin dağıldığı zamanlarda ise Kençeklerin birleştirici bir güç olarak ortaya çıktıkları ve yeni bir devletin temellerinin atılmasında büyük rol aldıkları görülmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder