Gelin Gaya, Zincirli Gaya, Muhdamat, Modul Oturdumu ve Bazı Yer Adları

 


Gelin Gaya; Gencek eski yerleşimin hemen üst tarafında, Gencek Dağı eteğinde kayalık bir uçurumdur. Çevresinde 4-5 adet su kuyusu bulunur. Kaya oyuklarında küçük mağaralar vardır. Kayalık içerisindeki büyük mağaralara giriş olarak kullanılan dehlizler doldurularak kapatılmıştır. Kayalığın tepesinden, Anamas Dağları’na kadar bütün arazi net bir şekilde görülür.

Rivayetlerde Rize bölgesindeki BaEva Bayırı’ndan Babil bölgesine gelin giden bir Mala-Kam-Boz, Şaman kızından, Kam-Bacı’dan bahsedilir. O bacı Meleğ (Melek) gibi bir kızdır. Bu gelinin Toroslara adını veren I. Karus’un karısı İştar (Sitare) Semiramis de olabileceği anlatılır. I. Karus, karısı memleketini özlemesin diye aynısını yaptırmıştır. O bölgede şarış şarıl akan suların üzerinden sarkan kara üzüm asmaları, tıpkı Babil’in Asma Bahçeleri gibidir.[1]

Gencek’te bulunan Gelin Gaya mevkisi de tıpkı Rize’deki gibi hilal şeklinde bir kayalık uçurumdur. Hemen ön ve yan taraflarında yangınlarda çok zarar görmüş olsa da eski Şarapana ve Harmankaya asma bahçeleri bulunur. Eskilerin ifadesi ile şırıl şırıl akan Goca Muyar bulunur. Bir de kayalığın arka yüzünde dağda eriyen karların oluşturduğu mevsimlik bir dere bulunur. Yine Gencek Dağı su çökeği mevkisinden eskiden su çıktığı ve küçük bir dere oluşturarak Sorkun tarafına aktığı rivayet edilir ki, bu su kaynağı günümüzde Su Deposu’na aktarılmış durumdadır.

Bu gelin VI. Büyük Bedri’nin karısı Emine de olabilir. Ondan Rize bölgesindeki Gelin Gaya efsanesindeki gibi Pir Azize yani Meleğ (Melek) olarak bahsedilir. Torosların Beyşehir-Gencek-Antalya Kara İn hattı, III. Babil Devleti’ni kuran Kasların yaşadıkları yerlerdir. Yer altı ve yer üstü mağaralarla doludur. Gelin Kaya ve çevresi doğal taş surlarla çevrilmiş kale şeklindedir. Kale kalıntıları, mezarlıklar, arslan, koç, insan, kartal figürleri bulunmaktadır.

Zencirli Gaya; Zen-Gir Gaya, Zen-İğr Gaya kökünden gelen Demir Gaya manasınına gelir. Kayalığın şeklinden dolayı günümüzde zincirle desteklenip tutulan manasında kullanılır. Ancak Sümerce Zen demirin kök hecesi olup, İğr, Ur, Or, Ör fonetikleri MA bereket tanrısı adına yapılan işler olduğundan, ilk hâli İğr-Mağ, Ur-Mağ şekillerinde olmalıdır. Efsanelerde anlatılan Gencek Dağı Mağarası’nın geçitlerinden birisi de burada olmalıdır. Dağın arka tarafındaki Sarınç mevkiinde bereket tanrısı kafa heykeli bulunmuş, müzeye teslim edilmiştir.

Zencirli Gaya, Gencek’in hemen üst kısmında Gelin Gaya diye bilinen doğal surların arasındadır. Büyük, oval ve  tonlarca ağırlıkta bir kaya parçasıdır. Alt kısmı düzdür ve düz kayalık bir zemine oturtulmuş gibidir. Görenleri ilk bakışta şaşırtan bir yapısı vardır. Görünce insanların akıllarına ilk gelen şey, bir deprem esnasında yerinden yuvarlanırsa birçok evi ezip geçeceği ve Gencek Göleti’ne kadar yuvarlanabileceğidir. Ancak onca deprem ve sarsıntıya rağmen Gencek’in tepesinde abide gibi durmaktadır. Gelin Gaya ve Zencirli Gaya’da dâhil Gencek Dağı’nın eteği kale surları şeklindedir.

Muhdamat; Muh-Damat veya Muh-Dam-At köklerinden gelir. Muh, tomurcuk, çivi demektir. Tomurcuk damat, yeni damat manalarına gelir. Tomurcuk yani toy atların yetiştirildiği dam yani alan manasına da gelir. Bölge günümüzde bile ekilen dikilen bir arazi değil, hayvan otlatılan bir mezradır. Çayırlık Deresi eskiden buradan akmaktaydı. Bölgedeki ekilip dikilen araziler Gencek Göleti’nin altında kaldı.

Mudul Oturdumu; Mudul Ot-Ur-Dum kökünden gelir. Oğuz’un Tomurcuk  Otağı’nın bulunduğu alan anamına gelir. Ot; od, odun, ocak, otağ demektir. Ur; Uz, Guz, Gur yani Oğuz demektir. Tomurcuk manasına gelen diğer bir kelime de Mudul’dur.

Gembos; Gem-Boz, Gem-Us, Gem-Uz. Oğuz’un Gem’i, Oğuz’un Harman Yeri demektir. Derebucak’ta tarafında vadide oluşan alüvyon arazidir. Gem, harman yeri, kuvvet, döven, kağnı arabalarının hızını azaltmak için tekerin önüne konan ağaç, atın ağzına takılan demir araç manalarına gelir. Gemboz, Oğuz’un Harmanı demektir.

Jüthner bu ovayı Homanadların ekip diktiği bir ova olarak bildirmiş ve Beyşehir’in güneyinde kalan ve Derebucak’ta yer alan Gembos Ovası olarak belirtmiştir.[2] Bölgede 1902 yılında araştırma yapan Avusturya ekibi de Homanadların yaşadığı yer olarak Gembos Ovası çevresini işaret etmişlerdir.[3] Bu tezler antik kaynaklarda anlatılanlarla örtüşmektedir.

Balat; Homanadların kullandığı mağaraların bulunduğu bir bölgedir. Derebucak’ta Çamlık tarafındadır. Bal-At, Bal- As, Milas, Milet açılımından gelir. Beş parmak gibi birleşenler manasına gelen, Şaman-Oğuz  töresinin temeli "millet olmak" "birliğimiz dirliğimizdir" düsturudur. Belkıs, Oğuz Beli manasına gelir. Ancak Balgız şeklinde de söylenir. Bal-At, beş parmak gibi birleşmiş atalar demektir.

Yine bölgedeki Sir-Daş (Sir Budun Taşı, Sır Taşı), Sal-ur (Oğuz’un Kılıcı), Tom-su (Su damı, küçük tepe), Biçin (Biçim ve hasat için ilk olgunlaşan ve herkese biçin zamanının geldiğini gösteren yer), Türüdü (Sahipsiz yer), Kar-in (Kara Gur/Kara Oğuz İni), Melleç, Man-Sır (Mana-Sır, Mana Hilal inanışlı Sir budun yeri), Sak-ar Daşı (Saka Ar, Saka Ur), Pal-az Daşı (Pelaz), Guz (Uz, Oğuz), Goz-Dibi (Uz-di-Bi) gibi yerlerin isimleri fonetik kökenleri itibarıyla Saka, Başoğuzlu ve Göktürk’lere dayanır. Bölgeden yaşayan Gencek yörüklerinin sülale isimlerini incelendiğinde de aynı köken bağlantısı net bir şekilde görülür. Bu yer adlarının tamamı Kençekçedir.

 

Yusuf Avcu, Gencek Kençek

[1] Mahiye Morgül, Doğu Karadeniz’de Tarihte Hiç Rum Olmadı; Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Tanrıları, Bütün Eserleri 15, s. 112.

[2] Broughton, 1933, s. 137.

[3]  Calder, 1910, s. 76.

Yorumlar