Sarınçöğü Sırçalık Antik Şehri ve Yünlü Dağ Efsanesi

         Gencek’in sınırları içinde yer alan Sırçalık antik şehri Sarınçöğü mevkiinde, Durak Köyü’nün batısında, Huğlu’nun güneyinde  yer almaktadır. Eski zamanlarda burda bulunan taşlar ve mermerler Huğlu, Durak ve Gencek’teki camilerin yapımında kullanılmıştır. Bölgede Hitit, Roma dönemlerinden ve Basileus Devleti (Başoğuzlar İmparatorluğu) döneminden kalma çiniler, cam ve topraktan yapılmış testi ve kupalar, ok uçları, taşlar ve sütun taşları ve eski ören yerleri bulunmuştur. Bir zamanlar taşdan oyulmuş Roma hamamı bulunuyordu. Tarlalarda bulunan bazı toprak küplerin içinde buğday çıktığı anlatılmaktadır. Ata buğdayı tohumu olabilecek iken, bilmedikleri için kuşlara yem etmişlerdir.

Anlatılan efsanelerde bölgenin Hitit döneminde tahıl ambarı olduğundan bahsedilmektedir. Bölgede su kanallarının bulunduğu ancak toprak altında kaldıkları da söylenmektedir. Sırçalık şehrinin cam ve topraktan yapılan eşyaların üretildiği bir zanaat merkezi olduğu ve Sırçalık şehrinin tahıl deposu gibi kullanıldığı anlaşılmaktadır. Efsanelerden ise, Sırçalık şehrinin bölgenin ekonomi merkezi gibi kullanıldığı anlaşılmaktadır.


Bölgede aktarıla gelen Yünlü Dağ Sırçalık Efsanesi’nde Sırçalık şehrinin önemi net bir şekilde anlaşılmaktadır. Vaktiyle Kirli yakınlarındaki Yünlü Dağ’da bir “gâvur” yaşarmış, para kesermiş. Yünlü Dağ’ın tam karşısında Gencek tarafındaki Sırçalık’ta ise bir çiftçi yaşarmış. Günlerden bir gün kıtlık baş göstermiş. Yünlü Dağ’daki adam nesi var nesi yok yiyip içmiş. Derken yiyeceği bitmiş ve açlıktan ölecek duruma gelmiş. Sırçalık ise tahıl ambarıymış.


Kestiği paralardan bir eşek yükünü Sırçalık’taki yaşlı ve bilge bir adama götürmüş. Götürdüğü altın, gümüş gibi paraları verip yiyecek almak istemiş. Yünlü Dağ’daki adamın getirdiği gümüş, altın paraları yanında duran köpeğin önüne dikmiş adam. Köpek, koklamış ama yememiş. Sonra yanında bulunan ekmeklerden birini köpeğin önüne atmış, köpek ekmeği bir hamlede yemiş.


 Adama dönüp “Gördün mü? Senin paraları köpek bile yemiyor, çiftçilikle uğraşırsan daha iyi edersin” demiş.

Yaşlı dede, ekmeği adama vermiş ve bir eşek hediye etmiş. Eşeğin, sırtına da götürebileceği kadar un yüklemiş. O günden sonra adam çiftçiliğe başlamış. Yünlü Dağ’ın Akçalar beline bakan yamacında bir mağarayı ambar yapmış. Zamanla bu ambarın adına “Gâvur ambarı” denmiş. 

Burada adı geçen kişi “Gav-Ur” yani Oğuz Kıpçağı demektir. Gav; ağaç kovuğu, kıpçak demektir. Oğuz’un ağaç kovuğu demektir ki; Gavur Ambarı; Kıpçak Ambarı manasına gelmektedir.

          Osmanlı arşivlerine bakıldığında, Sırçalık harebelerinin üzerine Gencek Yörükleri tarafından Salur adında bir köy kurulduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki dönemlerde buraya yerleşen bazı Gencek Yörükleri Gencek ve Durak köylerine taşınmışlar. 

         1950’den sonra ise, Sırçalık harabelerinde bulanan taşlar Gencek, Durak, Huğlu ve Uğurlu köylerindeki camilerin tadilatında kullanılmak için taşınmıştır. Bazı taş çeşitleri ise kazılan kuyularda yakılarak kireç olarak kullanılmıştır. Sırçalık kalesinin giriş kaideleri birkaç tanesi Huğlu Kooperatifi Tüfek Fabrikası'nın bahçesinde bulunuyor. Bu kaidelerin MS.200 yıllarına ait olduğu Antalya Müzesi tarafından tescil edilmiştir.

 

                     Sırçalık Antik Şehri’nde içi boşaltılmış bir lahit mezar

        Yine aynı bölgede Roma döneminde yapıldığı anlaşılan mermer bir hamam bölümü, yer altı hamamı, darphane, demirci ve kilise  yer alıyordu. Rivayetlerde tüm yapıların toprak altında kaldığı anlatılmaktadır. Antik kentin Asar, Sorkun, Peynirli İni, Karain gibi diğer antik kentler ile yer altı tünelleri ile bağlı olduğu rivayet edilir. Sarınç Tepesi denilen mevkide Roma döneminden kalma bir kuyu ve yer altına kerpiç tuğlalarla yapılmış bir yapı kalıntısı vardı.

         Ancak bölgede açılan taş ocağı şirketleri tarafından yok edilmiş veya götürülmüştür. Aynı taş ocağı şirketlerinin bölgede yasal olmayan kazı çalışmalarına yöneldikleri de görülmektedir. Büyük bir lahit mezar yeri taş kesme makineleri ile kesilip götürülmüştür. Aynı faaliyetler hem doğal güzelliğe, hem de yeraltı su kaynaklarına büyük zararlar vermiştir. Bölgede ören yerleri olmasına rağmen hala taş ocağı faaliyetleri devam etmektedir. 

        Gencek ahalisi durumu mahkemeye taşımış, neticede bölge sit alanı ilan edilmiş, ancak sorumlular cezasız kalmışlardır.

Sırçalık; aslı Sır- Çal, Sır- Çalı, Sir-Çal şekillerinde olmalıdır.Sir” aynı zamanda sarı demektir ki, bölgede yaşayan Sarı Gıpcag Gencig’lerin de adıdır. Zaten Kençekler Tonyukuk Kitabeleri’nde Türk Sir Budun olarak geçer. Cam ve topraktan yapılan eşyaların üretildiği zanaat merkezi, eknomi ve tahıl merkezi demektir. Antik kent merkezi talan edildikten sonra sit alanı ilan edilmiştir.

 


Yusuf Avcu, Gencek Kençek
www.yusufavcu.com

 

Yorumlar